Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray'daki 543. buluşmalarında savaşa karşı çıkarak "Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz düzeniniz sürsün diye tek bir evladımızın bile ölmesine rıza göstermeyeceğiz" dedi. Buluşmaya HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

Bianet’ten Gurbet Ay’ın haberine göre, Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 543. buluşmalarında 1992’de Şırnak’ta kaybedilen Mehmet Ertak’ı andı. "Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz düzeniniz sürsün diye tek bir evladımızın bile ölmesine rıza göstermeyeceğiz. Çekin kirli ellerinizi evlatlarımızın yaşamından" dedi.


KENANOĞLU: ÜLKEYİ BU DİKTATÖRÜN HEVESLERİNE BIRAKMAYACAĞIZ

Buluşmada konuşan Ali Kenanoğlu “İktidar 7 Haziran’da yenilgiye uğrayınca intikam duygularıyla ülkeyi yeniden kan ve gözyaşına çevirdi” diyerek şöyle devam etti:

“İnanıyoruz ki halklar, inançlar ve tüm kimlikler yan yana gelerek 7 Haziran’da bu diktatöre gereken cevabı nasıl verdiyse bu ülkeyi onun heves ve hayallerine bırakmayacak. Biz onu bir daha ayağa kaldırmamak için mücadelemizi vereceğiz.”

TANRIKULU: BU SAVAŞI ONLARA YAPTIRMAYACAĞIZ

Sezgin Tanrıkulu ise Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın verilerine göre 18 Temmuz-20 Ağustos tarihleri arasında 33’ü sivil 198 insanın öldüğünü, 413 kişinin yaralandığını, 29 kişinin “infazla” öldürüldüğünü belirterek “Tam da bu nedenle bu savaşı onlara yaptırmayacağız” dedi.


EMİNE ERTAK: ÇOCUKLARIMIN BABASININ MEZARI OLSUN

Mehmet Ertak’ın anıldığı buluşmada, eşi Emine Ertak’ın Van’dan gönderdiği ses kaydı dinlendi. Emine Ertak şunları ifade etti:

“Temmuzdu kömür ocaklarına gidiyordu işçiydi. Eşim akşam eve geldi sabah işe gitti. Üç gün üç gece süren olaylar oldu, kimse evinden çıkamıyordu. Ne biz eşimden haber alabiliyorduk, ne de o bizlerden. Dört günden sonra sessizlik oldu. Biz de eşlerimize çocuklarımıza ‘ne oldu’ diye soruşturmaya başladık. Onlar da merakla bizi aramaya gelmişler.

“Arkadaşları Mehmet’in polis noktasında gözaltında olduğunu söylediler, onlara ‘Peki sebebi ne?’ diye sordum, onlar da ‘Bilmiyoruz” dedi. Kaybettiler eşimi. Hala eşime ne olduğunu bilmiyoruz, elbiselerinin bir parçasını bile bulamadık. Biz de hak ve hukukumuzun davasını yapıyoruz. Ben de eşimin mezarının nerede olduğunu, bileyim. Çocuklarımın babasının bir mezarı olsun. Mehmet’in tek suçu Kürt olmak, yurtsever olmaktı.”

SERHAT ERTAK: BABAMIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YAŞA GELİYORUM

Mehmet Ertak’ın oğlu Serhat Ertak da “Devletten hiçbir şey beklemiyoruz sadece babamın kemiklerini istiyoruz” diyerek “Ben altı yaşımdayken babamı kaybettim, babam 32 yaşındaydı ve ben babamın kaybedildiği yaşa geliyorum. 92 yıllarına dönülmüş durumda ama inanıyoruz ki gecenin en karanlık dönemi yine aydınlığa en yakın zamandır. Halkların halkla değil sistemle sorunu vardır. Biz sistemin dayattığı beton duvarları yine halkla aşacağız” diye konuştu.

DALKIRAN: BARIŞ İÇİNDE YAŞAMA HAKKIMIZA YİNE SAVAŞ AÇTILAR

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un haftalık basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Özlem Dalkıran okudu.

Dalkıran ‘Artık yeter bu haksız, hukuksuz, adaletsiz düzeniniz sürsün diye tek bir evladımızın bile ölmesine razı olamayacağız, Çekin kirli ellerinizi evlatlarımızın tabutundan” dediği konuşmasında şunları ifade etti:

“Barış içinde, huzur içinde yaşama hakkımıza yine savaş ilan ettiler. Vicdanlarını iktidarın çarklarında eritenler, barış içinde, huzur içinde yaşama talebimize karşı savaş ilan ettiler.

“Yine kentler ablukaya alındı. Yine JİTEM yöntemleri devreye sokuldu. Yine evler bombalandı. Yine insanlar öldürüldü. Yine keskin nişancılar insan avına çıktı. Yine insanlar yerinden yurdundan edildi. Yine ormanlar yakıldı. Yine ölü bedenler hayâsızca teşhir edildi.

“Yine asker-polis-gerilla cenazelerinde Türkçe-Kürtçe ağıtlar birbirine karıştı. Yalnız kendi çocuğunu seven zalimler, evlatları bayrağa sarılı tabutlarla gelen anne-babalara bunun için sevinmelerini öğütledi. Kendi çocuklarını askere göndermeyenler, asker-polis annelerine bu toprakların evlatlarınızın kanına ihtiyacı var dedi. Barış düşmanları, Kürt annelere sonsuza kadar evlatlarınızı öldürmeye devam edeceğiz dedi.

“Artık yeter! Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz düzeniniz sürsün diye tek bir evladımızın bile ölmesine rıza göstermeyeceğiz. Artık yeter! Çekin kirli ellerinizi evlatlarımızın yaşamından. Çekin kirli ellerinizi evlatlarımızın tabutlarından.”

“MEHMET ERTAK’IN FAİLLERİNİ 23 YILDIR AÇIKLIYORUZ”

Dalkıran, 23 yıl önce kaybedilen Mehmet Ertak davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi Ertak’ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden sorumlu bularak mahkum ettiğini hatırlattı.

MEHMET ERTAK'IN KAYBEDİLMESİ

32 yaşındaki dört çocuk babası Mehmet Ertak, Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrası'nda yaşıyor, Şırnak'taki kömür ocağında işçi olarak çalışıyordu. Kardeşi dağa gittiği için tüm aile yoğun baskı ve tehdit altındaydı. Mehmet Ertak iki kez gözaltına alındı, ağır işkence gördü.

18 Ağustos 1992 tarihinde dönemin Şırnak tugay komutanı Tuğgeneral Mete Sayar'ın emriyle askerler Şırnak'a ağır silahlar ile saldırdı, günlerce süren bu saldırıda evler yakıldı, yıkıldı, insanlar öldürüldü. Dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malay, daha sonra o günler için “Çok kişi hayatını kaybetti. Sayılacak gibi değil. Asker, yaşlı insanları, çocukları öldürdü” dedi.

Şırnak katliamı başladığında Mehmet Ertak, çalıştığı Şırnak’taki kömür ocağında diğer işçilerle birlikte mahsur kalmıştı. İşçiler işyerinden 20 Ağustos 1992 tarihinde ayrılabildi. Mehmet Ertak ailesinin durumunu öğrenmek için Şırnak’a doğru yola çıktı. İçinde bulunduğu araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Üç kişi onu gözaltına alınırken gördüğüne, altı kişi de onu gözaltında işkencede gördüğüne tanıklık etti.

Baba İsmail Ertak savcılığa başvurdu, tanıklar gördüklerini savcıya anlattılar. Olay soru önergeleriyle Meclis'e taşındı. Buna rağmen, ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığı inkar edildi.

İç hukukta sonuç alınamayan dosya AİHM’e taşındı. AİHM, Mehmet Ertak’ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden Hükümetin sorumlu olduğu ve buna Devlet yetkililerinin neden olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oy birliği ile mahkum etti. (Bianet)