İSTANBUL- Çocukları askerlik yaptığı sırada "intihar etti" denilen asker yakınları, bir araya gelerek acılarını paylaştı, seslerini yetkililere duyurmak istedi. Hiçbir şekilde çocuklarının intihar ettiğine inanmayan ve bu konuda belgeleri bulunan aileler, adalet istediler, çocuklarının "şehit" sayılmasını ve onları öldürenlerin cezalandırılmasını talep etti. Aileler, bu taleplerinin yerine gelebilmesi için, davaların mutlaka sivil mahkemelerde görülmesi gerektiğini dile getirdi. Aileler, acılarının dinmediğini vurguladı.

Alnından vurulan Murat Oktaycan'ın babası Baba Oktaycan, Caner Bahar'ın babası Ramazan Bahar, Mehmet Ali Şahin'in babası Ömer Şahin, Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar, Cihan Alışır'ın annesi Nazmiye Alışır, Volkan Kamalak'ın babası Hayri Kamalak, Yunus Emre Akbaba'nın babası Yusuf İskender Akbaba, Murat Polat'ın babası Kemal Polat... Bugün acılarını paylaşmak için bir araya gelen aileler ancak liste çok daha uzun. Genelkurmay'ın resmi açıklamasına göre, sadeci son on yıl içerisinde 934 asker "şüpheli" bir şekilde öldü. Bunlardan 175'i için de "intihar etti" denildi.

'HÜKÜMET AYDINLATSIN'
Çocuklarının askerde intihar ettiklerine inanmayan aileler, seslerini duyurmak için Vatan Şehitleri Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği'nde ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamayı ilk olarak, Dernek Başkanı Aytulu Kirazallı yaptı. "İntihar ettiği gerekçesi ile hayatını kaybettiği söylenen asker ailelerinin birçoğu bu gerekçeyi inandırıcı bulmamakta ve birçok dava AİHM'e taşınarak Türkiye aleyhine sonuçlanmıştır. Kimi davalar hala sürmektedir. Biz davalarımızı AİHM'e taşımak istemiyoruz. Devletimizin bu durumu düzeltmesinden yanayız" dedi. "Hükümetin bu 'intihar ve şaibeli' olarak belirtilen ölümleri derhal aydınlatması, ailelere ve kamuoyuna doğru bilgi vermesi gerekmektedir" diyen Aytulu, bu askerlerin şehit sayılmasını istedi.

'KİMİ KİME ŞİKAYET EDİYORUM Kİ?'
Basın açıklamasının ardından, çocuklarını şüpheli ölümlerle kaybeden asker yakınları konuştu.

Oğlu Murat Oktaycan'ı kaybeden Baba Oktaycan, sesini duyurmak için Antalya'dan geldi. Oktaycan,"Işık Koşaner'in 'Kendi askerimizi alnından vuruyoruz' itirafında bulunduğu askerin babasıyım. Ordunun en yetkili ismi oğlumun öldürülmesini itiraf ediyor ama adalet aynı şekilde işlemiyor" dedi. Oğlu ile ilgili rapor veren doktorları mahkum ettirdiğini söyleyen baba Oktaycan, mezarın yeniden açılmasını beklediklerini, bu konuda Genelkurmaydan karar beklediklerini söyledi. Acılı baba Oktaycan, "Ben oğlumun öldürülmesiyle ilgili şaibelerin açığa çıkarılması için Elazığ'daki askeri savcılığa gittim. Beni orada tek bir kişi bile tanımaz. Ama daha savcılıktan çıkar çıkmaz oğlumun öldürüldüğü birliğin komutanı beni arayıp, 'Niçin şikayette bulundun' diye tehdit ediyor. Benim şikayette bulunduğumu kimden öğrendi? Savcıdan. Kimi kime şikayet ediyorum ki" diye tepkisini dile getirdi.

