'Çerkes Hakları İnisiyatifi'nin çalıştayında ‘okullara Çerkesce dil eğitimi konulması' ve Çerkes dilinde 24 saat kesintisiz yayın yapan radyo ve televizyon kurulması istendi. BDP'li Önder ise uyardı: Devletten istemeyin, TRT şeş gibi ucube kurarlar

 

TÜRKİYE'de yaşayan Çerkeslerin siyasal ve toplumsal talepleri için kurulan ve geçen yıl Ankara ve İstanbul'da mitingler de düzenleyen 'Çerkes Hakları İnisiyatifi' Kocaeli'de 2 günlük çalıştay gerçekleştirdi.

 

Siyasetçi, gazeteci ve akademisyenler ile bazı yazarların katıldığı çalıştayda 'okullarda Çerkesce dil eğitimi konulması', ayrıca Çerkes dilinde 24 saat kesintisiz yayın yapan radyo ve televizyon kurulması' talebi dile getirildi.

 

Kocaeli Üniversitesi'nin Kartepe İlçesi'ndeki Derbent Uygulama Oteli'nde dün başlayıp bugün de devam eden Çerkes Hakları İnisiyatifi'nin ilk çalıştayında, özellikle Çerkesce dil eğitimi üzerinde duruldu. Konuşmacıların bir bölümü ilköğretim okullarında Çerkesce dil eğitimi derslerinin konulmasını, Çerkes köy adlarının iade edilmesini ve 7 gün 24 saat kesintisiz yayın yapan radyo ve televizyon kanalının kurulmasını istedi.

 

'TÜM YAŞAYANLARIN, VANDAŞI OLMAKTAN GURUR DUYACAĞI ÜLKE'

Çalıştaya katılanlar arasında bulunan AK Parti Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül Türkiye topraklarında yaşayan tüm insanların, bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacağı, demokratik insan hakları gelişmiş, 2023'te tüm dünyanın gıpta ile bakacağı bir Türkiye hayaliyle gayret gösterdiklerini iddia etti. Gönül şöyle devam etti:

 

"Bu çalıştayın çıktılarını gerçekten çok merak ediyorum ve bununla ilgili ne yapılacaksa ben takipçisi olacağıma söz veriyorum."

 

BDP'Lİ ÖNDER: DEVLETTEN İSTEMEYİN, TRT ŞEŞ GİBİ UCUBE KURARLAR

Çalıştaya katılan BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise "Keşke umut dolu bir konuşma yapabilseydim. Fakat durumun gerçekçi bir fotoğrafını göstereceğim. Devletin demokratik açılım diyerek cilalayıp sunduğu şudur" diyerek şunları söyledi:

 

"Ana dilde eğitim ülkeyi böler demiştir Başbakan Erdoğan. Daha sonra denilenler 'Ana dilde eğitim açılıma yapılmış bir suikasttir' ve en vahimi 'Kürtçe medeni bir dil midir?' dendi. Niyeyse kendilerini ana para, sizleri de faizi gibi gören bir anlayışa karşı neler yapmamanız gerektiğini karınca kararınca ben size söyleyeyim. Mesela devletten televizyon istemeyin. TRT Şeş gibi bir ucube kurarlar. Kendi içinde bir hukukunu bile oluşturmazlar. 'Bunu da verdik ya nankörler' diye her vesileyle başınıza kakarlar. Bu kadar genciniz var. Bir internet bağlantısına bakar bir televizyon yayını. Bu konuda deneyim, paylaşmak ihtiyacı hasıl olursa bütün Kürtler yanınızdadır. Kendi televizyonunuzu kendiniz kurun. Daha sonra MİT ile ortak çalıştığınız veya paralel devlet yapılanmasına öncülük etmek ile karşı karşıya kalırsınız. Sistemin tek sesten, tek renkten, tek dilden başkasına tahammülü yok. Bu çark bin yıldır böyle sürüyor."

 

Çalıştayın ilk gününde Prof. Dr. Doğu Ergil, Gazeteci Orhan Miroğlu, Dr. Zeynel Abidin Besleney, Dr. Setenay Nil Doğan da birer konuşma yaptı.

 

BAZI KATILIMCILARIN DEĞERLENDİRMELERİ

 

Oturumdan sonra bazı katılımcılar mikrofonlara şunları söyledi:

 

Fuat Uğur (Gazeteci) :

"Bu çalıştayda sizin de izlediğiniz üzere, Türkiye'de giderek dilini ve kültürel kimliğini kaybetme sürecine girdiğini düşündüğümüz ve bu konuda endişe yaşadığımız Çerkeslerin önlerini görebilmeleri, bu konuda daha aktif bir politika geliştirebilmelerini sağlamaya yönelik bu çalıştay. Umuyorum ki hükümet bu sesi duyacaktır. Buradan çıkacak sonuç bildirgesini tabii ki basınla paylaşacağız. Bu ses önemli ve ciddiye alınması gereken bir sestir. Bu ülkede başka etnik gruplar dillerini konuşuyorlarsa, ana dilde eğitim alabiliyorsa, Çerkesler de en azından ana dillerini öğrenebilmeleri konusunda devletten katkı alabilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ben bu ülkeye vergi veriyorum. Benim ana dilim Çerkescedir. Çerkesce öğrenebilmem için devlet katkı sunmak zorundadır. Çağdaş modern ülkelerde, barıştan ve insan haklarından yana ülkelerde, Avrupa Birliği hükümlerine tabi olan ülkelerde, Avrupa Birliği sözleşmelerine uyan ülkelerde bunun böyle olduğunu biliyoruz. Türkiye'deki Çerkesler de dahil olmak üzere tüm etnik gruplar için bu sorumluluğu yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum."

 

Ufuk Uras (eski milletvekili):

"Demokratik açılım süreci içerisinde yok farz edilen bir topluluğun kültürel kimliksel haklarının ön plana çıkarılması önemli. Yani herkesin kendi kültürü, dini kimliği ile yaşayacağı bir Türkiye gerçekleşmesinde önemli talepler var. Bunların derlenip toplanması, toplumun hafızası olunması açısından toplumun değişik kesimleri yan yana geldi. Önümüzdeki Anayasa çalışmalarında Çerkeslerin de taleplerinin dikkate alınacağını umut ediyoruz."

 

Erol Karayel (Çerkes Hakları İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyesi):

"Bu çalıştayın oluşturulmasının temel hedefi, tek cümleyle Çerkes kimliğinin korunmasına yönelik uygulamaların bir an önce uygulamaya alınmasıdır. Çerkesler çok uzun olmayan geçmişlerine rağmen Türkiye'de çok çabuk kimliklerini kaybettiler. Hızlı bir erime süreci içerisindeler. Zamanın getirdiği imkanlarla, iletişim teknolojileriyle kendi kimliklerine hızlı bir dönüş süreci yaşıyorlar. Bu süreçte Türkiye'deki değişimleri de gözeterek, artık devletin demokratik devlete dönüşüp içindeki farklılıkları hepsinin birer esas unsur olduğu, hepsinin dilinin ve kültürünün yaşatılması yönünde tedbirlerin alındığı imkanların sağlandığı bir ortam sağlanmasını istiyoruz. Çerkesler önümüzdeki on yıllarda, yüz yıllarda kendi dilleri, kültürleri ve kimlikleri ile var olmak istiyorlar."