İstanbul Pendik’te sekiz çocuğunu okutmak ve geçimini sağlamak için balon satan 50 yaşındaki Yusuf Şirin’in üç zabıta tarafından bir depoya götürülüp elleri ve ayaklarına bağlanarak, yüzde 50 oranında sakat bırakılacak şekilde dövülmesini, yargı affetmedi.

Mahkeme; üç zabıtanın davranışından ötürü Pendik Belediyesi’nin baloncu Şirin’e 94 bin 587 TL 34 kuruş maddi ve 30 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Ancak, İçişleri Bakanlığı’nın daha önce “işkence” suçundan ceza almış ve halen yargılanan üç zabıtanın meslekten ihraç talebini “kendi ve tanık beyanlarını” gerekçe göstererek, reddettiği ortaya çıktı.

İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre, İstanbul 9. İdare Mahkemesi, 31 Aralık 2014’te verdiği kararında, yargılamanın görüldüğü mahkemenin kararı ve bilirkişi raporları ışığında Yusuf Şirin’in üç zabıta tarafından dövüldüğü vurgulanarak, şöyle denildi: 

“Kolluk görevlilerince mevzuata aykırı davranışta bulunulduğunun tespiti ve/veya değerlendirilmesinde bulunulması halinde bunu yasaların izin verdiği araç ve ölçülerle önlemek ve yasal işlem yapılmak üzere durumu ilgili uygulama merkezlerine havale etmesi gerekli iken bunun yapılmayıp, somut olayımızda olduğu gibi, belediye zabıta görevlilerince kamu görevinin yerine getirilmesine hizmet etmekten uzak ve kastı aşan nitelikte hal, tutum ve davranışlar sergilediklerinin sabit olması karşısında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunu sonucuna ulaşılmıştır.”

Bu nedenle mahkeme, Yusuf Şirin’in uğradığı 94 bin 587 TL 34 kuruşluk maddi zarar ile 30 bin TL’lik manevi zararın faiziyle birlikte ödenmesine hükmetti. 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAHKEMENİN ÖNERİSİNİ DİNLEMEDİ

Aynı mahkeme kararında, müfettişlerin “Yusuf Şirin’i darp ettikleri, ölümle tehdit ettikleri ve ifadelerinde geçen hususu kayda geçirmedikleri, zabıta müdürüne bilgi vermedikleri” için zabıtalar hakkında meslekten çıkarma cezasını önerdiği ortaya çıktı. Ancak İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun 5 Mart 2009 tarihli kararında; üç zabıtadan biri suça katılmadığı için, diğer ikisi de “kendi ifadeleri, tanık beyanları ve dosya münderecatından kesin olarak işlendiğine yönelik kanaat oluşmadığından” bu talebin reddedildiği anlaşıldı.  

BALONCU YÜZDE 50 ENGELLİ KALDI

Pendik Balıkçılar Çarşısı, 12 Nisan 2008’de, o güne kadar pek karşılaşmadığı bir hareketliliğe sahne oluyordu. O tarihte 50 yaşında olan Yusuf Şirin, evinin ve tamamı okuyan sekiz çocuğunun geçimini sağlamak için balon satmakla meşgulken karşısında zabıta Selahattin Kılıç, Erdal Küçükgüzel ve Abdullah Aykılıç’ı buldu. Üç zabıta Şirin’e “Balonları ver!” dedi. Şirin, direnince sokak ortasında dövüldü. Ardından araca bindirilip Ankara Caddesi’ndeki zabıta deposuna götürüldü. Zabıtalar; ayaklarını, ellerini ve gözlerini bağladıkları Şirin’i dakikalarca dövdü. O kadar çok şiddet gördü ki bayıldı. Zabıtalar Şirin’i evinin yakınlarındaki bir noktaya bırakıp kaçtı. Şirin, komşuların yardımıyla Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. 38 gün yatılı tedavi gördüğü hastaneden, sağ böbreğini ve bir dalağını bırakarak çıktı ve yüzde 50 oranında sakat bırakıldı. Tek kalan böbreğinde de rahatsızlık baş gösterdi. Şirin’in hak arama mücadelesi de çileli geçti. Dosya “Bu suç yaralama mı, işkence mi” değerlendirmesi için mahkemeler arasında dolaştıktan sonra Yargıtay 5. Ceza Dairesi kararıyla dava açıldı.

Sanık avukatları, Şirin’in bıçak çektiğini iddia etti. Dayanak olarak üç zabıtanın olay günü hazırladığı tutanağı gösterdi. Tutanağa göre “Şirin bıçak çekip bir zabıtanın üzerine atlamış, ikisi beraber yere düşmüştü.

Bıçağı alınan Şirin, kendini yerden yere atarak kendine zarar vermeye çalışmış, ardından, böbreklerinden rahatsız olduğunu söylemiş, zabıtaların “Hastaneye götürebiliriz” önerisini geri çevirip eve gitmişti. Zabıtalar 26 balon ve bir bıçağa el koymuştu.” Fakat bu bıçak dava boyunca mahkemeye sunulmadı.

Avukatlar ayrıca Şirin’in böbreklerinde 1976’ten beri taş bulunduğunu belirtip “Böbrek hasarlı ve en ufak darbede yaralanacak durumdadır. Zabıta bıçaklı saldırıyı def etmek için müdahili yere düşürmüş ve böbrek bu esnada yaralanmıştır” dedi. Avukatlara göre dalak da ameliyatta zarar görmüştü. Yani suçlu, doktorlardı. Ancak depo bekçisi Atilla Yazoğlu, olay günü zabıtaların sivil bir şahsı getirip darp ettiklerini gördüğünü söyledi. Üç zabıta içinişkence suçundan hapis cezasına hükmeden mahkeme ayrıca zabıta tutanağıyla ilgili ‘evrakta sahtecilik’ten suç duyusunda bulundu.

İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Şubat 2013’teki son duruşmada oyçokluğuyla aldığı kararda, TCK’nın işkence suçunu düzenleyen 94. maddesine göre 12’şer yıl hapis cezasına hükmetti. Zabıtaların duruşmalardaki iyi halleri nedeniyle ceza 10’ar yıla düşürüldü. Beş yıl süreyle memuriyetten men cezası verildi. Dayaktan sonra düzenlenen “Bize bıçak çekti” denilen tutanakla ilgili olarak, ‘resmi belgede sahtecilik’ten de suç duyurusunda bulunuldu.

Dosya daha sonra Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kararın onanmasını istedi. Ancak Yargıtay 8. Dairesi, 11 Mart 2014’te, olayın tartışma ile başlayan kavga olduğunu belirterek sanıkların “yaralama” suçunu işlediği ve verilen cezaların üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası olarak düşürülmesini talep ederek, kararı bozdu. Dava devam ediyor.