Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Uçarlı (Firdewsê) köyünde 1988 yılında devletin koruculuk dayatmasına karşı Diyarbakır'a göç eden Demir ailesi, o zamandan beri burada yaşam mücadelesi veriyor. Demir ailesi de birçok Kürt ailesi gibi koruculuğu kabul etmeyerek, evlerini barklarını terk etmek zorunda kaldı. Geldikleri Diyarbakır'da bu kez polis baskısı ile karşılaştılar. 9 çocuklu Demir ailesinin fertlerinden 4'ü çeşitli tarihlerde PKK'ye katıldı.

Anne Mürüvet Demir, "Devlet bize baskı yaptı, 'korucu olacaksınız' dedi. Eşim de kabul etmedi. Korucu olmaktansa göç etmeyi göze aldık" dedi. Çocuklarının 30 yıldır devam eden çatışmalı ortamdan etkilendiğini ifade eden anne Demir, 9 çocuğundan 4'nün PKK'ye katıldığını ve 2 çocuğunun çatışmalarda yaşamını yitirdiğini aktardı. Anne Demir, oğlu Felat'ın lise dönemlerinde DEHAP'ın gençlik çalışmaları içerisinde yer alırken iki kez gözaltına alındığını ifade ederek, çocuğunun polis baskısına dayanamayarak İstanbul'a gittiğini söyledi. Oğlunun İstanbul'da parti çalışmalarında kaldığını belirten Demir, Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında tutuklanmasına karşı tepki gösterdiğini ve bunun için de PKK'ye katıldığını söyledi. Demir, oğlu Felat'ın iki yıl sonra Bingöl'de çatışmada yaşamını yitirdiğini kaydetti.

OĞLU NAZIL DA

Anne Demir, oğlu Mehmet Nazıl'ın ise 2005 yılında bir cenaze törenine katıldığı için gözaltına alındığını ve diğer oğlu Osman'ın kardeşinin gözaltına alınmasına tepki gösterdiği için onun da gözaltına alındığını aktardı. Her iki oğlunun 6 ay boyunca cezaevinde kaldığını dile getiren anne Demir, oğlu Mehmet Nazıl'ın cezaevinden çıktıktan 6 gün sonra ise PKK'ye katıldığını dile getirerek, "Nazıl'ım evde olduğu zamanlarda beraber evin işlerini yapardık. Dışarıdan geldiği zamanlarda benim evi temizlediğimi gördüğünde hemen paçalarını sıvar benimle temizlik yapardı. Ben hamur yoğurduğum zaman kollarını sıvar benimle hamur yoğururdu. Ben ekmek açardım o pişirirdi. Her zaman bana yardım ederdi. Benden iyi yemek yapardı" dedi.

'KIZIM ÜNİVERSİTE OKURKEN KATILDI'

"Mehmet Nazıl gittiği zaman benim evim bir daha yıkıldı" diyen anne Demir, kızı Yadigar'ın da üniversite okuduğu sırada PKK'ye katıldığını söyledi.

Kızı Yadigâr'ın PKK'ye katıldıktan sonra evde yanında sadece oğlu Serbest'in kaldığını belirten anne Demir, "Serbest liseye gidiyordu, polis bizi rahat bıraksın diye evimizin yerini değiştirdik. Aradan 3-4 ay geçmeden sabahın 5'inde evimizi bastılar. Evimizi bastıklarında öyle vahşi bir şekilde bastılar ki çocuğum kapıyı açınca boğazından tutup kafasına silah dayadılar. Çok sayıda polis içeriye kameralarıyla daldılar. Serbest 16 yaşındaydı tutuklayıp götürdüler. Onu da 5-6 ay cezaevinde tuttular" dedi. Oğlu Serbest'in tahliye olmasından sonra hakkında açılan 3-4 dava nedeniyle mahkeme üstüne mahkemeye çıkarıldığını ifade eden anne Demir, "Devlet bu oğlumu da rahat bırakmadı. 'Beni tutuklayıp cezaevine atacaklarına ben gideceğim' dedi. Serbest de çekip PKK'ye  katıldı" dedi.

ÇOCUKLARI İÇİN BESTE HAZIRLADI

Oğlu Serbest'in PKK'ye katıldığı sırada oğlu Sertan'ın da askerde olduğunu dile getiren anne Demir, oğlu askerden döndükten bir ay sonra tutuklandığını ve 3 ay cezaevinde kaldığını söyledi. Demir, kızı Baver'in de anadilde savunma vermek istediğinden dolayı 8 aydır Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğunu dile getirerek, "Kızım açlık grevine de girdi. Kürtçe savunma yapmak istiyor, mahkeme de kabul etmiyor. Yaşamımız hep zulüm ve zorluklarla geçti. Bazen iki çocuğumu birden tutukluyorlar. Bazen birini hapishanelerin kapısında, birini cenazelerin kapısında bekliyorum. Hep böyle geçiyor zamanım. Biz hiç rahat yüzü görmedik, ne kadar anlatsam bitmez çektiklerim" diyor. Her bir çocuğu için bir şarkı yazıp besteleyen anne Demir, saz eşliğinde çalarak acısını dindirmeye çalışıyor.

Baba Arif Demir ise, devletin çocuklarını çaresiz bıraktığı için çocuklarının kurtuluşu PKK'ye katılmakta bulduğunu dile getirdi. Demir, "Devlet ne kadar baskı zulüm uygularsa o kadar zarar veriyor onlara, daha fazla insanlar gidiyor. Öldürmekle kimse bir yere varmaz. Hangi babanın yüreği 4-5 çocuğunu kaybedince rahat olur" dedi.