Bedran Deniz / ANF

Dünya yerli halkları (otoktonlar) bir zamanlar doğal ortamında yaşadıkları topraklarını gün be gün kaybederken, fiziki ve kültürel yok olma ile karşı karşıyalar. Yerli halkların haklarını koruma amaçlı imzalanan antlaşmalar ise daha çok ekonomik gelişme sağlamak maksadındaki devletler tarafından bir kağıt parçasına dönüştürülüyor.

9 Ağustos Uluslararası Yerli Halklar Günü vesilesiyle Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan verilere göre, dünya genelinde sayıları 370 milyon civarında olan 6 bine yakın değişik yerli halk grupları bulunuyor. 70 ülkeye dağılarak yaşayan yerliler dünya nüfusunun yüzde 4’lük bir kesimini oluşturuyor. İsveç’te yaşayan Sami halkı ülke nüfusunun yüzde 0,1’ini oluştururken, Grönland’da bu oran yüzde 90’lar civarında. Guetemala ve Bolivya gibi ülkelerde ise ülke nüfusunun yüzde 60’ı yerli halklar sınıfındaki Kızılderililerden meydana geliyor.

GÜNEY AMERİKA YERLİLERE CEHENNEM OLDU

Yerli halkların en büyük sorunu ise işgal edilen topraklarında yaşamsal alanlarının kısıtlanması ve bir çok durumda yerlerinden edilerek, hiç alışık olmadıkları yerlere sürülmeleri. Yerli halklar büyük oranda bulundukları ülkelerin siyasi ve ekonomik yaşamından da dışlanmış olarak yaşıyorlar. Örneğin, kendisi gibi yerli olan Evo Morales’in seçilmesine kadarki dönemde Bolivya’da yerli halk büyük toprak sahipleri ve sanayicilerin kuşattığı bir ortamda fakirlikle mücadele ediyorlardı. Ancak, Morales’in 2006 yılından bu yana hayata geçirdiği bir çok reforma ve fakirliğe karşı mücadele politikalarına rağmen, ülkenin halen en fakir kesimini yerliler oluşturuyor.

Yerli halklar, sanayileşme ve ekonomik gelişmenin de ilk kurbanları oluyorlar. Başta Brezilya olmak üzere bir çok Güney Amerika ülkesinde özellikle Amazon içerisindeki ormanlık alanların talanı bir çok yerli halk grubunun yerinden edilmesine sebep oluyor. Her ne kadar kimi bölgelerde bu talanlara karşı ordu koruma çemberi oluştursa da, son günlerde Brezilya Parlamentosu’nda görüşülen ve Amazon’un kimi bölgelerini sanayi amaçlı kullanılmasına izin veren bir yasa en çok yerlileri vuracak.

OLİMPİYATLAR İÇİN YAŞAM ALANLARI YOK EDİLMİŞTİ

Kanada’nın Britanya Kolombiyası eyaletine bağlı Vancouver’de 2010 yılında Kış Olimpiyatları da yerlilerin yaşam alanlarına müdahalenin somut göstergelerinden olmuştu. Olimpiyatların düzenlendiği alanlar binlerce hektarlık ormanlık alanın yok edilmesi ile oluşturulmuş ve yerlilerin yıllar süren mücadelesi ile ancak bazı yaşam alanları yıkımdan kurtulabilmişti.

TEK İSTEKLERİ DOĞAL YAŞAM ORTAMLARINDA ONURLUCA YAŞAMAK

Yerli haklarını korumak amacıyla faaliyet gösteren ICRA International adlı sivil toplum kuruluşuna göre, sayıları 6 bin civarında olan yerli halkların birçoğu kültürel ve ya fiziki olarak kaybolmakla yüz yüze. ICRA’ya göre, kaybolma tehlikesi yaşayan halkların en bilinenleri Amazonlar, Meksika Chiapas ve Kolombiya’da yaşayan Amerindinler, Afrika’daki Pigmeler, Avustralya’da Aborjinler ile Güneydoğu Asya’da yaşayan Nigmetoslar.

Dünya genelinde doğal yaşam alanlarına müdahale edilmemesi için mücadele eden yerli hakların taleplerinin başında farklılıklarını ‘onurluca’ yaşamak isteği geliyor. Talepler detaylandırıldığında ise, toplumsal hiyerarşilerine ve sembolik değerlerine saygı, binlerce yıldır harmoni içinde yaşadıkları ‘vahşi’ topraklarının yer altı ve üstü kaynakların işletilmesine son verilmesi dikkat çekiyor.

Yerlerinden sürülen yerlilerin binlerce yıllık ata topraklarından sürülmeleri ise de büyük sosyolojik travmalar yaşandığı da biliniyor.

BM: DEVLETLER ANTLAŞMALARA SAYGI DUYSUN

9 Ağustos günü 1994 yılından bu yana ‘BM Uluslararası Yerli Halklar Günü’ olarak kutlanıyor. Bu yılki kutlamalar, ayrıca Hollandalı sömürgecilerin Kuzey Amerika’da yaşayan İrokualar ile yaptıkları antlaşmanın 400’üncü yıl dönümüne denk geliyor.

BM tarafından yapılan açıklamada ise, devletlerin yerli halklar ile yapılan antlaşmalara saygı göstermeleri istendi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay’ın açıklamasında, devletlere var olan antlaşmaları daha da güçlendirme ve kültürel ve fiziki varlıklarını korumalarına destek vermeleri istendi.

Ancak bilinen bir şey var ki, o da her geçen yıl yerlilerin yaşam alanları daralırken, kültürel-fiziki yok oluş ile de karşı karşıyalar. (ANF)