Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yaşlılık gerekçesiyle mahkemelere getirilmeden yargılanırken yaşları onlardan ileri olan kayıp yakınları yine alanlardaydı.

 

Cumartesi Meydanı'ndan 12 Eylül'de kaybedilen, katledilen Cemil Kırbayır, Hüseyin Morsümbül, Hayrettin Eren, Mahmut Kaya, Nurettin Yedigöl, Nurettin Öztürk, Zeki Altunbaş, Veysel Güney ve Maksut Tepeli'nin akıbetleri soruldu.

 

Hayrettin Eren'in annesi Elmas Eren, oğlunun '80'de evlerine yapılan baskında gözaltına alınarak Gayrettepe 1. Şube'ye götürüldüğünü anlattı. Şubenin bahçesinde oğlunun arabasını gördüğünü ve sormak için içeri girdiğinde polisler tarafından dövülerek dışarı atıldığını boğazı düğümlenerek anlatan Elmas Eren, "Bütün evlatlar güzeldir. Benim evladım da dünyanın en güzel evladıydı. Bu güzel evlatların, annelerin suçu ne? Biz varız, onları neden kimsesizler mezarlığına gömdünüz? Onları verin bize" dedi.

 

'OTURMAYIN ARTIK MEZARLARIMIZIN ÜZERİNDE, KALKIN'

Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, "Ağabeyim işsizliğin, yoksulluğun olmadığı bir dünya istiyordu. O bir devrimciydi ve 'devrimciler devrim için her şeyi yapar' derdi" diye konuştu.

 

Muzaffer Yedigöl, 32 yıldır ağabeyine duydukları özlemi şöyle tarif etti: "O babamın sessizliğinin derinliğinde. Annemin gözyaşlarında, kardeşlerinin yüreğinde yaşıyor."

 

Ağabeyi ve tüm kayıpların faillerinden hesap sorulmadığı sürece acılarının dinmeyeceğini vurgulayan Yedigöl, iktidardakilere, "Oturmayın artık belli olmayan mezarlarımızın üzerinde, kalkın artık" diye seslendi.

 

'BAŞBAKAN'DA BİZİ YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYOR'

Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, 104 yaşındaki Berfo Ana ile Başbakan'ın yaptığı görüşmeyi hatırlattı. "Başbakan anneme 'oğlunu bulacağım' diye söz verdi. Ama o da bizi unuttu. Bir yıldır o da bizi yavaş yavaş öldürüyor" dedi.

 

Berfo Ana'nın, "Oğlumun mezarını bulmadan beni mezara koymayın" diye vasiyet ettiğini anlatan Fatma Kırbayır, "Ağabeyimi öldürdüğünüzü kabul ettiniz. Yeter artık! Ağabeyimin, kayıplarımızın kemiklerini verin" şeklinde konuştu.

 

'PERDE HALA YARI KAPALI'

Eşi Maksut Tepeli'nin üç arkadaşı ile birlikte gözaltına alındığını hatırlatan Şehriban Tepeli, "Ben de arandığım için sormaya gidemiyordum. Eşimin annesi her hafta karakola, 'Oğlumu ve gelinimi görmedim' diye imza vermeye gidiyordu. En son gittiğinde 'Artık gelmene gerek yok. Oğlun öldü' dediler. Öldürüldüğü Adli Tıp raporları ile kanıtlandı. Ancak halen raporlara da ulaşamadık" diye konuştu.

 

"Devletten bir şey beklemiyoruz" diyen Şehriban Tepeli, şöyle devam etti: "Siz hiç en değersiz eşyanızı kaybettiniz mi? Kaybettiğinizde mutlaka geçtiğiniz yerlerde onu aradınız. Biz en değerli şeylerimizi, sevdiklerimizi kaybettik, 32 yıl geçti üzerinden. Sadece onların kemiklerini istiyoruz. Vermiyorsunuz çünkü her kemik nasıl öldürüldüklerini anlatacak. Bu yarayı kapatamayacaksınız. Yılmayacağız."

 

Tepeli, "Maksut ile parolamız, evde tehlike varsa perde yarı kapalı olacaktı. Perde hala yarı kapalı. Evde tehlike yok ama Maksut gelmedi" diyerek, konuşmasını noktaladı.

 

'12 EYLÜL'ÜN TÜM AKTÖRLERİ YARGILANSIN'

12 Eylül'de idam edilen ve hala mezarı olmayan Veysel Güney'in tanığı İsmail Yücel, Güney hakkında nasıl idam kararı aldığını ve idam edildiği günü hatırlattı.

 

Darbeci generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığını hatırlatan Yücel, "Adana'da, Mersin'de ve daha birçok ilde 12 Eylül'de işkencelere giren ve isimleri mahkeme tutanaklarında yer alan generaller var. Bunlardan hiç bahsedilmiyor. 12 Eylül ile gerçekten yüzleşilecekse, dönemin tüm aktörleri yargı önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalı" dedi.

 

Hasta olduğu için Cumartesi Meydanı'na gelemeyen Veysel Güney'in annesi Zeynep Güney'in gönderdiği mesajı Maside Ocak okudu. "Resmini gözlerime çizdim, ismini kalbime yazdım" diyen anne Güney, oğluna olan özlemini, hasretini bir kez daha ifade etti. Anne Zeynep Güney, 32 yıldır aynı meydanda acıları ve sevinçlerini paylaşan yol arkadaşlarına, sevgi ve selamlarını iletti.

 

'NE BİZ NE DE TARİH ONLARI AFFETMEYECEK'

İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklama yapan Nur Sürer, "12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen evlatlarımızın akıbetlerini açıklanmadan, failleri yargılanmadan bizim için her gün 12 Eylül" dedi. Sürer, 12 Eylül'ün bu topraklarda gözaltında kaybetmeyi sistematikleştiren politikaların yatağı, İttihat Terakki'den miras tek tipleştirme, farklı olanı yok etme zihniyetinin reorganizasyonu olduğunu kaydetti.

 

Dün görülen 12 Eylül duruşmasında, insanlığa karşı suç işleyen darbeci generaller Evren ve Şahinkaya'nın, yaş ve sağlık durumları bahane edilerek yine mahkemeye getirilmediğini hatırlatan Sürer, Arjantin'de 87 yaşındaki darbeci general Videla'nın yargılanarak, ömür boyu hapse mahkum edildiğini anımsattı. Sürer, bu tür davalarda yaş ve sağlık durumu itirazının uluslararası hukuk standartları karşısında değer taşımadığını vurguladı.

 

Sürer, şunları söyledi: "Yaşlı diye darbeci generallere gösterilen bu özeni, 32 yıldır o generallerin kaybettiği oğullarını arayan 104 yaşındaki Berfo Kırbayır'dan, 85 yaşındaki Zeynep Güney'den, Zeycan Yedigöl'den, 83 yaşındaki Elmas Eren'den, 84 yaşındaki Cevriye Altunbaş'tan esirgeyenler 12 Eylül ile hesaplaşamaz."

Cumartesi Anneleri olarak, sadece 12 Eylül'den değil, 32 yıldır ülkeyi 12 Eylül hukuku, kurumları ve zihniyetiyle yönetenlerden de davacı olduklarını söyleyen Sürer, "32 yıldır kayıplarımızın akıbetlerini gizleyenlerden de, evlatlarımızı kaybedenleri koruyup kollayanlardan da davacıyız. Bize bunu yaşatanlar bilsinler ki; ne biz ne de tarih onları affetmeyecek" dedi.

 

Eyleme, Beşiktaş Çarşı grubu taraftarları da katıldı. (ETHA)