4- SONA ÇALGUŞYAN ANLATIYOR

Büyükannem Lusya Hovhoannisyan, eşi Gevorg Hovhannisyan savaşa gittikten sonra henüz iki yaşında olan annemle ve dayım Napoleon’la beraber Adana'da baba evinde yaşıyormuş.

Büyük dedem mülk sahibiydi ve Türk köylüler ona karşı büyük bir saygı duyardı. Annem sık sık, şayet dedem Türk köylülerin “Ermenilere karşı katliam olacak” diyen uyarılarına kulak verseydi belki her şey daha iyi olurdu derdi.

Türkler Adana'da Ermeni katliamına hazırlanırken şehirde eline silah alabilecek bütün Ermeni erkeklerini tespit etmişler ve onları ahırda toplamışlar. Annem bir gün dedesinin onu kucağına alıp ahırda bulunan dayılarına götürdüğünü hatırlıyordu. Bu ziyaretten sonra bir daha dayılarını görememiş çünkü Türkler ertesi sabah ahırı ateşe vermiş.

Büyükannem bir gün Ermeni kadınlarla beraber demiryolu inşaatında çalışarak para kazanabileceklerini düşünmüş. Hükümet, Ermeni erkeklerin büyük kısmından ‘kurtulduğu’ için, kadınların başka çaresi kalmamış. Taş kesmek, güç işler yapmak zorunda kalmışlar.

Büyükannem işten dolayı Adana'dan uzaklaşmaya mecbur kalınca çocuklarını da yanına almaya karar vermiş. Ancak, olur da eşi bir gün savaştan döner ve onları ararsa diye daha sonra geri dönmeye karar vermiş. Büyükannemin sadece kadınlardan ve çocuklardan oluşan grubu, kendisine çok güvendikleri için ondan ayrı kalmak istememiş. Onunla beraber geri dönme kararı almışlar. Ayrıca o grupta erkek çocuklar da varmış, Türkler onları da öldürür diye korkarak erkek çocukların saçlarını kesmiyorlarmış.

Ne yazık ki dönüş yolunda kalabalık bir grup Türk onlara saldırıp öldürmüş. Annem Türklerden birinin silahını kardeşinin kalbine koyup ateş etmeye çalıştığını hatırlıyor. Neyse ki silah ateş almamış ve çocuk kaçabilmiş. O zaman altı yaşında olan annem de annesinin cesedinin yanında hareketsiz yatarak kurtulmuş. Türkler uzaklaştıktan sonra, “Anne, anne, kalk, daha çalışmamız lazım, değil mi?” diye annesine sesleniyormuş. Annem Luysa, büyükannemin bir daha uyanamayacağına inanamıyordu.

Şans eseri o zaman Ermeni bir grup oradan geçmiş. O grupta annemin amca oğlu Davit Tuçaryan da varmış. Ölüleri gömmüşler, sağ kalan çocuklarıysa yanlarına almışlar.

Davit Dayı çocukların onda kalmasının pek güvenilir olmadığını düşünmüş ve onları Türk arkadaşına emanet etmiş. Türk arkadaşı her ne pahasına olursa olsun çocukları koruyacağına dair söz vermiş ve onları yetimhaneye teslim etmiş.

Annem, Davit Dayı’nın Türk arkadaşının onlara çok iyi davrandığını, kendi yemeğini onlara verdiğini anlatıyordu. Türk arkadaşı çocukları sorunsuz bir şekilde sınırın öteki tarafına geçirip Fransızlara verebilmiş. Böylece annem ve dayım mucize eseri soykırımdan kurtulabilmiş.

Yazı dizisinin tüm bölümleri: 

1. Bölüm:

“DEDEMİN KARDEŞİNİ EVİNİN ÖNÜNDE KATLETMİŞLER”

2. Bölüm:

'DEDEM GECELERİ SIK SIK UYANIR, KARDEŞİNİN ÖLÜMÜNÜ HATIRLAYIP AĞLARDI'

3. Bölüm:

'KOMUTANLAR BÜTÜN ERMENİ ASKERLERİ ÖLDÜRME NİYETİNDEYMİŞ'

4. Bölüm:

'ÖLDÜRÜRLER DİYE ERKEK ÇOCUKLARIN SAÇLARINI KESMİYORLARMIŞ'

5. Bölüm:

'ÇİRKİNLEŞMEK İÇİN YÜZLERİNE KÖMÜR SÜRÜYORLARMIŞ'

6. Bölüm:

'ÇOCUĞU KEÇEYE SARIP AĞACA ASMIŞLAR'

7. Bölüm:

'BABAM, ZABİT EFENDİ'Yİ HAYATININ SONUNA KADAR HATIRLADI'

 Proje yayıncısının notu: Sunulan metin yazarların ve katılımcıların fikir, görüş ve çıkarımlarını aktarmaktadır, Birleşik Krallık Hükümetin duruşunu yansıtmaz.