Yüksek Seçim Kurulu, (YSK) Kanun Hükmünde Kararname ile görevlerinden ihraç edilen kişilerin belediye başkanı seçilseler bile görev yapamayacaklarına hükmetti.

 Bu durumdaki yerlerde, mazbata seçimlere en çok oy alan ikinci kişiye verilecek.

BAŞVURUYU AKP ADAYI YAPMIŞTI

Diyarbakır Bağlar, bu durumdaki ilçelerden biri. Belediye Başkanlığı seçiminde HDP Bağlar'da yüzde 71 oranında oy almıştı.

 YSK’ye başvurarak HDP adayı Zeyyat Ceylan’ın KHK’li olduğunu öne sürüp mazbatanın kendisine verilmesini isteyen AKP’nin adayı Hüseyin Beyoğlu ise yüzde 25 oy almıştı.

YSK’nin vermiş olduğu bu kararın ardından yüzde 71 oy alan HDP adayı Zeyyat Ceylan mazbata alamayacak.

'YSK, KHK’Lİ ODLUĞUMUZU BİLİYORDU. KARAR HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR'

Artı Gerçek’ten Remzi Budancır’a konuşan Zeyyat Ceylan, YSK’nin vermiş olduğu bu karara tepki gösterdi.

Kararın hukuki değil, siyasi olduğunu ifade eden Ceylan, “Biz 19 Şubat’ta Yüksek Seçim Kurulu'na adaylık ile ilgili dilekçe vermişiz. Bu süreç 3 Mart’ta da sona ermiştir. O süreçte Yüksek Seçim Kurulu bizim KHK’li olduğumuzu biliyordu. Şerhini o zaman koyabilirdi, bizi veto edebilirdi. O zaman bireysel anlamda belki kısmen üzülürdük, rahatsız olurduk ama hak gaspına uğramazdık. Partimiz mağdur olmazdı. Bize göre en büyük haksızlığı Yüksek Seçim Kurulu yapmıştır” dedi.

Yüksek Seçim Kurulu’nun ‘Ben araştırmadım, irdelemedim, haberdar olmadım, şimdi haberdar oldum, kararımı şimdi veriyorum’ diyemeyeceğini ifade eden Ceylan, “Bu artık bir karar değil, bu bir hak gaspıdır. Bunu böyle değerlendiriyoruz, böyle görüyoruz. Bakın ben dilekçemi HDP’ye verirken, orada KHK’li olduğumu söylemişim. 675 sayılı KHK ile işten uzaklaştırıldığımızı söylemişiz. Verilen karar bize göre hukuki değil, siyasidir” diye anlattı. 

'BİR NEVİ KAYYIM ATIYORLAR'

Kanun Hükmünde Kararnamelerde seçme ve seçilme hakları ile ilgili bir yasağın konulmadığını hatırlatan Ceylan, şunları söyledi:

“Haliyle bizim şu anda milletvekilliği yapan arkadaşlarımız vardır. Sendikalarda yöneticilik yapan arkadaşlarımız vardır. Bu dönem bizlere yönelik yapılan haksız uygulama sanki bir senaryo çerçevesinde hazırlandı. O dönemde bize müdahale edilmedi, şu anda 7-8 belediyemize bir nevi kayyım atar bir şekilde hak gaspı gerçekleştirdiler.

'BİZ SEÇİME GİRME EHLİYETİNİ YSK’DEN ALDIK, MUHTARLIK SİSTEMİ FARKLI'

Diğer bir nokta, muhtar örneğini veriyorlar. Muhtarlar Yüksek Seçim Kurulu'na başvurarak seçimlere girmiyorlar. Muhtarlar sandık başına giderek, azalarının ismini de yazarak kâğıtları dağıtıyorlar. Fazla oy alan muhtar seçiliyor. Ondan sonra tutanaklara geçiriliyor, Yüksek Seçim Kurulu mühür basıyor. Haliyle bizim sürecimizle muhtarların süreçleri aynı işlemiyor. Biz seçime girme ehliyetini Yüksek Seçim Kurulu'ndan almışız.

'YSK VETO EDEBİLİRDİ'

Bizden, partimizden kaynaklı bireysel bir eksiklik kesinlikle söz konusu değildir. Söz konusu olan şudur:

Yüksek Seçim Kurulu inisiyatifi ve iradesi doğrultusunda bir hak gaspı yaşanmıştır. Yüksek Seçim Kurulu bizi veto edebilirdi. Bakın Batman Sabri Özdemir arkadaşımızı cezai durumu gerekçe göstererek veto etti. Bizim Kulp adayımızı veto etti. Haliyle bizim KHK’li oluşumuzdan kaynaklı bir durumdan dolayı değil.

'BUNUN ADI HUKUKSUZLUKTUR, BUNUN ADI ADALETSİZLİKTİR'

Seçim süreci başlarken, seçim kurulunun kullandığı cümle şu:

Milletvekili seçimlerinde kişiye uygulanan hukuk ile yerel yönetim seçimlerinde kişiye uygulanacak hukuk aynıdır. Bu kendi cümleleridir. Sonradan taşları yan yana getirdikten sonra Yüksek Seçim Kurulu bilinçli bir şekilde bilerek, ses çıkarmamışlar. Bugünü beklemişler. 7-8 belediyeye el koyacaklar. El de koyuyoruz demiyorlar, ikinci sırada olana veriyoruz diyorlar. Allah’tan korkun… Biz HDP olarak Bağlar’da 116 bin oy almışız. İkinci sırada olan 42 bin oy almış. Oran olarak bizim yüzde 71’e, onların ise yüzde 25’e tekabül ediyor. Bunun adı hukuksuzluktur, bunun adı adaletsizliktir.

'ÖNCE AYM’YE, ARDINDAN AİHM’E GİDECEĞİZ'

Bu halk iradesini beyan etmiştir, partimiz iradesini beyan etmiştir. Bu halk yüksek bir oy oranıyla HDP’den yana iradesini beyan etmiştir. Bu iradeye bundan sonra da sahip çıkacağız. Yarın bunun ilk startını veriyoruz. Basın açıklaması yapacağız. Ondan sonra ne kadar demokratik yol yöntem, hukuki mücadele varsa hepsine başvuracağız. Anayasa Mahkemesi'ne de başvuracağız, AİHM’e de götüreceğiz. YSK kendisi mahkeme olduğu için kararları kendileri açısından bağlayıcıdır. Bağlayıcı olduğundan dolayı biz seçim hukuku üzerinden değil, seçme ve seçilme hukukunu ihlal ettiğinden dolayı Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız. Hakkımızı Anayasa'da arayacağız. AYM'nin olumlu ya da olumsuz cevap vermesinin ardından bu süreci AİHM’e kadar götüreceğiz.”

Kaynak: Artı Gerçek