Bu fotoğrafı unutmadık. Neden mi?

Bu fotoğraf basit bir öykünün gözden kaçırdığımız büyük sonuçlarını anlatır bize. Fonda denizin kötü kokan bir körfezi var. Yer, İzmir/Kordon. Ortaköy gibi, Kızılay gibi, Amed/Fiskaya gibi gözde bir yer işte. İzmirliler için oranın gün batımında bira içmek kadar önemli olan başka birçok özelliği var. Muhteşem bir sosyalleşme alanı. Toplumsal ayaklanmaların buradan başlamama veya buraya dokunmaması elde değil zaten.

Sahnede yine kırmızılı bir kadın var. Bu kez kırmızı çantalı. Polisin saldırısına uğrayan ve haksızlık karşıtı bir kadın.

Polis bildiğimiz polis. Siyasi Türk polisi. Bir ideolojinin tarafı yani. Copuyla tüfeğiyle hükümetini savunuyor. Verilen görev bu.

Bu fotoğrafta bizi ilk öfkelendiren "polis" denen şey olurken, polisin güç bulduğu temsili şeyi unutuyoruz. Soldaki gençler!

Fotoğrafın solundaki bu oldukça rahat insanlar polisin olmadığı bir evrende yaşıyor gibiler. Homo-Sapiens'in son aşamasından bahsediyorum. Adeta polis gözlüğü takmışlar! Polisi göstermeyen gözlük yani.

Yaklaşık dört yıl önce Türkiye tarihindeki en büyük ayaklanmanın (Gezi Parkı) sıçradığı İzmir'de çekilen bu fotoğraf bugünün çaresizliğinin başlangıcı gibi.

Faşizm, kapı komşusuna saldırırken susan insanlardan, Cizre'de insanlar yakılınca buna tepki göstermemelerine artık şaşırmayanlar çoğunlukta.

Türkiye'de yaratılan toplum buna benzer binlerce çelişkiyle doludur. Bu çelişkiler bir toplumu hızla bitişe götürüyor. Türkiye'de öyle bir "sessiz sedasız" toplum yaratılmış ki, dünya buna artık ağzıyla bile gülmüyor.

Ülkedeki bu "solcular" Türk polisini Hollandalılara tanıtırken neden bu vahşetleri görmezden gelir? Ben biliyorum. Omurgaları yok. Bir coğrafyanın insanı, bas bas bağırarak ilericiliği savunduğunu iddia edip aslında yüz yıldır bir arpa boyu yol kat edemeyen sizleri tanımış bulunmakta gülüm. Bu sevdadan vazgeçiniz efendiler.

"Türk Solcusu" iki gündür buna benzer fotoğrafları Hollanda polisinin Türk polisinden daha yumuşak olduğunu kanıtlamak için sosyal medyada paylaşıyor. Kendine "sol" diyen bu üçüncü sınıf statükocu ekibin bir misyonu vardı ve 1980 darbesiyle sona ermişti. Son on yılda tekrar nasıl hortladılar anlamadık doğrusu. Anlaşılamayan bir diğer konu da şu: IŞİD'e karşı savaşıp dünya güvenliğini sağlayan YPG'yi "ABD'nin piyonu" ilan edecek kadar alçalmalarını normal görüyoruz. Fakat, okyanus ötesini işgal edip dünyanın dört bir yanını sömürmüş Kapitalist Hollanda nasıl oluyor da bir anda "Yoldaş Hollanda" olabiliyor? Hollanda dediğin Rembrandt ve Van Gogh'un doğduğu kültürlü ülke, haritada Konya kadar görünüyor diye Hollanda'yı Konya mı sanırsın, bre cahil?

Kibrin kabahatinden büyük. Hollanda polisi bir gün kendi vatandaşına saldırdığında kapı komşusu bir diğer Hollandalı senin kadar susmayacak.