Yerinden yönetim, “Yerel Yönetim” olarak adlandırılmaktadır.

Yerinden yönetim, demokratikleşmenin olmazsa olmazıdır. Merkezden yönetim baskıcı, bürokratik yönetimi, yerinden yönetim doğrudan demokrasi yönetimini geliştirir.

Bu toprakların en temel sorunlarından biri, merkezden yönetimin, atanmışlar yönetiminin yaşamın her alanına egemen olması. Halkın sorunlarının çözümü konusunda söz söyleme, karar alma hakkının bulunmaması. Halkın sorunlarının çözümünde söz söyleme, karar alma yetkisini kullanamaması. Doğrudan demokrasinin bir türlü işlerlik kazanamaması.

Güçlü yerel yönetimlerin güç kazanamaması, bir türlü demokrasiye geçilememesinin önemli nedenlerinden biri. Bu sorunlar, bir türlü demokrasiyle yüzleşemememize neden olmakta.

Merkezden yönetimin baskısı

Merkez yönetimi, yerel yönetimleri yapacakları işleri yapmada yetersiz olarak görmekte. Küçük yaşta çocuklar yerine koyarak, attıkları tüm adımları denetleyerek nefesini yerinden yönetimin ensesinde hissettirmektedir. Bu yöntemle, yerinden yönetimin sınırları içinde yaşayan halkın hizmetine yardımcı olma yerine, merkezden yönetimin isteklerini yerine getirme yoluna sokmaktadır.

Yerel Yönetimler idarenin vesayetinde değil, Yargının denetiminde olmalı. Bu sağlamadan demokrasiye geçme olanağı yoktur.

Belediye Başkanlarını, Belediye meclisi üyelerini yörelerinde oturan insanlar seçmeli. Tüm hizmetler seçilmiş olan yerel yöneticiler, yetkililerce yerine getirilmeli, merkezi yönetimin seçilmeyen, atanmış görevlileri, yerel yönetim hizmetlerinin hiçbir alanına karışamamalı, bunlarla ilgili söz söyleme, karar alma yetkisi kullanamamalıdır.

Bölüşüm kavgası

Merkezden yönetim erkini elinde tutan güçlerin, yerinden yönetim birimlerine özgürlük vermemeleri, ekonomik paylaşımın bölünmesini, pastadan alacakları payların azalacağı kaygısında gizlidir. Yerel ekonomik kaynakları merkezi yönetimin elinde tutma tutkusu, ulusal gelir bölüşümünü tek elden yürüterek, oluşan ekonomik gelirin bölüşümünde ipleri ellerinde tutarak gelirden pay alma isteğinden kaynaklanır.

Yerel yönetim hizmetlerinin gelir elde etme aracına dönüştürülmemesi gerekir. Bunu sağladığınızda, belli bir ücret karşılığında hizmet sunma yarışı başladığında bugün birbirlerini yeseler doğmayacak olanlardan hiç kimseyi göremezsiniz ortalıklarda.

Merkezin denetim yetkisi

Seçilmiş olan Belediye Başkanlarını görevden alarak yerlerine Kayyım ataması, gündemin önemli konularından biri durumuna geldi.

Devlet, hükümetler bir iş yapacakları sırada, yapacakları işe kılıf hazırlamak için gerekçeler bulmaya çalışırlar. Bunun için Müfettiş görevlendirirler. Bu görevlendirmelerde genellikle yönetimin isteği doğrultusunda, atacağı adımlara yasal gerekçeler oluşturulmasına yarayacak raporlar hazırlanır. Raporların büyük çoğunluğu, somut durumların, suçların değil, yönetimin isteğinin haklı çıkarması doğrultusunda hazırlanır.

Bakanlığın birer görevlisi olan müfettişlerin sicillerinin doldurulması, atanmaları, görevde yükselme ya da yükseltilmemelerinin bakanın elinde olduğu müfettişlerden, gerçekçi, haklıyı haksızdan ayıran raporlar düzenlenemeyeceği açıktır. Bu durum tüm bakanlıklar için geçerlidir. Bir bakanlığın birimlerinin denetimi, bakanlığın müfettişlerince değil, bakanlıkla hiçbir bağı olmayan başka denetim kurumlarınca, bağımsız yargı organlarınca yapılmalı.

Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden almalarda bu sürecin işletildiği görülmekte.

Buralarda incelemelerde buluna müfettişlerin hazırladıkları raporun bir bölümü şöyle:

"Kayyumlukta Mardin Modeli" diye bahsedilerek, bölgede belediye başkan seçimlerinin kaldırılması ve sadece Meclis seçiminin yapılması önerileri yer alırken, bölge belediye başkanlarının merkezi atama ile yapılmasının "uygun olacağı" ifadelerine yer verildi. İlgili kısımda raporda şu ifadeler yer aldı”(1)

Belediye Başkanını merkezi yönetimin, Belediye Meclisi üyelerinin yerel halkın seçmesi durumunda, kimin dediği olacak? Böyle bir yapılanmada ortaya çıkan çatışmaların önleri alınmaz duruma gelmeleri durumunda, sorunlar nasıl çözülecek?

Belediye Başkanı ile Belediye Meclisi üyeleri alınacak kararlarda uzlaşamazlarsa ne olacak?

Bu tür yapılanmada, Yerel Yönetimlerde açıklık, hesap verilebilirlik sağlanabilecek mi?

Ülkenin bir yanında biçimsel de olsa seçimler yapıp başka yanında Belediye Başkanlarını Cumhurbaşkanının ataması, bölünmüş bir yönetim yapısının kapılarını aralamaktan başka işe yaramaz.

Yerel yönetimlerin aldıkları tüm kararların, merkez yönetimini görevlileri olan Kaymakam, Vali tarafından denetlenmesi, bunları onaylarına bağlı olunması demokrasiyle bağdaşır bir tutum olamaz.

Yerinden yönetimi yaşama geçirmeden demokrasi gelmez.

Adayların belirlenmesi

Belediye Başkanları, Belediye Meclisi üyeleri, yörelerinde oturan seçmenlerin oylarıyla değil, siyasal partilerin Ankara’da bulunan merkezlerince belirlenmekte. Belediye Başkanlığı ya da Belediye Meclisine seçilmek isteyenler, yörelerinde yaşayan insanların değil, siyasal partilerin genel merkezlerinin beğenisini kazanma yarışına yönelmekteler. Bu işleyiş, hiçbir zaman demokratik bir sistemin kapılarını aralayamamakta. Halk genel seçimlerde olduğu gibi, yerelde de kendisini temsil edecekleri, kendi adına iş görecekleri seçme yerine, önüne dizilenler arasından birilerini seçmekle karşı karşıya bırakılmaktadır.

-----------------------------------------

(1) Artıgerçek.com.tr İnternet Gazetesi, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri'nden rapor: Belediye başkanını Cumhurbaşkanı atamalı, 21.09.2019