Gezegenimiz şu anda altıncı kitlesel yok oluşu yaşıyor ve bu daha önce düşünüldüğünden çok daha ciddi bir durum. Birçok omurgalı türü popülasyonlarındaki düşüş o kadar hızlı ki bu duruma biyolojik anilasyon (imha) deniliyor. 

Biyolojik çeşitliliğin Dünya üzerindeki kayboluşu büyük bir sorun. Geçtiğimiz yüzyılda, omurgalı altşubesinden 200 türün soyu tükendi, yani yaklaşık yılda iki tür.

Fakat bu durum pek de fazla toplumsal bir kaygı yaratmıyor çünkü yakın zamanda nesli tükenen birçok tür, sınırlı sayıda olan ve herkes tarafından bilinmeyen canlılardı. 2009 yılında nesli tükenen Christmas Adası cüce yarasasının (pipistrellus) var olduğuna dair neredeyse birkaç insanın bilgisi var.

Yaşanan kayıpların geri dönülmez oluşu ve bütün ekosistem üzerinde büyük bir etkisinin olması, bu çeşitli soy tükenmesi olaylarını çalışmayı çok önemli kılıyor. Fakat, bazı belirli türlere odaklanmak büyük resmi görmemize engel olabilir ve dünya biyolojik çeşitliliğinin başlıca bir soy tükenmesine yavaşça girdiğini düşünmemize neden olabilir.

PNAS dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, türlerin popülasyonlarındaki (belli bir bölgede aynı türe ait organizma grupları) düşüşleri inceleyerek bu gezegendeki biyoçeşitliliğin içinde olduğu tehlike hakkında bilgi veriyor.

BİYOLOJİK ANİLASYON 

Bilim insanları, 27.600 kuş, amfibi, memeli ve sürüngenin dünya çapında 10.000 km2’lik bir ölçekte haritalandırmak için Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nden (IUCN) gelen verileri analiz etti. Bu neredeyse bilinen ve karada yaşayan omurgalı türlerinin yarısını kapsıyor. Aynı zamanda 1990 ve 2015 yılları arasında 177 memeli popülasyonundaki soy tükenmesini belgeleyerek daha detaylı bir coğrafi analiz yapıldı.

Araştırmacılar birçok farklı tür içindeki popülasyon kaybı hızının çok yüksek olduğunu buldu. Bazı türler IUCN tarafından bile asgari endişe (LC- low concern) olarak sınıflandırılmış durumda. Bilim insanları aslında çalıştıkları türlerin yaklaşık üçte birinin azalan popülasyonlara sahip olduğunu düşünüyorlar.

Yapılan coğrafi analizlere göre 1900 ve 2015 yılları arasında, bütün türler coğrafi sınırının en az %30’unu kaybetmiş ve türlerin %40’ından fazlasının %80’den fazla azalma görülüyor.

Ortaya çıkan veriler, global türlerin tükenmesinin dışında, gezegenimiz omurgalı popülasyon azalmasını yaşadığını ve bu durumun çevre üzerinde yıkıcı etkileri olduğunu gösteriyor. Bu etkiler dünya kaynaklarının tükenmesinden ekosistemin işlev bozukluklarına kadar çeşitli şekillerde yaşanabilir.

Araştırmacılar, “Popülasyonların azalması, türlerin soylarının tükenmesinden bir önceki adım. Yani Dünya’nın altıncı kitlesel yok oluşu sanıldığından daha da fazla ilerlemiş durumda” şeklinde yazıyor. “Biz bu durumu, Dünya’da sürmekte olan altıncı kitlesel yok oluş olayının mevcut büyüklüğünü vurgulamak için ‘biyolojik anilasyon’ olarak tanımlıyoruz.”

Popülasyon düşüşlerinin sebepleri, habitat kaybı ve aşırı sömürmeden kirlilik ve iklim değişikliğine kadar çeşitlilik gösteriyor. İnsan nüfus fazlalığı ve aşırı üretimle beraber gelen popülasyon büyümesi de bir sorun yaratıyor olabilir.

Kesin olan bir şey var ki tehlike altındaki omurgalı popülasyonlarını korumak için çok acil önlemler alınmalı. Bilim insanları “Altıncı kitlesel yok oluşun şu an yaşandığını ve etkili eylem penceresinin çok kısa olup, muhtemelen yirmi veya otuz yıllık olduğunu vurguluyoruz” diyerek bitiriyorlar.