Hayat boyu “inanmadığınızı” söyleseniz de son sahneniz şöyle olabilir: Cenazeniz musalla taşında ve imam “Merhumu nasıl bilirdiniz” diye soruyor. Mümkün olsa, siz tabuttan kendiniz için ne cevap verirdiniz?

Hayatını sosyalizme adamış Mihri Belli, cevabını ölmeden vermişti. “Halkımın gömüldüğü gibi gömülmek istiyorum” sözleri üzerine dini törenle defnedildi. Cenaze Şişli Camii’nden kalktı, Feriköy Mezarlığı’nda imamın duaları ve ardından yoldaşlarının konuşmaları eşliğinde toprağa verildi. Ancak “Ateistler dini törenle gömülmek zorunda mı” sorusundan alevlenen tartışma sürüyor.

Öldükten sonra yakılmak isteyenlerin vasiyetleri yerine getirilemiyor, Türkiye’de bir krematoryum açılması fikri dahi alternatifler arasında yer almıyor. Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinde Nihal Bengisu Karaca’nın “Ölüm tarzı” yazısında yönelttiği soru gibi: “İnançsız biri olarak yaşayan, bunu açıklama hakkı ve özgürlüğü bulunan kişi, neden öldükten sonra inancın kapsamı içine alınıyor?”

Peki devrimciler nasıl defnedilmeli? Habertürk’ten Elif Key’e cenazeye katılanlar tartışmayı yorumladı. Bu coğrafyanın devrimcileri, yaşamını sosyalizme adamış Mihri Belli’nin cenazesinin ardından yoldaşları, vasiyetine rağmen tartışıyor: “Sosyalistler, komünistler musalla taşından uğurlanır mı uğurlanmaz mı?”
 

ALPER TAŞ / ÖDP Gen. Bşk.

“Bu halkın içerisindeyiz, bir parçasıyız. İnansak da inanmasak da kültürel olarak Müslümanız. Bu coğrafyanın devrimcisiyiz. İnançsız da olsa devrimciler halkın hassasiyetlerini, geleneğini anlamak durumunda. İnsanların inançları çerçevesinde gömülmesi gerekir. Başka türlü vasiyet olursa, o vasiyeti de yerine getirmek lazım. Vasiyet etmemiş arkadaşlarımızınsa ailesinin onayıyla camiiden veya cemevinden defnedilmesi gerekir. Ama sosyalistlerin kendilerine ait bir anmayla da bunu pekiştirmesi bizim anladığımız yoldur. Mezarlığa geldiğimizde saygı duruşunda bulunur, konuşmalar yapar, görevimizi yerine getiririz. Bu yeterlidir. Arkadaşlarımızın aileleri de inanan aileler, onların da talepleri oluyor. O yüzden kalkıp kendimize uygun dini törenler geliştirelim diye gündem yaratmamızın manası yok. Ayrıca sosyalist hareketin durumu ortada. Her şey bitti de krematoryumu tartışmamız mı kaldı?”

İSMAİL SAYMAZ / Gazeteci

“Genelde solcuların cenazeleri aslında başka prosedür olmadığından, seküler bir gelenek de yerleşmediğinden camilerden kalkıyor. Mihri Belli’nin cenazesi bence böyle bir zorunluluktan değil, kendisinin siyasi tutumu nedeniyle bilhassa camiden uğurlanmak istenmiştir. Belli’nin cenazesinde tabutun etrafında kızıl bayraklar ve onun portresiyle bir tür komünist uğurlama düzenlendi ve cami avlusunda seküler bir tören yapıldı. Genelde solcuların bu tip seküler törenleri mezarlığın başında yapılır, cami avlusunda da törene uyulur.

Solcular genelde şunu söyler: “Biz zaten materyalist insanlarız, dindar değiliz. Neden camiye gittik diye oranın adabına uyalım? Bu ikiyüzlülük değil midir?” Bir yanıyla haklı ama cenaze namazı bir ritüeldir, ibadet diye tarif edilen diğer uygulamalardan, diğer namaz biçimlerinden ayrılır. Adı namaz olsa da o bir uğurlamadır ve esasında bir duadan öteye geçmez. İbadet zannedilerek cenaze namazından kaçılıyor ama bence eğer cenaze cami avlusuna gelmişse oradaki ritüele uyulmalıdır. Belli’nin cenazesinde doğru dürüst namaz kılınamadı. Bu olsa belki daha hoş bir görüntü olacaktı. Bir de her ne kadar kişi kendini ate ya da deist diye tarif etse de yetiştiği, harmanlandığı toprak itibarıyla, Alevi ya da Sünni hangi dinsel eğilimden gelirse gelsin bir Müslüman toprağında karılıyor ve buna uyuyor. Mihri Belli’nin cenazesinde safa durmasa babasının cenazesinde duracak. Bundan kaçış yok!”

ÇİĞDEM MATER / Yapımcı

“İnanmayan insanların camiden, kiliseden, cemevinden ya da sinagogdan, dini mekânlardan uğurlanması hem ölen kişiye hem de o dini mekânın cemaatine ve din insanına büyük bir saygısızlık. Bir dini mekân olmaksızın uğurladığımız insanlar oldu: Ali Başpınar, Can Yücel, Aziz Nesin gibi. Ancak teamülde aileler de karar vermekte çekimser kalıyor.

Krematoryum, gömülme mekânlarındaki problem için bir çözüm ve mutlaka olmalı. En son Mihri Belli’nin cenazesinde de sıkça dile getirildi. Ayrıca, kaybettiğimiz inançsız insanları uğurlamak için de bir yere ihtiyaç var. Aksi takdirde, camiler ve diğer dini mekânlar birer sosyal buluşma yeri olarak bu görevi yerine getirmeye devam edecekler. İnanmadığını bütün toplumun bildiği birinin ardından Müslüman ritüellerine göre dua etmekten hiçbir imamın da hoşnut olmadığına eminim. Belediyeler Müslümanlar için cenaze hizmetlerinde çok ileri bir noktaya geldiler, bu hizmetler tamamen ücretsiz. Bu hizmeti hangi dinden olursa olsun inanan ve inanmayanlar için yerine getirmeleri ve gereken düzenlemeleri yapmaları şart.”

SEYDİ KAHRAMAN / Şişli Camii imamı

“Mihri Belli’nin cenaze namazını Büyükşehir Belediyesi’nin imamlarından biri kıldırdı. O gün camiide olanlar, bu kadar tanınmış birinin cenazesine katılan insanlardı. İğne atsanız yere düşmeyecek gibiydi. Biz cenaze namazında, şu kıldı, bu kıldı, diye bakmadık. Sadece camimize gelenlere yardımcı olur, işlemlerini yaparız. Cenaze namazını kıldırır, göndeririz. Ayrıca camiye sıradan bir cenaze de gelse herkes cenaze namazına katılmak zorunda değil.”

HUKUK NE DİYOR?

Öldükten sonra cenazesinde dini tören istemeyen vatandaşların bu durumu vasiyetlerinde belirtmeleri gerekiyor. Ölülerin defin ve nakil işlemleriyle ilgili 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 224 ve 225. maddeler uyarınca yakılmak için “vefatın gayri tabii bir şekilde gerçekleşmemiş olması ya da sair şekillerle ölenin bu konudaki rızasının kanıtlanabilir olması” gerekiyor. Ancak Türkiye’de krematoryum olmaması nedeniyle cenazesinin yakılmasını isteyenler bu işlemi ancak yurtdışında yaptırabiliyor.