“Markette, pazarda, lokantada, evdeki dolapta kalmış, unutulmuş; yalnız kabağı, rengi solduğu için üzülen havucu, küskün bulguru, neşeli pirinci değerlendiriyoruz” diyen Ankara’daki ÇerÇöp Çorbacılar’ı, herkese yetecek yemeğin çöpe gitmesine ‘dur’ diyen, birlikte pişirmenin ve yemenin birleştirici gücüne inanan bir hareket.
“EVDE, MANAVDA MARKETTE: İSRAF ETME”
Ankara’daki ÇerÇöp Çorbacılar, artık kullanılmayacak olan, ancak hala yenilebilir durumdaki bitkisel gıdalar, bir kısmı dahi olsa hala tüketilebilecek sebze, meyve ve bakliyatlar ile yağ, baharat, un ve tuz gibi ürünlerin hepsini topluyor. Halka açık alanlarda etkinliklerini yapan Çorbacılar, bu amaçla, sadece geçiyorken uğrayacaklara, acıkmış ve bir tabak çorba içip insanlarla sohbet etmek isteyenlere, evinde, mahallesindeki markette ya da manavında atılan, israf edilen yiyecekleri getirerek, çorbaya katkıda bulunmak isteyenlere duyurarak, etkinliğin ihtiyaç sahiplerince bilinmesini amaçlıyor.
Yaz aylarında ve havaların uygun olduğu zamanlarda, etkinliklerini gezici olarak yapan ÇerÇöp Çorbacılar, kış etkinliklerini ise ‘Fabrika’ adlı kolektif üretim merkezinde gerçekleştiriyor.
Çöpe gidecek gıdaları yemek olarak hazırlayarak aç olan herkesi her cumartesi Fabrika’ya çağırıyor. Sadece ihtiyacı olanları değil, yiyecekleri atılmaktan kurtarıp karınlarını doyurmak isteyen herkesi etkinliklerine bekliyor.
.jpg)
“ÇÖP” NİÇİN ÖNEMLİ?
İlk çerçöp çorbasını Afgan Mülteciler’in haklı istekleri için pişiren hareket, çerçöpün önemini şöyle anlatıyor:
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, halen 600 bin kişi Türkiye’de açlık sınırında yaşarken, günlük 5 milyon ekmek çöpe atılıyor. Otellerde üç tabak yemekten ikisi çöpe atılıyor. Herkesin büyük paralar harcayıp, ihtiyaç sahiplerine büyük yardımlar yapmasını, tüm dünyayı açlıktan ve susuzluktan kurtarmasını, mucizeleri beklemiyoruz. Bir hayvanın canının bedava olabileceğini ya da bir hayvanın insanların doyması için araç olabileceğini düşünmüyoruz.”
ÇerÇöp Çorbacılara ulaşmak için:
facebook.com/fabrikadaewer
