Halkların Demokratik Partisi (HDP), Diyarbakır’da 31 Mart seçimlerinde yüksek oy oranı almalarına rağmen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ihraç edildikleri gerekçesiyle mazbataları verilmeyen aralarında Bağlar Belediyesi Eş Vaşkanı Zeyyat Ceylan ile farklı belediyelerde bulunan 22 meclis üyesi, Yüksek Seçim Kurulu’na olağanüstü itirazda bulundu.

23 kişi ayrıca Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bireysel başvuruda da bulundu. 41 yıl boyunca seçim kurullarında çalışan HDP Diyarbakır İl Yöneticisi Edip Binbir, yaptıkları itirazla YSK’nin kararına ilişkin yasalarla değerlendirmelerde bulundu.

‘YSK HDP’YE KOMPLO KURDU’

Aday başvuru ve adayların YSK tarafından kesin aday listesinin belirlenmesi sürecini hatırlatan Binbir, YSK’nin KHK gerekçesiyle mazbata vermediği başkan ve meclis üyelerinin aday listesi kesinleşmeden bildirmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kesinleşen adayın seçilmesinin ardından hüküm giymesi durumunda düşürülebileceğini ifade eden Binbir, “Adayın düşürülmesi durumunda seçilen meclis kendi içerisinde bir başkan seçer. Ancak YSK HDP’ye komplo kurdu. Bunların tümünü bildirdik. Buna rağmen adayların kriterlerinin uygun olmadığı yönünde bir uyarı yapılmadı. Yüzde 72 oy alıyorsunuz ve yüzde 20 oy alan biri belediye başkanlığına getiriliyor. Bu ne hukuki ne de ahlakidir” dedi.

‘İÇERDE ÇELİŞKİ VAR’

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkındaki Kanunu’na işaret eden Binbir, şöyle konuştu:

“298 sayılı seçmen kütükleri kanununa göre 130/5 maddesi hangi hallerde mazbatalar verilmez; açık ve net söylüyor. Ancak bu haller dışında bir durum yok. Bu nedenle bunun komplo olduğunu düşünüyoruz. Bu siyasi bir karardır. 2972 sayılı yasada da eğer bir belediye başkanı vasfını kaybetmesi durumunda yerine ikinci yüksek oy alan partinin adayı getirileceğine dair bir ibare yer almıyor. Burada hukuksuzluğun temeli; YSK kendini anayasanın yerine koymasıyla, ikinci partiye içtihat yaratmasıyla başlıyor. Mazbatayı ona vermeyi hedeflemiş. Anayasa’da, seçim kanunlarında ikinci sırada seçimi tamamlayan şahsa veya partiye mazbata verilir diye bir ibare yok. Seçim kurulu bilinçli bir şekilde böyle bir karar aldı. Kendi içerisinde bir çelişki var”

SEÇİM KURULU ÜYELERİNİN GÖREV SÜRESİNİN UZATILMASI

Meclis Genel Kurulu’nda AKP tarafından verilen kanun teklifiyle YSK Başkanı ve kurul üyelerinin görev sürelerinin uzatılmasını anımsatan Binbir, “Bunun ne anlama geldiğini biliyoruz. Görev sürelerinin uzatılması bugünlerin hazırlığıydı. Türkiye’de KHK’liler milletvekili olabiliyor ama belediye başkanı olamıyor. KHK’li bir milletvekili bakan bile olabilir ama neden Belediye Meclis üyesi olamıyor? YSK’nin de böyle bir karar almasının siyasi karar olduğunu anlıyoruz. Yasa ise seçimin neticesinde müessir olanlar halinde bu gibi kararlar alınır. YSK aldığı bu kararla kendi hukukuna uymamıştır” diye konuştu.

‘YARGI BAĞIMSIZLIĞINDA 1920’LERİN GERİSİNE DÜŞTÜK’

Binbir, yaptıkları olağanüstü itiraza ilişkin ise şunları söyledi: “YSK’den netice alamazsak, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) benzer karar çıkması durumunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar götüreceğiz. Siyasi iktidar KHK’yle ihraç edilen insanları açlıkla terbiye etmeye çalışıyor. Dünyanın her yerinde hukukun üstünlüğü her şeyin başında gelir. Biz hukuk çerçevesinde yasal mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Dünyada emsali görülmeyen bir karar olduğu için buna karşı mücadele edeceğiz. Çünkü yargı bağımsızlığında 1920’lerin gerisine düştük.”

Kaynak: Artı Gerçek