Uygar Gültekin / Agos

Tatvan’ın Tokaçlı köyüne bağlı Paşaelması mezrasında bulunan ve ahır olarak kullanılan kilisenin sahibi Yılmaz Yamaç, devlete defalarca yaptığı başvurulardan sonuç aldı. Kilise, ‘kültür varlığı’ olarak tescil edildi ve koruma altına alındı.

Anadolu’da çok sayıda kilisenin şahsi tapularda olması, kiliselerin korunmasını ve restorasyonunu güçleştiriyor. Tatvanlı Yılmaz Yolaç bu zor işe talip olmuş. Ancak bu noktada öncelikle şahsi tapuların kiliselere devredilmesi gerekiyor. Patrikhane Emlak Komisyonu Başkanı Şahin Gezer, sorunun çözümü olarak patrikhane tüzel kişiliğinin tanınmasını gösterdi

Anadolu’nun pek çok yerinde yıllarca kullanılmış kiliseler, 1915 soykırımının ardından şimdilerde kaderine terkedilmiş durumda. Metruk haldeki kiliselerin bir kısmı üzerinde yer aldığı arazi ile birlikte Hazine’ye intikal ederken, bir kısmı da şahısların üzerine kayıtlı görünüyor. Şimdilerde pek çok ‘kilise sahibi’ elindeki tarihi yapıyla ne yapacağını düşünür oldu. Kiliseleri satmak isteyenler olduğu gibi kiliseleri gerçek sahiplerine iade etmek isteyenler var…

Bitlis Tatvan’daki Yamaç ailesi onlardan biri.  Tatvan, Tokaçlı köyünde bulunan arazileri üzerinde bir Ermeni kilisesi yer alan ailenin elinde kiliseye ait tapu da bulunuyor. Yılmaz Yamaç, kilisenin restore edilmesi için bir süredir çaba sarf ediyor. Harabeye dönmüş kilisenin başına bir şey gelmemesi için İl Kültür Müdürlüğü’ne başvuruda bulunana Yamaç, Van Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu incelemesinin ardından 21 Mart tarihinde kilisenin tescillenmesine karar verildiğini anlatıyor.

Kilisenin tescillenmesinin ardından Yamaç, kilisenin restorasyonu için bir kez daha Kültür Müdürlüğüne başvuruda bulunmuş. Van Koruma Kurulu, kilisenin özel mülkiyet altında olduğu için projelendirme ve restorasyon işinin mülk sahibi olarak aile tarafından yapılması gerektiğini, bütçe olanağı olmadığı taktirde Valilik veya Belediye’ye başvuru yapılarak projelendirme çalışmasının talep edilebileceği bildirilmiş.

Yılmaz Yamaç bugünlerde Valiliğe konuya ilişkin olarak başvuruya hazırlanıyor. Ancak tapusu şahıslar üzerinde olan yapıların restorasyonunu devlet üstlenmediği için kaygılı.

Kilise miras yoluyla kendilerine kalan Yılmaz Yamaç,  içinde define aranmış, ahır kullanılmış olan kiliseyi kendi imkânları ile korumaya çalışmış: “Buranın korunması, restore edilmesi gerekiyor. Bir şekilde bizim elimize geçmiş” diyen Yamaç, bir de çağrıda bulunuyor: “Biz kilisenin restorasyonu için çaba harcıyoruz, çeşitli girişimlerde bulunduk. Eğer Ermeni Vakıflarından biri isterse kiliseyi kendilerine veririz.”

FATİH ALTAYLI KİLİSESİ İLE GÜNDEME GELMİŞTİ

Geçtiğimiz yıl, kiliselerin tapularının kişilere ait olması ile ilgili en çarpıcı örnek Van’da ortaya çıkmıştı. Van Bakraçlı Köyü’nde bulunan Yedi Kilise’nin tapusunun Haber Türk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya ait olduğu ortaya çıkmış; Altaylı kilisenin restore edilmesinde bir sorun olmayacağını söylemişti.

Öte yandan Siirtli Mehmet Emin Evin, özel mülkü olan arazide bulunan Süryani kilisesini satmak istemiş ve tapusu elinde bulunan kilise için bir milyon lira istemişti.

‘PATRİKLİK TÜZEL KİŞİLİĞİ TANINIRSA, SORUN ÇÖZÜLÜR’

Anadolu’da çok sayıda kilisenin şahsi tapularda olması, kiliselerin korunmasını ve restorasyonunu güçleştiriyor. Bu noktada öncelikle şahsi tapuların kiliselere devredilmesi gerekiyor. Patrikhane Emlak Komisyonu Başkanı Şahin Gezer, sorunun çözümü olarak patrikhane tüzel kişiliğinin tanınmasını gösterdi. Hukuki olarak vakıfların mülk edinmeleri yönünde bir engel olmadığına dikkat çeken Gezer, “Patriklik özellikle kiliselerin mülklerini geri almak için başvuruda bulunmalı. Tapu idareleri, tüzel kişilik olmadığı için bunu kabul etmeyecektir. O zaman da mahkeme süreci ile tüzel kişilik hukuk mücadelesi başlatılmalı” diye konuştu.

Yunanistan’da Türklerin verdikleri hukuk mücadelesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandıklarını da hatırlatan Gezer, “Patriklik de vereceği hukuk mücadelesini eninde sonunda AİHM’de kazanacaktır” görüşünü savundu.

‘KAFA KAFAYA VERMEK GEREKİYOR’

Surp Giragos Kilisesi Başkanı Ergün Ayık ise sadece tapu devirlerinin yeterli olmayacağına dikkat çekti. Surp Giragos’un restorasyon öyküsünü anımsatan Ayık, “Kültür Bakanlığı restorasyonları üstlenmiyor. Tapuların kendisinde olması durumunda kilisenin restorasyonunu yapabiliyorlar o zaman da kilise olarak değil müze olarak kullanılmasını istiyorlar. Van Ahtamar’da yaşanan buydu. Diyarbakır’da biz restorasyonu kendi imkânlarımızla Belediye desteği ile yaptırdık, ancak hâlâ sıkıntı çekiyoruz. İnsanlar geldiklerinde gözyaşı döküyor ama çıktıktan sonra duyarsız. Sadece restore etmekle de olacak iş değil, bu kiliselerin bakımlarının yapılması da gerekiyor” diye konuştu. Ayık, bu konuda vakıfların fikir alışverişi yaparak ortak ve kapsamlı politikalar geliştirmeleri gerektiğini de ifade etti. 

Ortak hareketin önemine değinen bir diğer isim de Malatya HayDer’in Başkanı Hosrof Köletavitoğlu. Bu tip sorunlarla giderek daha sık karşılaşıldığını belirten Köletavitoğlu, “Bir portföy oluşturmak gerekiyor ve bu yolla pek çok yerde bu sorunu çözmek lazım.  Kimi insanlar buraları yıllarca korumuş ve şimdi tapuları geri vermek istiyor. Ama tabi, geri vermek istemeyenler de var. Bütün bunları çözümü için başta Patriklik olmak üzere tartışarak bir çözüm üretmek gerekiyor” diye konuştu.