Üç mahallesinde 12 gün boyunca sokağa çıkma yasağı uygulanan Diyarbakır’ın Silvan ilçesine giden heyet içerisinde yer alan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ilçede yaşananları anlattı: “Orada az vahşet uyguladı, halkın üzerine ateş açmadı diye özel harekatçılar tarafından dövülen polisler var. Askere ne yapıyorlar bilmem.”

Yüksekdağ’ın da içinde bulunduğu heyet sokağa çıkma yasağının onuncu gününde yasaklı mahallere girmek istemiş ancak polisin tazyikli su ve gaz bombalı sert müdahalesinin hedefi olmuştu. Saldırıdan bir gün sonra bu kez Tekel mahallesine yürümek isteyen heyetin önünü kesen özel harekat polisleri havaya ateş açmıştı.

HEPSİNİ GÖRDÜM

Silvan’da yaşananlara ilişkin Twitter hesabından açıklamalarda bulunan Yüksekdağ, şunları yazdı:

“Kürde ve insanım diyene, acıdan ve öfkeden başka bir şey bırakmayacak bir vahşet. İktidardan insanlık beklememeyi öğrenen çocuklar. ‘Hendek olmayan’ kent merkezinde taranan kahveler, evler, cenazeler,gözünde yaş donmuş analar, babasını akşam göremem diye korkan çocuklar. Ve sokakta işkence gören ihtiyarlar. Hepsini gördüm Allah kahretsin! Bilip de inkar edenlere, görüp de gözünü kapatanlara lanet ettim. Edeceğim.”

KENDİNE DEĞİL EKMEĞE YANIYORDU

HDP Eş Genel Başkanı, “Bir ihtiyar vardı, sokakta işkence görmüş. Ekmeğini panzerden silah doğrultup yere döktürmüşler, sonra toplatmışlar. Üstünü soydurup,sonra giydirmişler. Gözü yaşlı, kendine değil ekmeğe yanıyordu kurban olduğum. Ekmektir, mübarektir. Oysa mübarek tanımazdı oralarda kan çeteleri. Yaşlı bir ana, yine panzerle önünü kesilen, mantosu soydurulup, torunlarının yiyeceği yera döktürülen” ifadelerini kullandı.

DÖVÜLEN POLİSLER VAR

“Ve orada az vahşet uyguladı, halkın üzerine ateş açmadı diye özel harekatçılar tarafından dövülen polisler var. Askere ne yapıyorlar bilmem” diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti:

“Kaldığım evin üst katında,hastane ambulans çalışanları vardı. Polis ya da çete yollarını kesipdövmüşler. Sakın yaralı,hasta taşımayın diye. Çok yaralılardı, kolları kırıktı, korkmuşlardı, birisi Trabzonluydu. Yanıma gelmediler gelemediler,haber gönderdiler. Bir umut,bir çare. Umut direnmekti, çare gerçeğe sarılmaktı Silvan’da. Onuru,insanlığı yere düşürmemekti. Mübarek değerleri yerden kaldırmaktı. Öyle yaptılar."