Neandertallerin diş plakasında bulunan antik DNA, ağrı ve hastalıkları tedavi etmek için bitki temelli ilaçların kullanımı da dahil olmak üzere, davranışlarına, diyetlerine ve evrim tarihine dair yeni bilgiler veriyor.

Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, uluslararası bir ekip, Neandertal grupları arasındaki beslenme farklılıkları ve tedavi bilgisi de dahil olmak üzere, Neandertal davranışının karmaşıklığını ortaya koydu.

Araştırmanın baş yazarı Dr Laura Weyrich, “Diş plağı, ağızda yaşayan mikroorganizmaları ve solunum ile sindirim sistemi patojenlerini olduğu gibi, dişlerin arasına sıkışmış yiyeceklerdeki DNA’yı binlerce yıl saklayabilir. Diş plağında kilitli kalmış bu DNA’nın genetik analizi, ne yedikleri, sağlık durumları ve çevrenin davranışlarını nasıl etkilediği gibi konularda Neandertallerin yaşam stiline yeni bir pencere açıyor.” diyor.

İspanya’daki Neandertal grubu vejetaryendi

Uluslararası ekip, Belçika’daki Spy Mağarası ve İspanya’daki El Sidron Mağarası’nda bulunan dört Neandertal bireyin diş plağından örnekler alarak analiz etti ve karşılaştırdı. Bu dört örneğin tarihleri, 50,000 ila 42,000 yıl arasında değişiyor ve genetik olarak analiz edilen en eski diş plağı olarak nitelendiriliyor.

“Spy Mağarası’ndaki Neandertallerin, yünlü gergedan ve yabani mantarlarla birlikte Avrupa yabani koyunu tükettiklerini tespit ettik.” diyen Professor Alan Cooper, El Sidrón Mağarası’ndaki Neandertallerde ise et tüketimine dair herhangi bir kanıt bulamadıklarını, fakat çam fıstığı, yosun, mantar ve ağaç kabuğu içeren geniş vejetaryen bir beslenme biçimleri olduğunu söylüyor. Bu sonuçlar, iki Neandertal grup arasındaki yaşam stillerinin oldukça farklı olduğunu gösteriyor.

“Bununla birlikte en şaşırtıcı bulgulardan biri, El Sidron Mağarası’ndaki bir Neandertalin çene kemiğinde yer alan bir apseydi. Bu bireyin diş plağı, aynı zamanda ishale neden olan bir bağırsak parazitine sahip olduğunu gösterdi. Dolayısıyla bu Neandertal açıkça hastaydı. Ağrı kesici salisilik asidi (aspirinin aktif maddesi) içeren kavak yiyordu ve diğer örneklerde görülmeyen doğal bir antibiyotik (penisilyum) de tespit edebildik.”

“Anlaşılan Neandertaller, tıbbi bitkilerin çeşitli iltihap önleyici ve ağrı kesici özellikleri hakkında iyi derecede bilgiye sahipti. Ayrıca kendilerini tedavi edebiliyorlardı. Penisilin bulunmadan 40.000 yıl önce antibiyotik kullanımı çok şaşırtıcı. Elbette ki bulgularımız, eski dostlarımızın popüler hayal gücünde basit canlılar olmaları fikriyle belirgin bir şekilde çelişiyor.”

Neandertaller ve Homo sapiens aynı patojenleri paylaşıyordu

Araştırmaya göre ayrıca Neandertaller ile eski ve modern insanlar, diş çürüğüne ve diş eti hastalıklarına neden olan bakteriler de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara neden olan mikropları paylaştılar. Neandertallerin diş plakası, dizilimi tamamlanmış en eski mikrobiyal genomun yeniden yapılandırılmasını sağladı. Dikkate değer bir biçimde yapılan bu genom dizilimi, 180.000 yıl önce,

Neandertallerin ve insanların evrim ağacında ayrışmasından çok uzun süre önce, patojenleri değiştirdiklerini gösteriyor.

Ekip ayrıca, oral mikrobik topluluğun yakın tarihte ne kadar hızlı değiştiğini de belirtiyor. Neandertallerdeki ve hem eski hem de modern insanlardaki oral bakteri popülasyonunun bileşimi, İspanya’daki Neandertallerin ve Afrika’daki toplayıcı atalarımızın diyetindeki et miktarı ile yakından alakalıydı. Buna karşılık, Belçikalı Neandertallerin bakterileri, erken avcı toplayıcılarınkiyle aynıydı ve modern insanlara ve ilk çiftçilere oldukça yakındı.

Professor Keith Dobney, “Artık yalnızca atalarımızın yediğini gösteren doğrudan kanıtlara erişmekle kalmamakla birlikte, diyet ve yaşam tarzındaki farklılıklar hem Neandertallerin hem de modern insanların ağzında yaşayan bakterilere de yansıyor gibi görünüyor.” diyor.

“Yediğimiz şeylerdeki büyük değişiklikler, binlerce yıldır bu mikrobik toplulukların dengesini önemli ölçüde değiştirdi ve bu da kendi sağlığımız ve refahımız için bazı temel sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Geçmişe dair açılan bu olağanüstü pencere, bize ve bizimle yaşayan mikroorganizmalar yoluyla evrim tarihimizi keşfetmemiz için yeni yollar sağlıyor.” 

KAYNAK: arkeofili