EVRİM KEPENEK / DİHA

Çerkesler için 21 Mayıs 1864, yas günü. Çünkü tam o tarihte Kaf Dağı'nın (Kafkas) kadim halkları, Rusya'nın soykırımına maruz kaldı. Bu soykırım sonucunda da 500 bin civarında insan sürgün yollarında yaşamını yitirdi, yaklaşık 1.5 milyon insan da topraklarını terk etti. Atalarının yaşadığı sürgünü unutmayan 3. kuşak Çerkeslerden Jineps Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Güven, "Tsitsekun unutulmayacak" derken, Kafkas Dernekleri Federasyonu üyesi Alper Kahraman, "Anadil hakkımızı ve soyadlarımızı kullanabilme özgürlüğü istiyoruz" diyerek taleplerini sıraladı.

TSİTSEKUN NEDİR?

Kapitalist modernitenin dünya halkları üzerindeki en somut sonucu, kuşkusuz asimilasyon politikaları aracılığı ile halkları yok etmesi yada tek tipleştirmesi. Bu sistemden pek çok halka kalan miras da kendilerine has kimlikleri, kültürleri, dilleri yerine, yine kendilerine ait kelimeler ile oluşturdukları bir soykırım belleği.

Yahudiler için, "Holocaust", Ermeniler için "Meds Yeghern", Süryaniler için "Seyfo", Dersimliler için “Tertele” kelimeleri nasıl bu halklar için, soykırım ve katliam anlamına geliyorsa, Tsitsekun (Tsitsekun, Kafkas dillerinin çatısı olarak kabul edilen ve asimilasyon politikaları nedeni ile yok olan Ubıh dilince, soykırım anlamına geliyor) kelimesi de Çerkesler için, 21 Mayıs 1864'te Rusya tarafından büyük sürgünle soykırıma maruz bırakılmayı ifade ediyor.

Bu nedenle 21 Mayıs dünyanın farklı ülkelerine ve kentlerine yayılmış olan Çerkesler için yas günü. Çünkü tam da o tarihte Kaf Dağı'nın (Kafkas) kadim halkları, Rusların soy kırımı ile yok edildi.

Yaklaşık 1.5 milyon insan vatanını terk etti. 500 bin civarında insan da sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde yaşamını yitirirken sadece Trabzon'da 53 bin insan hayatını kaybetti. O günden beri de yaşadıkları soykırımı unutmuyor ve Çerkes soykırımının yıl dönümlerini bir anmadan çıkarıp, kendilerinin deyimi ile diriliş gününe çeviriyorlar.

Büyük sürgünün 150. yılında halkları için mücadele eden soykırıma maruz kalan 3. kuşak torunlar Jineps Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Güven ile No Sochi 2014 aktivisti ve Kafkas Dernekleri Federasyonu üyesi Alper Kahraman, Çerkes Soykırımı'nın üçüncü kuşak Çerkeslere etkisini ve devletlerden taleplerini  anlattı.

SÜRGÜN SIRASINDA BİNLERCE İNSAN AÇLIKTAN VE SOĞUKTAN ÖLDÜ

Jineps Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Güven, 1860'lı yıllarda yaşanan savaş dönemini hatırlatarak, o dönemin sadece savaş meydanlarında yapılmadığını özellikle Çerkeslerin köylerde, kasabalarda çok vahşi kıyımlar yaşadığını ve bunun sonucunda büyük sürgüne tabii tutulduklarını söyledi. Hatta bazı tarihçilerin o dönem yaşanan katliamları anlatırken "Biz bunları nasıl yazalım?" dediğini belirten Güven, Osmanlı İmparatorluğu ve Çarlık Rusya'sının Çerkesler konusunda bir ittifaka girdiklerini ve ortaklaşa katliamlara imza attıklarını ifade etti.

Yaşar Güven, sürgün sırasında tüm dünya ülkelerine göç ettirilen Çerkeslerin limanlarda bir yıl boyunca bekletildiklerini, buralarda hastalıklara yakalandıkları, hayvanların saldırısına uğradıklarını, açlıktan ve soğuktan binlerce insanın öldüğünü söyledi. Karadeniz üzerinden dünyaya yayılan Çerkeslerin dönemin koşullarından kaynaklı bindikleri kayık ve gemilerin batması sonucu binlerce Çerkesin öldüğünü ve bu nedenle de günümüzde kimi Çerkeslerin Karadeniz'den çıkmış balıkları ölenlerin anısına saygı duydukları için yemediklerini söyleyen Güven, Trabzon ve Samsun gibi illerde ölenlerin sayısının 50 binlere kadar ulaştığını anlattı.

