Bekir Can Başeğmez Melek Tavus’un çocukları, ‘istenmeyen cemaat’: Ezidiler’i hakkında merak edilenleri yazdı.

Başeğmez, Ezidiler’e ilişkin, “Her ne kadar, yüzlerini güneşe dönüp, önce yetmiş iki millet, sonra kendileri için dualar etseler de, her zaman istenmeyen bir topluluk olmaya ‘layık görülmüş’, geçmişten günümüze İslamcılığı,  gericiliğin düşman kesildiği mazlum halk...” ifadelerini kullandı.

Bekir Can Başeğmez’in Sol Blog’da yayınlanan “Kızıl Çarşamba ve Ezidiler”  başlıklı yazısı şöyle:

Tarih boyunca türlü dışlanmalara ve işaretlemelere maruz kalmış, Osmanlı Devleti döneminde şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından canları ve malları Müslümanlara helal kılınmış, Melek Tavus’un çocukları, ‘istenmeyen cemaat’: Ezidiler.

Ezidilik, toprağın, güneşin, suyun kutsal sayıldığı, merkezine doğayı alan, tarihin en eski ve gizemli inanışlarından biridir. İnanışa göre sonradan Ezidi olunmaz, Ezidi olup da din değiştirmek en büyük günah sayılır. Kutsal kitaplar; ‘Kara Kitap’ ve ‘Cilve’ kayıp olduğundan, Ezidi inancı ve ibadetleri sözlü bir şekilde nesilden nesile aktarılır. Tüm dini ritüel ve dualar, Kürtçe’nin Kurmanci lehçesiyle yapılır.

EZİDİLER’İN İKİ ÇARŞAMBA’SI

Kara Çarşamba ve Kızıl Çarşamba (Çarşema Sor). Ezidilikte tanrı, Rumi takvime göre, Nisan ayının ilk Çarşambası dünyayı yaratmıştır. Miladi takvime göre, Nisan ayının 13’ünden sonraki ilk Çarşambaya, Kırmızı Çarşamba adı verilir. Ezidiler’de, yeni yılın ilk günü ve en büyük bayramdır. Aynı zamanda, tıpkı Newroz gibi bahar bayramı olarak da kutlanan bu bayramda, ‘toprak ananın’ bahara ve güzel günlere gebe olduğuna inanılır, ‘yılın gelini’ Kızıl Çarşamba varken, toprağa saygısızlık yapmamak amacıyla evlenmelere, düğünlere izin verilmez.

Kırmızı Çarşamba, Mezopotamya’da zor hava şartlarının ve kötü koşulları bitişi, yeniden dirilme anlamı taşır.

Diğer Çarşamba ise: Kara Çarşamba’dır. Adından da anlaşılacağı üzere, bütün kötülüklerin yaratıldığı gün olarak kabul edilir. Kara Çarşamba’nın sahipleri, tüm kötüler, iyiliğin ve güzelliğin düşmanları olanlardır. Bu Kara Çarşamba yılın hangi ayında, ayın hangi haftasında olduğu bilinmediği için Kırmızı Çarşamba dışındaki bütün çarşambalarda elbise yıkamak ve yıkanmak yasaktır.

ÇARŞAMBA’NIN ‘KIZIL KARASI’

Iraklı Ezidiler, bir süredir kutsal saydıkları Kızıl Çarşamba’yı, İslamcı terör grupları ve IŞİD yüzünden kutlayamıyorlar. Yani uzunca bir süredir kötülerin Kara Çarşambası hâkim, sadece Ezidilerin yaşadıkları coğrafyalara değil, tüm dünyamıza.

Ezidiler, sadece evlerini, vatanlarını, çocuklarını kaybetmediler bu Kara Çarşambalarda, bir süredir bir daha Kızıl Çarşamba kutlamaya olan inançlarını da kaybettiler. Kolay değil tarih boyunca kardeşçe yaşayabilmek için çırpınmak, onlarca katliam atlatıp, gene de ‘yaşam’ demek...

‘Gürcistan’daki Ezidilerin bir kısmı 1930′larda ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ermenistan’daki köylerinden gelerek şehirli kesimi oluşturmaya başladı. Bu süre boyunca pek çok , Ezidi, yükseköğretim görerek SSCB’de Yezidi-Kürt aydın zümreyi oluşturdu. Yüzyıla yakın bir süre SSCB’deki Ezidilerin diğerleriyle ve dini merkezleri Laliş’le irtibatları tamamen koptu.’

SSCB’de diğer Ezidilerle ve dini merkezleriyle bağlantıları koptu ama belki de Çarşambaların en ‘Kızılını’ o dönemlerde yaşadılar. Şu anda Ezidiler her ne kadar ‘gene’ büyük bir katliam altında olsalar da, umut hep var.

Her bir Ezidi, bulunduğu coğrafyaların halklarıyla el ele vererek, daha nice Çarşambaları kızıla boyayacaklar.