30 Mart Yerel Seçim sonuçlarını değerlendiren iktisatçı Ali Bilge seçimlerin tek başına değil Matruşka gibi içiçe geçmiş üç seçim halinde değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Bilge’ye göre yolsuzluk iddialarının ve refah değişiminin kırsal kesime yansımaması sebebiyle AKP’nin oylarında ciddi değişim yaşanmadı. Ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Erdoğan aday olduğu halde yüksek ihtimalle kazanacak. Ancak yolsuzluk ve refah kayıplarıyla birlikte genel seçimlerde AKP ciddi oy kaybı yaşayacak. Bu sebeple Erdoğan’ın bundan sonraki stratejisi Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Genel Seçimleri yakınlaştırmak yahut birleştirmek olacak.

Bilge’nin Bianet'te yer alan tespitleri şöyle:

Sonuçlara göre 17 Aralık seçmen oylarına yansımamış gibi görünüyor. Bunun sebebi yolsuzluk gibi durumlar kırsaldaki seçmene daha geç yansıyor. Bu seçimlere girerken anti demokratik uygulamalar, yolsuzluk gibi iddialar olsa da refah kaybı yaşanmadığı için seçmen oylarında değişiklik olmuyor. Ancak içerideki ve dışarıdaki sorunlar refah parametrelerini etkileyecek. Refah kaybı önümüzdeki Genel Seçimler’de seçmenlerin oylarına yansıyacak, AKP’nin oylarında ciddi düşüşler yaşanacak.

Dört Büyükşehir Belediyesi’nde AKP ile CHP baş başa gitti. Aradaki fark azaldı. Aslında seçmen AKP rahatsızlığını hissettirmeye başladı.

"AKP stratejisi iki seçimi birleştirmek olacak"

Önümüzdeki 18 ay içinde Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Genel Seçimler gerçekleşecek. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini çok büyük olasılıkla alacak. Bu yüzden Genel Seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yakınlaştırma ya da birleştirme yönünde bir strateji izleyebilir.

Erdoğan’ın yurtdışında itibarı bitmiş bir durumda. Türkiye şu an dostu olmayan ülke konumunda. Bu sebeple Erdoğan dış politikada, örneğin İsrail ve Kıbrıs konusunda bazı yumuşama açılımları yapacak. Ayrıca Suriye konusunda el Kaide ile arasında mesafe olduğunu, Amerika Birleşik Devletleri’ne “Sizinle aynı düşünüyorum” mesajını vermeye çalışacak. Ancak Batı’nın Türkiye’deki muhafazakarlaşmayla bir problemi yok, Türkiye’nin cari açığıyla daha fazla ilgileniyorlar, ama Erdoğan’dan kaynaklı ciddi bir rahatsızlık var Bu yüzden yumuşama çabaları olsa da çözüme ulaşmayacak.

"Refah kaybı ve yolsuzluk genel seçimde oy kaybettirecek"

2001 krizini hatırlarsak, sonrasındaki seçimlerde üç parti siyasi sahneden silinmiş, AKP bu şekilde ortaya çıkmıştı. Eğer krizin faturasını halka ödetirseniz sonuç bu olur. Ancak yolsuzluk henüz içselleştirilmedi. Refah kaybı ve yolsuzluk bir arada olduğunda seçmende ciddi bir kaygı yaratacak.

Bugün iki dindar kesim dini olmayan bir mesele yüzünden birbirine girmiş durumda. Bu aslında Türkiye’deki demokrasinin pozisyonu açısından önem teşkil ediyor. Kazanılmış süreçler de kaybediliyor.

"Demokrasi için seçimler yeterli değil"

Seçimler çok önemli ama demokrasinin kalitesini korumak ve yükseltmek için tek başına yeterli değil. İktidar bugün suçüstü yakalanmış durumda ve korkuyor. İçinde bulunduğu kapitalist sistem iktidardan ortalama bir demokrasi bekliyor. Nitelikli muhalefetin olmaması da ciddi bir sorun.

Erdoğan bugün bir tarafta Öcalan ile içeriği olmayan bir barış süreci diğer yanda Ergenekon’da yargılanan askerle bir siyaset yürütüyor. Bu ikisiyle çözüm mümkün değil. Bir yerlerde failli meçhullerin faillerini affediyorsunuz diğer yanda içi dolmayan bir barış süreci yürütüyorsunuz. Bu AKP açısından yokuş aşağı giden bir süreç ve sırtlarında yolsuzluk paketleri de var. Bu sebeple önümüzdeki iki seçim çok önemli çünkü en sonunda muhafazakar blokta ciddi oy farkı olacak.