Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Vicdani Ret Derneği’nin “Cumartesi Sohbetleri”nin son konuğu ODTÜ Sosyoloji’den Bilim Kadını Esra Gedik oldu.

Vicdani Ret Derneği’nin Kadıköy’deki ofisinde gerçekleşen söyleşiye Esra Gedik kendisinin yapmış olduğu çalışmadan anlatılar ile başladı:

Bu çalışmada vatandaşlarını korumak devletin görevi iken, oğullarının ölümünün sorgulanması fikrinden hareketle ''şehit annesi '' olmanın, kadınları yurt dışındaki örneklerinde gördüğümüz gibi, savaş-karşıtı bireylere dönüştürüp dönüştüremeyeceği sorusuna odaklanarak, “şehit anneleri”nin savaş ve çözüm algılarını değerlendirmek istedim.

Açıktır ki, “şehit annesi” olarak, bu kadınlar yeni kimlikler edinmektedir. Buna rağmen, anneliğin sorgulayıcı tavrı hangi farklı söylemler tarafından ve nasıl kısıtlanmaktadır? Sonuç olarak, bu kadınlar anne olarak sessiz kalmaktalar. Bu bağlamda, araştırmam boyunca, bu kadınların Türkiye’de “şehit anneleri” olarak nasıl temsil edildiğini gözden geçirmeye çalıştım.”


KADINLAR “KURBAN” OLARAK VAR

Esra Gedik şöyle devam etti:

“Ne zaman ki barış için bir şans doğsa, kadınlar genellikle, bu süreç içerisinde “kurban” söylemiyle var edilmektedir. Barış görüşmeleri çoğunlukla erkekler tarafından gerçekleştirilmektedir; diğer bir deyişle, savaşan tarafların etkin güçleri tarafından. Son zamanlarda Kürt Açılımı ile başlayan tartışmalara baktığımızda bu “kurban” söyleminin etkilerini açıkça görebiliriz. Yapılan açıklamaların çoğu bu süreçten kadınların, özellikle annelerin nasıl mağdur olduğuna dair”.

VİCDANİ RED’DE OLUMSUZ BAKIYORLAR

Esra Gedik yapmış olduğu çalışmanın bugün için de hayatlarımızın içinde durduğunu ifade ederek devam etti:

“Yaşananı savaş, iç savaş, çatışma olarak görmedikleri için “Şehit Anneleri”nin hemen hemen bütünü Vicdani Red’de dair olumsuz ifadelerde bulundular. Çocuklarını kaybettikten sonra devlet görüştüğüm bütün aileler ile yeni bir iletişim içinde bulunuyor, ekonomik olarak çeşitli kolaylıklar sağlıyor.”


“EVLERDEN KOVULDUĞUM OLDU”

Esra Gedik çalışması süresince yaşadığı güçlükleri anlattı:

“Bir asker kızı olmama rağmen bunun üzerinden gitmek istemedim, görüşmelerimi yaparken ‘PKK’ya çalışıyor bunlar’ algısı üzerinden evlerden kovulduğum oldu”.

Çalışma aktarımı sonrasında soru/sohbet bölümünde de Vicdani Retçiler odaklı, vicdani retçilerden doğru Türkiye’de bir barış hareketinin geliştirilebilme imkânları/koşulları konuşuldu. Bunun yapılabilmesi için sistemin/devletin içinde ciddi şekilde örgütlü bulunduğu kesimlere ulaşmanın gerekliliği ifade edildi.

Etkinliğe Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanları Merve Arkun, Gökhan Soysal, Vicdani Ret Derneği kurucu ve yöneticilerinden Oğuz Sönmez, Ercan Jan Aktaş, derneğin kurucu üye, yönetici, avukatları Davut Erkan, Hülya Üçpınar ve Fotoğrafçı/Belgeselci Anıl Çizmecioğlu ile derneğin konukları katıldı.