Kaş'ta geçen sene yunus parkı açılmasını engeleyen sivil toplum örgütleri, parka yeni yunuslar getirilmesine ve onların ordan oraya bir eşya gibi taşınmasına tepki göstererek tüm yunusların doğal yaşamlarına dönmesini istiyorlar.

 

Kaş'a bir yıl önce getirilen dört yunustan, ikisi Bodrum'daki gösteri merkezine götürülürken sivil toplum örgütleri diğer ikisinin sağlık durumundan endişeli.

 

Kaş'ta iki yıl önce açılan yunus gösteri merkezi sivil toplum örgütlerinin (STÖ) ve Kaşlıların baskısı sonucu kapatıldı. İki tutsak yunus Tom ve Misha uzun uğraşlar sonucu rehabilite edilerek doğal yaşamlarına döndü.

 

Kaş Belediye Başkanı bir daha yunus gösteri merkezi açılmayacağına dair söz verdi. Ancak 2011'in sonunda parka dört yunus getirildi; haziran ayında müşteri almaya çalıştı. Yine STÖ'lerin girişimi sonucu park ruhsat alamadı.

 

SORUMLULUK BAKANLIKTA

Dört yunustan ikisi kamyonetlerde gönüllülerin aktarımına göre yerlere düşürülerek Bodrum'daki gösteri merkezine götürüldü; diğer ikisinin parkta olup olmadığı ve sağlık durumu ise bilinmiyor.

 

Yunuslara Özgürlük Platformu Sözcüsü Öykü Yağcı, bu işin sorumlusunun, en başından beri iç mevzuatı ve uluslararası sözleşmeleri çiğneyen, insanları ve hayvanları ticari sömürü unsuru olarak gören işletmeler olduğunu ancak muhataplarının başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm Bakanlık ve birimler olduğunu söyledi.

 

Yağcı, 5199 Hayvanları Koruma Kanunu'nda "sahibinin iyi bakamadığı hayvanlara devlet el koyar" maddesine dayanarak bu yunusların sağlıklı bir ortama kavuşturulmasını ve en önemlisi de bir daha Türkiye'de yeni bir yunus parkı açılmamasını talep ediyor.

 

Türkiye'de şu anda 10 yunus parkı var; buralarda yaklaşık 45 yunus var; bunun yanında az sayıda da olsa mors, deniz aslanı ve beyaz balina da var.

 

YUNUSLAR ESARETİ ANLAYIP TRAVMA YAŞIYOR

Peki, özellikle çocukların götürüldüğü, engellilere 3 bin euroya yunus terapisi verilen bu parklarda yunuslara ne oluyor?

 

Yağcı, doğal yaşamlarından koparılan yunusların parklardaki durumunu anlatıyor:

 

* Yunuslar zamanlarının büyük kısmını avlanarak ve sürü halinde geçirirler. 50- 60 kilometrede yüzen hayvanları daracık havuzlara kapatıyorlar.

 

* Parka ilk getirildiklerinde ölü balıkla beslenmeye alışık olmadıkları için yemek yemeği reddedip kusmaya başlıyor. Sonra zamanla insan elinden ölü balıkla beslenmeye alıştığı için avlanma yetisini kaybediyor.

 

* Yunuslar çok zeki hayvanlar;  kendilerinin çok bilincindeler; aynada kendilerini tanıyabiliyorlar, dünyayı ve etrafı algılayışları çok gelişkin. Bu yüzden parktayken duvara ve kafese çarptıklarda esareti anlayabiliyorlar.

 

* Bunun sonucunda oluşan stresi ortadan kaldırmak için de yunuslara sakinleştirici ve uyuşturucu veriliyor.


TERAPİ BİLİMSEL DEĞİL,TİCARİ

Yunus terapisinin dünyada hiçbir bilim insanı tarafından kabul edilmediğini söyleyen Yağcı, bu terapilerle hem ticari bir kazanç sağlandığını hem de Türkiye'nin imzaladığı Bern sözleşmesine kılıf bulunduğunu söylüyor.

 

Çünkü Bern sözleşmesine göre, bu parklarda görülen afalina türü yunuslar ve morslar kamu yararı ve bilimsel araştırma amacı dışında yakalanamaz ve alıkonulamaz.

 

Yunuslar özelinde, tüm hayvanların bir eğlence aracı olarak kullanılmasına karşı çıktıklarını söyleyen Yağcı, çocukların hayvanları ancak doğal yaşamlarında doğru tanıyabileceklerini söyledi.

 

Yağcı buna örnek olarak bu yıl Kaş'ta öğrencilerin, Kaş Sualtı Derneği üyesi dalış merkezlerinin teknelerinde misafir edilerek "dürbünle yunus gözlem turu"na çıkarılmasını gösterdi. (Bianet)