Avrupa'da 1900'lü yılların başından itibaren çok sayıda Roman dergi ve gazetesi çıkarılmıştı. Türkiye'de ise 2012 yılına kadar Romanlar tarafından çıkarılan herhangi bir basılı-süreli yayının olmaması önemli bir eksiklikti. Roman girişimci ve aktivist Abdullah Cıstır tarafından çıkarılan Rom-ca bu alandaki boşluğu doldurmaya aday gözüküyor.

 

ROMANLAR DERTLERİNİ DERGİYLE DİLLENDİRECEK

İzmir'de dört yıl önce çıkardıkları 'Hoşgörü' adlı dergiyi maddi imkansızlıklardan kaynaklı sürdüremeyen Romanlar, bu kez de 'Rom- Ca' ile seslerini duyurmaya çalışıyor.

 

Roman vatandaşların entegrasyondan kentsel dönüşüme, sosyal politikalardan eğitime kadar pek çok sorununun dile getirileceği 'Rom- Ca' dergisi 2. Sayısı çıktı.

 

'Kültürel ve Sosyal Politika Dergisi' olarak çıkacak dergi Romanların yaşadığı sıkıntılara tercüman olurken, tüm kesimlere sahiplenme çağrısı yapacak.

 

MEPHİSTO KİTABEVİNDE

Uzun yıllar İzmir'de Roman derneği yöneticiliği yapan Abdullah Cıstır'ın sahibi olduğu Rom-ca'nın 2 sayısı çıktı. Cıstır'ın kendi imkanlarıyla dağıttığı Rom-ca İstanbul Taksim'deki Mephisto kitabevinden temin edilebiliyor. Cıstır Rom-ca'nın en kısa zamanda daha geniş bir dağıtım ağına kavuşması için çalışmaların sürdürüldüğünü ifade ediyor.

 

Derginin yayın kurulunda Sakarya Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Seyyar, Süleyman Demirel Üniversitesi'nden Doç. Dr. Suat Kolukırık, gazeteci yazar Burçak Evren, EDROM başkanı Erdinç Çekiç, İstanbul Roman Çiçekçiler Derneği başkanı Metin Salih Şentürk ve Hatay Dom Der başkanı Mustafa Karabulut bulunuyor.

 

ROMCA

Romanca, Romca ya da Çingene dili, Romanların konuştuğu dildir. Rumence ile karıştırılmamalıdır.

 

Romanların yaşadığı tüm ülkelerde konuşulur, ancak bölgeden bölgeye çok fazla değişkenlik gösterir ve birçok çingene bu dili unutup yaşadıkları ülkenin dilini konuşmaya başlamıştır. Bu dil Hint-Avrupa dil ailesine mensuptur ve Romanlar Hindistan kökenli olduğu için Hint dilleriyle yakından akrabadır.

 

Romancanın en büyük özelliği, bulunduğu muhitin yaygın dilleri Türkçe, Sırpça ve Arnavutçadan yoğun bir şekilde etkilenmiş olmasıdır. Özellikle Yugoslavya devrinde Sırp-Hırvatçadan söz varlığı bakımından oldukça büyük etki yaşanmıştır. Bu etki sözdiziminde de kısmen görülür. (medyaroman)