Önce yine biraz iç karartalım... Konut satışları Kasım ayında %27 oranında azaldı. TRT’nin 5.317 çalışanı var ve buna rağmen son 13 yılda 4.465 dış yapıma para harcanmış. Oysa elektrik faturalarından ve bandrollerden (reklam gelirleri dışında) 2 milyar lirayı aşan bir meblağ toplanıyor. Hane başına ise TRT’ye yıllık 94 lira ödenmiş oluyor. Fakat TRT harcamaları “ticari sır” olduğu gerekçesiyle açıklanmıyor. O kadar şeffafız işte... TÜSİAD 2019’da %1 büyüme bekliyor. Pek çok Avrupa ülkesinin ve ABD’nin (gelişmiş ülkelerin) bile %3 ve üzerinde büyümekte olduğunu hatırlatalım. Küresel mutluluk endeksinde, Finlandiya, Norveç, Danimarka, İzlanda ve İsviçre’nin ilk 5’i paylaştığı sıralamada, Türkiye 153 ülke arasından 74. sırada (en azından dünyanın yarısından daha mutluyuz). Cinsiyet Eşitliği sıralamasında ise 149 ülke arasından 130. sıradayız. “Devletin cebinden 1 lira çıkmayacak” iddiasıyla yapılan yap-işlet-devret projeleri için devletimiz yalnızca bu yıl 14 milyar lira harcadı. Batık krediler bu yıl %44 oranında artış göstermek suretiyle son 8 senenin zirvesine çıktı. Başta ABD olmak üzere dünyanın büyük bir bölümünün ambargosu altında bulunan İran’daki bilim üretimi bile bizden daha fazla. Maalesef veriler ve gerçekler 2019’un 2018’i bile aratacağını gösteriyor...

Şu an itibariyle Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısı 30.000’e yaklaştı. Öte yandan, AİHM’in biraz da kendi iş yükünden kurtulma amacıyla akıl vererek kurdurmuş olduğu OHAL Komisyonuna şimdiye dek 131 binin üzerinde başvuru gelmiş, bunların 50 bini görüşülmüş. 46.500 kadarı reddedilirken, 3.500 kadarı haklı bulunmuş. Buna da biz AİHM’e gitmeden evvel “iç hukuk yollarının tüketilmesi” diyoruz, tabii “Türk usulü”...

Her vazifenin adamı ve muhterem bir joker dava insanı Binali Yıldırım daha dün gözyaşları içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını ‘öğrenmeden’ günler önce ve TBMM Başkanı sıfatıyla halkımızın tek kanayan yarası olan ‘fahiş’ trafik cezalarına değindi, trafik cezalarının ve kuralsız köprü geçiş cezalarının affı ‘müjdesini’ verdi. Böylece namuslu, dürüst ve kurallara riayet eden vatandaşlar ve özellikle de İstanbul’un araç sahibi sakinleri 2019’da daha fazla maganda ve daha fazla trafik kural ihlali ve cezası olacağını öğrenmiş oldu. Bir müjde de Boğaz’da öngörünüm bölgesinde oturanlara geldi. Başta imar barışına dâhil edilmeyen bu bölgelerde yaşayan ve kaçak yapı inşa edenler, yeni yıla ayrı bir mutlu girecekler… Asgari ücret tespit sürecini de adeta bir tiyatro oyunu izlercesine keyifle seyrettik. Aslında Cumhurbaşkanı danışmanlarının vizyonu çok sınırlı. Asgari ücret 2020 yerine 2023 TL olsaydı, 81 milyon hedefe kilitlenmiş olurdu! Keşke...

Fakirlerin fikirlerinin alınmadığı post-popülist uygulamalarla ve kadim propaganda metotlarıyla zombileştirilen, sadece dış güçleri eleştirebilen, astronomi ile gastronomiyi ayıramayan bir nezih, necip ve mutena toplum, halen Yılbaşı ile Noel’in aynı ve kutlanmasının günah olup olmadığını tartışarak 2019’e giriyor. Geçmişte “internetler eve yerleşti... Yani zehir evin içine girmiş vaziyette… Bu tehlikeden kurtulmamız lazım!” sözlerini sarf eden bir Cumhurbaşkanımız var ne de olsa ve 2019’a böyle bir kafayla girmekteyiz. Yeni yıldan ümidi olana şaşırmak lazım. Gerçekten de 3. Murad'ın rasathaneyi yıktırması benzeri bazı vahim ve mühim gelişmelere tanık olabiliriz... Bunun yanında, mega/süper/çılgın projelerle bazıları daha çok şahlanır, çoğunluk ise daha fazla fakirleşir... En azından huzur bizimle olsun, iyi seneler Türkiye...