Sinop'un Durağan ilçesinde 11 Eylül akşamı alacak-verecek meselesiyle başlayan kavga yerini ırkçı saldırılara bıraktı.

JINHA'dan Sibel Yükler'in haberine göre; biri Kürt iki kişi arasında çıkan bu 'adli' kavga, bir anda "Kürtleri burada istemiyoruz, buralar Türk'tür Türk kalacak" sloganlarıyla Kürtlere karşı ırkçı saldırıya dönüştü. Ana akım ve yaygın medyada hâlâ "İki grup arasında çıkan kavga" olarak nitelendirilen ve hiçbir şekilde ayrıntı verilmeyen Sinop Durağan'daki olaylar, aslında kameralara kaydedilmiş ve saldırının boyutları sosyal medyada gözler önüne serilmişti.

'ADLİ VAKA'DAN 'LİNÇ KÜLTÜRÜ'NE

Açılan ateşler sonucu 14 kişinin yaralandığı, 16 yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirdiği olaylarda, çok sayıda ev, işyeri ve araç hasar görmüş, polis ve jandarmanın yönlendirildiği bölgede Durağan Kaymakamlığı tarafından bayram sabahına kadar "sokağa çıkma yasağı" ilan edilmişti.

11 Eylül'den beri 'adli vaka' olarak nitelendirilen bu olay, hem görüntülere göre, hem de bölgede yaşayan Kürtlerin anlatımına göre, ana akımın aksine linç kültürünün boyutlarını göstermekte.

BÖLGEDE 30 BİNE YAKIN KÜRT YAŞIYOR

8 ilçesi bulunan Sinop'ta Kürtler, özellikle birbirine çok yakın olan Boyabat ve Durağan ilçeleri ile bunlara bağlı köylerde yaşıyor. Sinop bölgesinde, çoğunluğu köylerde olmak üzere 30 bine yakın Kürdün yaşadığı belirtiliyor.

Saldırıların başladığı Gökırmak yine Kürtlerin de yaşadığı bir mahalle. Bölgedekiler 100 haneye yakın Kürdün bu mahallede bulunduğunu söylüyor.

'KÜRT OLDUĞUMUZ İÇİN GÖZE BATIYORUZ'

Boyabat'taki bir Kürt köyünde yaşayan Ahmet isimli yurttaş JINHA'ya konuşarak, "Aslında haberlerde söylendiği gibi değil, Kürt olduğumuz için göze batıyoruz" dedi.

Özellikle Boyabat ve Durağan'da olmak üzere, toplamda 14'e yakın Kürt köyü olduğunu aktaran Ahmet, "Durağan'da 4-5 tane Kürt köyü var, birbirine çok yakın. Boyabat'ta ise 8-9 köyde varız. Bunlar birbirine çok yakın. En büyük köy bizim köy. Büyüklerimiz Ankara Haymana'dan buraya gelmiş, Kuzey Irak'tan, Erzurum'dan, Kars tarafından buraya gelmişler. Bizim köy göç vermeyen bir köy, çevre fabrikalarda çalışıyorlar. Göç vermediğimizden dolayı nüfusumuz kalabalık" diye belirtti.

'KÜRTLERİN EVLERİNİ KULLANILAMAZ HALE GETİRMİŞLER'

Durağan'daki Kürtlerden çok fazla haber alamadıklarını ekleyen Ahmet, 11 Eylül'deki saldırının ardından yaşananları şöyle anlattı:

"Bu resmen ayrımcılıktır. Kürt-Türk ayrımını onlar yapıyor. Olukbaşı köyünde şu an giriş çıkışlar kapalı. Arkadaşlarımıza, akrabalarımıza ulaşamıyoruz. Durağan'ın içindeki Kürt arkadaşların evlerini kullanılamaz hale getirmişler. Dışarıya çıkamıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz. Durağan'daki akrabalarım, 'Benim evimi yerle bir etmişler, köyde duruyorum' diyor. 100 haneden fazla var. 3 köyün muhtarı açığa alındı."

'İKİNCİ SINIF MUAMELESİ YAPILIYOR'

Sosyal medyaya düşen görüntülerde, ırkçı grupların "Komutanım bunları Durağan'a sokmamaya gücünüz yetiyor mu?" dediği kameralara yansımıştı. Kürtlerin yaşanan saldırının ardından linç edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları için ilçe dışına çıkmayı talep ettiği, ancak taleplerinin yetkili makamlar tarafından kabul edilmediği bildirilmişti. Daha önce de bazı saldırılar olduğunu aktaran Ahmet, son olarak şunları söyledi:

"Bunlar her zamanki halleri. Kürt diyorsun, ister istemez bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Beklemedeyiz, herkes beklemede. İlçedeki Kürtler gitmek istediler, linç tehlikesi nedeniyle."

KÜRT KÖYLERİNDEKİ MUHTARLAR GÖREVDEN ALINDI

Saldırıların ilk gecesi çekilen bir görüntüde, Durağan Kaymakamı Turan Soğukoluk'un, ırkçı gruba hitaben yaptığı konuşmada "Köylere gidip kim var kim yoksa savcının talimatı ve sizin vereceğiniz isimlerle hepsini alacağız" dediği kameralara yansımıştı. Daha sonra Kaymakamlık tarafından yapılan açıklamada, Kürtlerin yaşadığı Olukbaşı Köyü, Yeniköy Köyü ve Çayağzı Köyü muhtarlarına, "saldırının büyümesinde sorumlu oldukları" iddiasıyla görevlerinden el çektirildiği bildirildi.

Ancak Doğan Haber Ajansı'na (DHA) bilgi akışı sağlayan Durağan muhabiri ise sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, muhtarları açığa alınan bu üç köyün de olayları yatıştırmaya, engellemeye çalıştığını ve Kürtlerin çocuklarını koruduğunu yazdı.

NE OLMUŞTU?

11 Eylül gecesi çekilen görüntülerde, ırkçı grupların ellerindeki sopa ve silahlarla "Her şey vatan için", "Bu gelen Türk'ün ayak sesleri", "Buralar bizimdir bizim kalacak", "Allah-u Ekber" ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" sloganları ile Kürtlerin yaşadığı mahalle ve köylere yürüyüş yaptığı ortaya çıktı.

İlçede çekilen bir görüntüde, ırkçı grubun bir Jandarma Komutanına "Komutanım bunları Durağan'a sokmamaya gücünüz yetiyor mu? Eğer bunlar girerse silahlanıyoruz, haberiniz olsun. Bu bayrağın altında PKK sempatizanlarına bu sloganları attırmayız biz" dediği görüldü. Başka bir görüntüde ise bir kişinin emniyet amirine, "Burası Şırnak, Cizre değil, burası Durağan. İstemiyoruz" dediği görüntülere yansıdı.

Kürtleri Durağan'da istemediklerine dair konuşmaları kameralara yansıyan ırkçı gruplar, önceki gün katıldıkları cenazeden sonra "Allah-u Ekber" sloganlarıyla kalabalık bir şekilde Kürt köylerine yürümek istedi. Ancak polisler biber gazıyla müdahale ederek yürüyüşü engelledi.