'ASKERİ MAHKEMELER KALDIRILMALI'
Ramazan Bahar, oğlu Er Caner Bahar'ın, komutanının kirli işlerini yapmadığı için öldürüldüğünü, sonra da "intihar etti" denilerek önlerine konulduğunu söyledi. "Benim oğlum niçin öldürüldü, onu öğrenmek istiyorum. İntihar ettiyse niçin intihar ettiğini açıklasınlar, onu açığa çıkarsınlar" diyen Bahar, "Askeri mahkemeler kapatılıp, davalar sivil mahkemelerde görülsün" dedi. Acılı baba Ramazan Bahar, Afyon'da meydana gelen patlamayı hatırlatarak, "Daha iki gün önce 25 gencimiz öldü. Bu nasıl sistem ki, birkaç günlük askerleri böyle önemli işlerde çalıştırılıyor" diye tepki gösterdi.

'İKİNCİ SINIF İNSAN MUAMELESİ GÖRDÜK'
2000 yılında 'intihar' etti denilerek oğlu Mehmet Ali Şahin'in teslim edildiğini söyleyen baba Ömer Şahin, "Bize hep ikinci sınıf insan muamelesi yaptılar. Bunları hak etmedik. Biz çocuklarımızı vatana hizmet etsin diye gönderdik. Karşılığı bu olmamalı" diye konuştu. Şahin, "şüpheli", "intihar" diye ölen askerlere de "şehitlik" unvanı verilmesini istedi. Ömer Şahin, sesini duyurabilmek için Mersin'den geldi.

Kıbrıs'ta askerlik yaparken askeri disiplin koğuşunda (DİSKO) öldürülen Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar da, askeri mahkemelerin hukuksuzluğuna dikkat çekerek, "Bizim çocuklarımızın davaları askeri mahkemelerde görülüyor. Çünkü, olayları kapatmak istiyorlar. Eğer askeriyede işlenen suçları örtbas etmek istemeselerdi, suç işleyenleri cezalandırırlardı" şeklinde konuştu.

'BEN ARTIK OĞLUMA ŞEHİT DEMİYORUM'
Oğlu Cihan Alışır'ın önce "şehit", ardından da "intihar" etti denilerek cenazesinin getirildiğini anlatan anne Nazmiye Alışır, "Biz çocuklarımızı öldürsünler diye mi oralara gönderdik. Ben oğlumu öldüren o teğmenin cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Anne Alışır, "Acım çok büyük. Bu acıyla yaşanmaz" diyerek, gözyaşları içinde "Adalet istiyorum" dedi.

Üç yıl önce öldürülen oğlu Volkan Kamalak için adalet mücadelesi yürüten Hayri Kamalak, Türkiye'de yargı süreci bittiği için davayı AİHM'e taşıdığını söyledi. "Ben artık oğluma şehit demiyorum" diyen baba Kamalak, "Benim oğlum öleli üç yıl oldu. Üç yıl boyunca ne devlet, ne de 'şehitlik'le uğraşan tek bir yetkili veya kurum kapımızı çaldı" diyerek, yalnızlaştırıldıklarına dikkat çekti. Kamalak, "Acım o kadar büyük ki, patlayacak gibi oluyorum" dedi, yaşadıklarından dolayı iki kez kalp krizi geçirdiğin dile getirdi. Adana'dan kalkıp gelen Hayri Kamalak, oğullarını askerdeyken şüpheli bir şekilde kaybeden çok sayıda ailenin, ekonomik nedenlerle toplantıya katılamadıklarını söyledi.

Dört yıl önce İzmir'de askerliğini yaptığı sırada "intihar etti" denilen Er Yunus Emre Akbaba'nın babası Yusuf İskender Akbaba, en çok da oğlu için "intihar etti" denilmesine içerliyor. Akbaba, "Oğlum o kadar sosyal, o kadar sevgi doluydu ki. Onun için intihar etti diyorlar. Hiç aklım almıyor. Ben şimdi ilaçlarla, psikolojik desteklerle ayakta duruyorum" diyerek, yakınlarını "şüpheli" bir şekilde kaybeden asker ailelerinin yaşadıkları sağlık sorunlarına da dikkat çekti. (ETHA)