Birçok işyerinde, ortam sıcaklığı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle her gün tartışma yaşanıyor; klima ayarı defalarca değiştiriliyor. İdeal oda sıcaklığı diye bir şey var mı? Sıcaklık algısı cinsiyete göre nasıl değişiyor?

Sıcak iklimlerde yaşayan insanlar binlerce yıldır kendilerini serinletecek yöntemler geliştirmeye çalışmış, kimi pencerelere ıslak örtüler asmış, kimi kölelerine palmiye yaprakları sallatmıştı.

Artık sadece bir düğmeye basarak oda sıcaklığını ayarlamak mümkün. Ancak 2015'te ABD'de yapılan bir ankete göre, ofis çalışanlarının çoğu oda sıcaklığından memnun değil: yüzde 42 ortamın çok sıcak, yüzde 56 ise çok soğuk olduğunu düşünüyor. Bugün artık oda sıcaklığını ayarlamak mümkün olsa da bu derecenin ne olması gerektiği konusunda fikir birliğine varılamıyor.

Birçok işyerinde, ortam sıcaklığı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle her gün tartışma yaşanıyor; klima ayarı defalarca değiştiriliyor.

İşçilerin rahat bir ortamda çalışması finansal sonuçları bakımından da önemli. Örneğin İngiltere'de derece kontrolünün çalışma saatlerinde yüzde 2 kayba denk geldiği, bunun ise ekonomiye yıllık maliyetinin 13 milyar sterline ulaştığı belirtiliyor.

Çalışma ortamının optimum sıcaklıkta olması iş tatmininin yanı sıra verimlilik ve işbirliğini de artırır. Yanlış derece işçilerin yavaşlamasına, kilo almasına, hatta hastalanmasına neden olur.

Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'e göre, konferans salonunun sıcaklığını 15 derecede tutmanın zihinsel yoğunlaşma üzerinde olumlu etkileri var. ABD'nin eski başkanı Obama'nın ise Oval Ofis'i çok sıcak tuttuğu söyleniyor.

Aslında herkesi sürekli memnun edecek bir ofis derecesi tespit etmek mümkün değil. Londra'daki bir üniversitenin enerji enstitüsünde araştırma yapan David Shipworth'e göre, sorunun bir yönü de 'doğru' dereceyi bulma çabası; bu ise neyi ölçtüğünüze bağlı olarak değişir.

Örneğin, işyerlerini en çok ilgilendiren konulardan biri olan verimlilik sorununu ele alalım. Bir araştırmada, ortam sıcaklığının çalışanların verimliliği üzerindeki etkisi incelendi. Dokuz kadın 25 derecede klavyede sürekli yazı yazarken hata oranı yüzde 10 olmuştu. Sıcaklık 20 dereceye düşürüldüğünde verimlilikleri yarı yarıya azalmış, hata oranı iki katına çıkmıştı.

Ancak her şey bu kadar basit değil. Öğrencilere çok sayıda cep telefonu tarifesi gösterilmiş ve içlerinden en uygun maliyetli olanını seçmeleri istenmişti. Bu işlemi 19 derecelik serin bir odada yaptıklarında doğru tarifeyi seçenlerin sayısı, 25 derecede doğru tarifeyi seçenlerin iki katı olmuştu. Yani sıcak bir ortamda olmamız karmaşık kararları almamızı zorlaştırıyordu.

Ortam sıcaklığı sadece verimliliği etkilemekle kalmaz, düşünme tarzını da değiştirebilir. Yaratıcı düşünce açısından sıcak ortamlar çok daha iyi iken, tekrar içeren monoton işlerde insanların sürekli tetikte olmasını sağlamak bakımından serin ortamlar çok daha elverişli. Sıcaklık 27 dereceyi aştığında matematik becerileri azalıyor.

