31 Mart Yerel Seçimleri’nde başkan olarak seçilmelerine rağmen Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikleri gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) mazbataları ikinci olan adaya vermesi kararını Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar değerlendirdi.

‘SEÇİMLER YARGI ERKİNİN GÖZETİMİNDE YAPILIYOR’

Dünyada ve Türkiye'de seçimlerin Anayasa’nın gereği olarak yargı erkinin gözetiminde yapıldığını ifade eden Aktar, seçimin tüm aşamalarının hiçbir boşluğa yer bırakmayacak şekilde yasalarda detaylı bir şekilde tarif edildiğini ifade etti.

Seçim sisteminin hiçbir karışıklığa yer bırakmayacak şekilde düzenlendiğinin altını çizen Aktar,  "Yıllar içerisinde değişiklikler yapılmış olsa da süreçleri kesin bir biçimde, süreleri net bir şekilde tarif ederek yasakları ve engelleri tarif ederek hiçbir boşluk bırakmamış” dedi.

Bu detayların seçim sürecinde adaylık başvurusu için de geçerli olduğuna vurgu yapan Aktar, "Adaylık meselesinde de öyledir. Seçim kuruluna başvurunuzu yapıyorsunuz. Şartlar var. Genel Seçim Yasası dışında, Seçimlerin Temel Yükümlerine İlişkin Mahalli İdare Seçimleri Kanunu var. Bu yasa, belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeleri için ‘Milletvekili Seçim Yasası'ndaki esasları referans alıyor” ifadelerini kullandı.

Aktar, seçimlerde aday olmak için yerine getirilmesinin zorunlu kriterlerinin, "Başvurucunun ceza almamış olması, kamu haklarından yasaklı bulunmaması, vatandaş olması, okur-yazar olması ve 18 yaşından küçük olmaması” olduğunu söyledi.

‘ENGEL DURUM VARSA ADAYLIK REDDEDİLİR’

İlgili şartları yerine getirdikten sonra Mahalli İdareler Seçimi Kanunu’nun “Seçimlerin Temel Hükümlülükleri Hakkında Kanunu” uyarınca yapılan başvuruda eksiklik varsa, eksikliğin tamamlanmasının isteneceğini kaydeden Aktar, "KHK ile ihraç edilmiş birinin aday olmasına engel  olduğuna ilişkin bir durum varsa, bu bilgiye seçim kurulunun çok önceden ulaşması mümkündür. Kısa bir tarama yapması bunun için yeterlidir. Aday olmasına engel bir durum varsa, kişinin adaylığını reddeder. İlgili partiye de daha önceki adayı yerine yeni aday bildirmesi için süre verilir. Verilen süre içerisinde yeni aday belirlenir. HDP Batman’da adaylığı reddedilen Sabri Özdemir yerine yeni aday gösterdi. Belirlenen aday, belediye eşbaşkanı seçildi. Bu süreç kapandıktan sonra, adaylık listesi ilan edilir. Siyasi partilerin ve vatandaşların itiraz hakkı doğar. Belirlenen süre içinde bir itiraz olamazsa aday listesi kesinleşir ve artık itiraz edilemez” diye konuştu.

'4 SEBEP DIŞINDA ADAYLIK DÜŞÜRÜLEMEZ'

Listelerin kesinleşmesinin ardından 4 durum dışında, adaylıklara itiraz edilemeyeceğini ve adaylıkların düşürülemeyeceğine işaret eden Aktar, şöyle devam etti:

"Seçimlerin Temel Hükümlülükleri Hakkındaki Kanununun olağanüstü itiraz yolunu öngören 130’uncu maddesi diyor ki, ‘4 sebep dışında kesinleştikten sonra adaylığa itiraz edilemez.’ Türk vatandaşı olmadığına dair bir durum çıkarsa, yasanın öngördüğü yaştan daha küçük olduğu anlaşılırsa, okur-yazar olmadığı anlaşılırsa ve seçilmesine engel bir ceza mahkumiyetinin olduğu son anda ortaya çıkarsa adaylık düşürülür. Bunun dışındaki hiçbir sebeple adaylık düşürülemez.”

'YSK'NIN KARARI KANUNA AYKIRI'

YSK'nın Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) KHK'li adaylar hakkında karar vermek için Malatya’da KHK ile ihraç edilen bir muhtarın mazbatasını iptal ederek kendisine bir sebep yarattığına dikkat çeken Aktar, "Yasada olmayan bir hükmü sair sebepler diye kararına işletti. YSK kendisi bir sebep yarattı. Bunun kanuni dayanağı yok. Genel anlamda söylendiğinde KHK idari bir işlemdir. YSK'nın kararı, kanuna aykırı. YSK, kanunsuz olmasına rağmen bu kararı verdi. Ne yapılabilirdi. Mazbatasını verir, belediye başkanlığını düşürürdü. O zaman yasa diyor ki herhangi bir sebeple, belediye başkanı seçilmiş kişinin başkanlığı düşerse, belediye meclisi kendi üyeleri arasından birini başkan olarak seçebilir. YSK kararı, sadece hukuka ve kanuna aykırı değil, meşruiyeti de yok. YSK'nın kararı toplumda karşılığı olmayan, toplumun benimsemediği ve toplumun iradesini yok sayan bir karardır” ifadelerini kullandı.

YSK'nin bir yargı organı ve kararlarının yargısal nitelikli olduğunu, bundan dolayı idari işlem denilerek iptalinin istenemeyeceğini kaydeden Aktar, "YSK’nin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyu kabul ediyor. Bireysel başvuru kararları yargı kararları için geçerlidir. YSK kararı da bir yargı yararıdır. Bir hak ihlali var mı, var. Seçme ve seçilme hakkınızı ihlal ediyor. Sadece mazbatası iptal edilen, başkan seçilen kişi açısından değil, o bölgede yaşayan yurttaşlar açısından bir bireysel başvuru hakkı doğar. Seçme özgürlüğünün ihlalidir. Bunu bilmek ve bu hakkı kullanmak gerekir” diye belirtti.

'YARGILAMA İADE SEBEBİ UYGULANABİLİR'

Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali bulması durumunda ceza ve hukuk mahkemeleri kanunları yargılamaları gibi iade sebebi yoluna gidebileceğini dile getiren Aktar, kararın düzeltilebileceğini şu ifadelerle anlattı:

"Hem Anayasa Mahkemesi hem de AİHM kararları için yargılama yasaları, ceza mahkemesi ya da hukuk mahkemesi kanunları yargılamanın iade sebebidir. Bu, burada da uygulanabilir. Sonuçta siz bir ihlal tespit ettiğinizde ve ihlal bir kararın sonucunda oluşmuşsa bu kararı veren merciye başvurursunuz ve bu uygulanacak kararı gözden geçirip yeni bir karar istersiniz. O zaman ilk kararını iptal eder, seçilen kişiye mazbatasını verir. Ya da şunu der; ‘Evet, biz bunu gözden kaçırmış olsak bile KHK'li belediye başkanı seçilme yeterliliğine sahip değildir.’ O zaman belediye meclisi, kendi içinde bir belediye başkanı seçer. Bu şekilde hem yasalık ve hem meşruiyeti olan bir kişi olur."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı