İSTANBUL (DİHA) - İstanbul'un Ataşehir İlçesi Küçükbakkalköy semtinde 51 yıldır yaşadığı tapu tahsis belgeli evi 5 yıl önce "Kentsel Dönüşümü" gerekçesiyle yıkılan Roman vatandaş Yüksel Dum, 18 nüfuslu ailesiyle birlikte kurduğu barakada yaşam savaşı veriyor. Kadıköy Belediyesi'nin lüks konut projesinin sınırları içinde kalan seyyar satıcı Dum'un arsasının tapu güncellemesi için belediye tam 1 milyon 250 bin TL istiyor. Dum, ise "Zamanında parayla aldığımız tapulu arazimiz değerlendi, Roman olduğumuz için bu araziye bizi layık görmüyorlar" diye isyan ediyor.

İstanbul'un yoksul semtlerinde "Kentsel Dönüşüm Projeleri kapsamında yürütülen yıkım ve yenileme çalışmaları yoksulları mağdur etmeye devam ediyor. Sulukule, Derbent, Tarlabaşı, Karadolap, Ayvansaray gibi semtlerde yapılan projeler ile zaten yoksul olan binlerce vatandaş TOKİ'ye milyonlarca lira borçlandırılarak, yıllardır yaşadıkları yerlerden âdete sürgün ediliyor. Halk arasında "rantsal dönüşüm" olarak nitelenen "Kentsel dönüşüm"ün mağdur ettiği semtlerden biride yoğunluklu olarak Roman vatandaşların yaşadığı Ataşehir'e bağlı Küçükbakkalköy semti. 2006 yılında başlatılan proje kapsamında birçok ev yıkıldı ve bölge "lüks konutlar" yapılması için boşaltıldı. 51 yıldır üzerinde yaşadığı tapu tahsis belgesi bulunan Yüksel Dum isimli Roman vatandaşın evide yıkılan evlerden biriydi.

BARAKADA LÜKS KONUTLARA DİRENİYOR

5 yıldır arazisini terk etmeyen ve 18 nüfusu ile kurduğu barakada yaşayan Dum, adeta "Kentsel dönüşüme" barakası ile direniyor. Yıkımın ardından arazisinin bulunduğu bölge Ataşehir'den Kadıköy Belediyesi'ne devredilen Dum, emekli hâkim ve savcıların üzerine lüks konut inşa edecek olan arsasına sahip olabilmek için 1 milyon 21 bin 250 TL ödeme yapmak zorunda.51 yıllık mahalle dostlarından hem de evinden mahrum edilen Dum, seyyar satıcılıkla kazanamayacağı ölçüde biçilen fahiş fiyatı ödeyemezse bu kez de yaşam mücadelesi verdiği barakasından da vazgeçmek zorunda kalacak. Dum, yıkımın yapıldığı günden itibaren hukuk mücadelesine başladı. İstanbul Valiliği ve Cumhuriyet Savcılıkları dâhil tüm yetkili kurumlara yaptığı başvurulardan hiçbir sonuç alamayan Dum, "Tabiî ki ne kadar mahkemeye başvurduysam 'soruşturmaya yer yok' cevabını aldım. Çünkü evlerimizin yıkılmasının ardandan yapılacak yeni inşaatlar emekli hâkimler ve savcılar tarafından yapılacaktı" dedi.

ADALET ARADI, TEHDİT BULDU

Dum, barakasını kurduğu 2006 yılından bu yana ise 18 kişilik ailesi ile direnmeye başladığını söyledi. Adalete güvendiklerini fakat altı yıldır verdikleri yaşam mücadelesinde adaleti yanlarında göremediklerini belirten Dum yetkililere, "Türkiye'de bir adalet varsa, bir yetkili varsa, Başbakan varsa, gelsin, bir kez de olsun bu yaşanılan mağduriyeti görsün" diye seslendi. Başvurduğu kurumlar tarafından zaman zaman tehditlere de maruz kaldığını kaydeden Dum; "Kimisi beni dağa kaldırmakla tehdit etti, kimisi sürgün etmekle tehdit etti. Bu güne kadar maruz kalmadığım tehdit kalmadı" dedi.

TAPULU ARAZİSİ YENİDEN KENDİSİNE SATILMAK İSTENDİ

Kadıköy Belediyesi tarafından kendi tapu tahsisli arazisinin kendisine yeni tapusunun verilmesi için 1 milyon 21 bin 250 TL ödeme emeri çıkartıldığını belirten Dum, 51 yıldır tapulu arazisinin bölesi bir fiyatla kendisine satılmaya çalışılmasını ise anlamakta zorluk çektiğini söyledi. Dum; "Ben buranın sahibiyim ama benden tekrar bu yeri almam isteniliyor. Son olarak 2010 yılında arazimin satışa çıkartıldığı bana bildirildi. Ve bu arazileri alanlar tabiî ki bizi buradan çıkartmaya çalışacaklar. O zaman burada yaşanacaklardan Belediyemi sorumludur" diye konuştu.

'ROMAN OLDUĞUM İÇİN LAYIK GÖRMÜYORLAR'

5 yıldan bu yana yaşadıkları sıkıntıların temel sebeplerin birisinin Roman olması olduğunu belirten Dum, Türkiye'de sürekli hükümet tarafından dillendirilen "Roman açılımı" ve "kimlikler arası ayrımcılık son buldu" söylemine ise inanmadığını söyledi. Dum; "Başbakan da konuşsun Cumhurbaşkanı da konuşsun Türkiye'de ırk ayrımının olmadığını söylesinler bana. TC kimliği taşıyoruz neden bunları yaşıyoruz. Vatandaş olarak biz bu ülkede hangi kanuna bağlıyız anlamadım, Kim ne derse desin ben yaşadığımı biliyorum. Bu araziyi zamanında babam parayla almış ama şimdi değerlenmiş. Roman olduğumuz için bizi buraya layık görmüyorlar" şeklinde konuştu. 

DİHA