'SOYKIRIM DEVAM EDİYOR'

Soykırım nedeni ile Çerkeslerin ne yerleşik bir düzene geçebildiklerini ne de geçemediklerini hep arafta kalmak zorunda bırakılan bir halk olduğunu belirten Güven, toplumun genelinde sonraki kuşakları korumak adına yaşananları anlatmama ve içine kapanma hali olduğunu söyledi.

Gittikleri her yerde Çerkeslerin o toplumun demokrasi arayışına katkı sunmak istediğini belirten Güven, "Çerkeslerin adalet arayışı var. Bu adalet arayışı, sadece Türkiye kamuoyuna değil, aynı zamanda dünya kamuoyuna yönelik bir adalet arayışı. O dönem baktığınızda sadece Osmanlı'ya gelmiş olabilirler ama bugün baktığınızda 40 ülkeye yayılmış durumdalar. Bu nedenle de bulundukları her coğrafyada demokrasi talepleri devam ediyor" diye konuştu. Güven son olarak, Çerkeslerin, eşitlik ve demokrasi mücadelesi kapsamında tüm haklarından yararlanmak istediklerine vurgu yaptı.

'SOÇİ TOPRAKLARI SOYKIRIM TOPRAKLARIDIR'

No Sochi 2014 aktivisti ve Kafkas Dernekleri Federasyonu üyesi Alper Kahraman da Çerkeslerin Soçi Olimpiyatları'na neden karşı çıktıklarını anlattı. Kahraman, Soçi'nin bir soykırım toprağı olduğunu ve buradaki insanların tamamı ile katledildiklerini belirterek, "Putin'in Rusya'da uyguladığı rejim ve Kafkasya'da uygulanan askeri politikalarının bu karşı çıkışta etkisi oldu. Olimpiyat nedeni ile çok kapsamlı operasyonlar oldu. Gizli hapishaneler kurdu. Tehdit olabileceği öngördüğü insanları tutukladı. Biz Çerkesler bu konuda dünya kamuoyunu uyarmaya çalıştık. Soçi'de düzenlenen olimpiyatların 2. Dünya Savaşı'nda, Almanya'ya olimpiyat vermekten bir farkı olmadığını anlatmaya çalıştık. Olimpiyat, Putin'in Rusya için pazarlamaya çalıştığı bir kimliğin taşıyıcısı olacaktı ancak istediği gibi olmadı" dedi.

'NEDEN ÇERKESLERİN SOYADLARINI KULLANMA HAKKI YOK?'

Çerkes halkının, Türkiye devletinden de talepleri var. Kendi ana dillerinde eğitim hakkı, kimlikler üzerindeki baskı cenderesinin sonlanması, soyadlarının tanınması ve Çerkes Soykırımı'nın tanınması gibi talepler Çerkesler'in dillendirdiği taleplerin başında geliyor.

Bulgaristan'da soyadlarını kullanamayan Türklerin mücadelesini anlayanların aynı hakkı neden Çerkeslere uygun görmediklerini anlamadıklarını söyleyen Kahraman, "Devlet kimliğimizi, belli hapishanelere tıkadı. Çerkes kızı, çerkes tavuğu gibi folklorik öğeler yaratıp Çerkesleri bir hapishaneye tıkadı. Bu hapishanenin içinde kalmaya karar verirseniz o kadar onaylanırsınız karşı çıkarsanız ötelenirsiniz" diye konuştu.

'RUSLAR ÇERKESLERİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR'

Suriye'de yaşanan iç savaş nedeni ile Rusya'ya dönmek isteyen Çerkesler de Rusya'nın çok katı politikası ile karşılaştı. Kahraman bu durumu, "Rusya da Çerkesler'in uğramış olduğu soykırımla yüzleşmiş değil" diyerek açıkladı.

Rusya'nın Çerkesleri tehdit olarak algıladığını ve Çerkeslerden rahatsızlık duyduklarını söyleyen Kahraman, soykırıma uğramış olan bir halkın kendi gerçekliği ile yüzleşmesi gerektiğini de söyledi.

“TÜM HALKLARIN ORTAKLAŞA HAREKET ETMESİ GEREKİYOR”

Kahraman şöyle devam etti: “Elbette kendi soykırım gerçeği ile yüzleşen bir halk, umut anlamında, geleceğe güvenle bakmak anlamında, dünyaya bir ışık olacaktır. Biz, tüm toplumlara ulaşmaya çalışıyoruz. Mücadelenin tam kaybedildiği yer ötekilerin mücadele ederken karşı karşıya geldiği noktalarda ortaya çıkıyor. Mücadelenin başarılı olması için tüm halkların ortaklaşa hareket etmesi ve birbirini anlaması gerekiyor.”