Ortam sıcaklığı işbirliği eğilimini de etkileyebilir. 33 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, sıcak ortamdakilerin etrafındaki kişilere karşı sıcak duygular beslediği görülmüştü. Hatta elinde sıcak kahve fincanı tutanlar etrafındakileri daha sevecen ve cömert bir bakışla değerlendiriyor, buzlu kahve tutanlar ise ilgi göstermiyordu.

Araştırmalar, tipik ofis işlerinde (müşteri hizmetleri, metin yazımı vb.) ideal sıcaklığın 22 derece olduğunu gösteriyor. Ancak bunların çoğu zaman 100'den az kişiyi kapsayan küçük araştırmalar olduğunu belirtmek gerek.

KADINLAR NEDEN ÜŞÜYOR?

Doğru sıcaklığı tespit ederken işyerinde yapılan işin zihinsel gereklerini hesaba kattıktan sonra bakılması gereken şey hedef grubun kimlerden oluştuğu, bunların yaşları, kiloları ve cinsiyetleridir.

Kişinin vücut ısı metabolizma hızına bağlıdır. Bunu hesaplarken 40 yaşında, 70 kg ağırlıkta bir erkek esas alınır.

Oysa yapılan araştırmalar kadınların metabolizma hızının erkeklerden çok daha düşük olduğunu ve ofis sıcaklığının 3 derece daha fazla olması gerektiğini gösteriyor.

Ancak vücudumuzdaki sıcaklık algısı her zaman güvenilir olmayabilir. 32 kişilik bir araştırmada, insanların yarısı güneşi andıran sarı ışıkla aydınlatılmış bir odaya konup her 10 dakikada bir kendilerini ne kadar sıcak hissettikleri sorulmuştu. Diğer yarısı ise serinlik hissi veren beyaz ışıkla aydınlatılmış bir odadaydı. Katılımcılar, bu odaların sıcaklığının artırılıyor veya azaltılıyor olduğunu bilmiyordu. Sarı ışıklı odadaki denekler oda serinletilmesine rağmen kendilerini beyaz ışıklı odadakilere kıyasla daha sıcak hissediyorlardı.

Belki de bir gün bu tür psikolojik etkenler kullanılarak hem çalışanlar memnun edilebilir hem de enerji tasarrufu yapılabilir.

Uzmanlar termostatta sürekli ayar yapmanın çevreye zararı kadar vücut için de zararlı olduğunu, obezite ve diyabet sorunlarını artırabileceğini söylüyor.

Oysa vücudu ideal olarak hissettiğimiz sıcaklıktan biraz daha serin ve biraz daha sıcak ortamlara maruz bırakmak kalp ve damarlar ile metabolizma açısından egzersiz işlevi görür.

Ancak bu hafif değişimin dışındaki aşırı sıcaklık oynamaları tehlikelidir. Peki çalışanların bu alandaki hakları ne ifade ediyor? Birçok ülkede çalışma ortamının asgari düzeyini belirleyen bir sınır varken (İngiltere'de 16 derece) üst sınır için çoğu zaman "makul" ifadesi kullanılıyor.

Avustralya'da hava sıcaklığı 34 derecenin üzerine çıktığında işçilerin her saat için yarım saat mola hakkı bulunuyor. Benzer haklar elde etmek birçok ülkede zor olabilir. Ama ücretsiz içme suyu, düzenli molalar ve termometre talebi üzerinde durulabilir.

Genel termostat kontrolü bazı işyerlerinde ömrünü tamamlıyor da olabilir. Zira tıpkı uçaklarda olduğu gibi, kişinin oturduğu yere özgü kontrol sistemi geliştiriliyor.

Peki ideal ofis sıcaklığı nedir? Buna kesin cevap vermek zor olsa da 22-24 derece arasında olduğu söylenebilir.

Singapur'un ilk başbakanı Lee Kuan Yew ideal sıcaklığın 22 derece olduğuna inanıyordu. Tropik bir ülkenin ekonomik başarısını neye borçlu olduğu sorulduğunda cevabı hazırdı Lee'nin: klima…

Kaynak: BBC Türkçe