Gezi eylemlerinin üzerinden iki yıl geçti. Polis şiddeti sonucu ölen 10 kişinin aileleri ve olaylarda yaralanan onlarca eylemci hâlâ adalet arıyor. Çocuklarını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırımve Hasan Ferit Gedik’ın aileleri adalet bekliyor.

Gezi’deki polis şiddeti sonucu hayatı değişen Aydın Aydoğan, Evren Köse, Hülya Arslan ve Erdal Sarıkaya, son iki yıl içinde hayatlarında neler değiştiğini anlattılar.

Zehra Özdilek’in Taraf’taki haberi şöyle:

‘İKİ KEZ İŞTEN ÇIKARILDIM’

İşine giderken ayağından gaz fişeğiyle vurulan ve sol bacağı ameliyatla iki santim kısalacak olan Aydın Aydoğan: ''Daha önce tercümanlık yapıyordum. Gezi eylemlerinden sonra iki kez işten çıkarıldım. Niye çıkarıldığımı öğrenmek için aradığımda telefonlarımı açmadılar. O sıralarda bir çocuğum oldu. Yeni bir işe girdim fakat bir gazetede haberimi gördükleri için oradan da çıkarıldım. Yedi, sekiz ay tek ayak üzerinde hayatımı idame ettirmeye çalıştım. En son CHP’ye gidip yardım istedik. Çünkü devam ettirmemiz gereken bir hayatımız ve sorumluluklarımız var. Bize yardımcı oldular.

Hepimizi bir işe koydular. Gezi’de yaşadığımız polis şiddeti için hukuki süreci başlattık. Öldürülen Savcımız Mehmet Selim Kiraz’dan sonra bu süreçte hiçbir ilerleme olmadı. Ayrıca biz İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Valiliği hakkında da tazminat davası açtık ve suç duyurusunda bulunduk. İlk davam başlıyor önümüzde ki ayın dokuzunda. Bizim mevcut dosyalarımızdaki raporlarımız devlet lehine değiştirildi. Mahkemeden sağlıklı bir karar çıkmayacağını biliyoruz.''

BAŞIMDAN VURULDUM

Gezi’de başından gaz fişeğiyle vurulan ve kafatasına platin takılan Evren Köse: ''Gezi eylemleri sırasında polis tarafından başımdan vuruldum. Ameliyat oldum. Dört gün sonra uyandığımda on kilo vermiştim. Olaydan sonra travma psikolojisi yaşadım, hassaslaştım. Üç ay desteksiz tutunamadan yürüyemedim. Bir yıl insan yüzlerini göremedim. O yüzlerin yeri bomboştu. Müzikleri beş altı aydır yeni anlamaya başladım. Sol kulağımı kaybettim. Sara hastası oldum.

Suç duyurusunda bulundum. Savcı üç ay sonra kağıt yollamış, “Avukata gidin Beyoğlu Emniyeti’ne ifade verin” diye. Ben savcıya polisi şikayet ediyorum o beni polislere ifade vermeye yolluyor. Hukuktan hiçbir beklentim yok. Hukuk dediğimiz şey bu ülkede olsaydı bu durumu yaşamazdık.''

‘DAVA KESİNLİKLE İLERLEMİYOR’

Gezi’de polis tarafından sağ gözünden plastik mermiyle vurulan Hülya Arslan: ''Gezi eylemlerinde polis tarafından plastik mermi ile vuruldum. Hastaneye götürüldüm ameliyat oldum. Üç ay bekleme sürem oldu. Devlet hastanesinde tedavi olmaya başladım. Gözüme 20 yıllık mercek taktılar. Bu yüzden gözümde kist oluştu. Dokuz ay sonra tekrar ameliyat oldum. Devletin dikkatsizliği yüzünden dokuz ayım çöpe gitti. İki ameliyat geçirdim, iki ameliyat daha olacağım. Gözümü kaybetmek çok ağır geldi. Psikolojik tedavi gördüm.

Ailem de bu durumdan çok etkilendi. Bir yıl evden çıkamadım. Kaybedecek bir gözüm daha yoktu. Hukuki süreç halen devam ediyor. Adli tıptan raporum bir senedir gelmedi. Dava kesinlikle ilerlemiyor. Bunun hesabını er ya da geç verecekler ilahi adalet denen bir şey var.''

SAĞ GÖZÜNÜ KAYBETTİ

Polisin attığı plastik mermiyle sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya: ''Biz bu ülkede adaletsizliği yaşadık. Bir bina var adalet yazıyor kapısında. Ama o binanın içi bomboş sadece duvarlar var. Yargıda bir adım bile ilerleyemedik. Dört savcı değişti. Dördüncü savcımız katledildi. Bu olaylar kimsenin yanına kâr kalmamalı. Bizi vuran polisler adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacak. Onları kahraman ilan edenler İçişleri Bakanlığı, vali, dönemin Başbakanı adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacak. Bu olaydan önce özel güvenlik memurluğu yapıyordum bu olaydan önce vücut bütünlüğüm bozulduğu için artık yapamaz hale geldim. CHP bizi sahiplendi. Şu an belediyede çalışıyorum. Demokrasimizi diktatör zihniyetli despot kişiliklere bırakmayacak kadar yürekliyiz. Gezinin ikinci yıl dönümünde burada olacağız.'' (Taraf)