İstihbarat Daire Başkanlığı (MİT), Hrant Dink’in öldürülmesinin hemen ardından tetikçi olarak yargılanan Ogün Samast ve azmettirici olarak yargılanan Yasin Hayal’in gayrimüslim olup olmadığını araştırmış. 
 
AGOS'tan Uygar Gültekin'in haberine göre, Dink cinayeti davasına Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından gönderilen bilgi notu, yapılan araştırmanın sonuçlarını içeriyor. Araştırma sonuçları, devletin soy kütüklerini konusunda geniş bir arşive sahip olduğunu da ortaya koyuyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, 2015 yılında Ekim ayında bilgi notunu Dink cinayeti soruşturması kapsamında savcılığa göndermiş. Yazı Hrant Dink’in öldürülmesinden 5 gün sonrasına yani 23 Ocak 2007 yılına ait.
 
Bilgi notunda Samast ve Hayal’le ilgili şu bilgiler yer alıyor:
 
“Gümüşhane ili Merkez Demirören Köyü nüfusuna kayıtlı, Bahattin-Huri oğlu, 1981 Trabzon doğumlu Yasin HAYAL isimli şahsın yapılan nüfus kaydı incelemesinde;
 
Aile kütüğünde 1904 yılına kadar geri girilebildiği ve kayıtlarda, kendisinin ve ailesinin soyunda dönmelik yahutta gayrimüslim ekalliyete mensup olduklarına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, o tarih öncesi kayıtların ise ilgili birim merkezine gönderildiği şeklinde bilgilere ulaşıldığı ancak akıbetinin ne olduğu konusunda bir bilgi alınamadığı,
 
Trabzon ili Düzköy ilçesi Çalköy nüfusuna kayıtlı, Ahmet-Navva oğlu, 1990 Üsküdar doğumlu Ogün SAMAST isimli şahsın yapılan nüfus kaydı incelemesinde;
 
Aile kütüğünde (Hicri 1315) 1899 yılına kadar geri girilebildiği ve kayıtlarda, kendisinin ve ailesinin soyunda dönmelik yahutta gayrimüslim ekalliyete mensup olduklarına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı,
 
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
 
Hrant Dink Cinayeti Davası’nda kamu görevlileri için hazırlanan iddianamenin ek klasörlerinden çıkan belgeler devletin Ermenilere bakışı açısına dair bize çok şey söylüyor. Hatırlanacaktır geçtiğimiz hafta manşete taşıdığımız belge, MİT’in Hrant Dink Cinayeti Davası’nda yaşanan gelişmeleri ‘Etnik Bölücü Faaliyetler’ başlığı ve ‘Ermenilik’ alt başlığı altında  raporladığını ortaya koymuştu. Bu hafta ortaya çıkan belgeler de en az bu bahsettiğimiz belge kadar çarpıcı, irkiltici. Anlıyoruz ki cinayetten birkaç gün sonra devletin istihbarat birimleri cinayete karışan isimlerin soyunu araştırmış ve 1900’lerin başına kadar da gitmiş. Bu tablo karşısında insanın aklına bazı sorular takılıyor elbette. Cevap alabilir miyiz, alamaz mıyız bilemiyoruz ama yine de bu soruları sıralamakta fayda var.
 
1- Devletin istihbarat birimleri her cinayette faillerin soy kodunu bu şekilde araştırmakta mıdır? Yoksa sadece Ermeniler’in hedef olduğu saldırılarda mı böyle bir araştırma yapılmaktadır? Her iki ihtimalde de devletin çalışma biçimi nedir? Bu tür ‘köken araştırmaları’ yapan bir devlet, vatandaşlarına hangi gözle bakmaktadır?
 
2- Öyle anlaşılıyor ki devletin elinde her vatandaşının seceresini birkaç kuşak geriye doğru araştıracak bir veri tabanı bulunmaktadır. Bu bilgiler başka hangi durumlarda kullanılmaktadır? Devlet memuru olmak isteyen ya da olanların da hakkında bu tip ‘soy’ araştırmaları yapılmakta mıdır? Bu bilgiler başka nerelerde, hangi amaçlarla kullanılmaktadır?
 
3- Önceki hafta Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü, azınlık okullarına öğrenci kaydederken kullanılan bir uygulama olan ‘soy kodu’nun artık nüfus sisteminden tamamen kaldırıldığını ‘şifahen’ açıklamıştı. Rastladığımız bu belgeye bakarak bu verilerin artık devlet sisteminden tamamen kaldırıldığını düşünmek gerçekçi mi olacaktır?
 
4- Belki de en önemlisi: İstihbarat birimlerini yaptığı bu araştırmada iki zanlının soyunda aranan ‘dönme’lik ya da ‘gayrimüslimlik’ tesadüfen bulunsa ne olacaktı? Bu bilgi kimi gazetelere servis mi edilecekti? Cinayetin hemen sonrasında devlete yakın bazı gazeteler tarafından dolaşıma sokulmak istenen “Diaspora öldürdü” şeklinde özetlenebilecek komplo teorisi için yeni malzeme mi sağlanacaktı?