Başkent sokaklarındaki Pac Man, Tosun Paşa gibi işleri iyi bilinen ama kendileri bilinmeyen Küf topluluğu ilk kez İstanbul’a da geldi. Ekip yeni şehirdeki ilk ‘eylem’inde, “Bizimkiler” dizisinin Sarhoş Cemil karakterini kullandı…

Yasemin Bay / Milliyet

Onları Ankara’daki Gaziosman Paşa tabelasındaki ‘Gaziosman’ kısmının üzerine ‘Tosun’ yazıp Kemal Sunal’ın “Tosun Paşa” filmindeki halinin fotoğrafını yapıştırdıklarında tanıdık ilk olarak. Sonra yine Ankara sokaklarını Pac Man’lerle donattılar. Kuğulu alt geçidindeki Büyükşehir Belediyesi logosunun üstüne pisuvar maketi ile “Küçük 1 Lira” yazısını yerleştirdiklerinde artık isimleri pek çoklarının dilindeydi.

Tüm bu sokak eylemleriyle dikkat çeken Küf, şimdilerde de “Bizimkiler” dizisinin ünlü Sarhoş Cemil’inin resmini yerleştiriyorlar sokaklara. Cemil yine camda ve şöyle sesleniyor: “Ben sosyal alkoliğim Sevim!”

Gerilla sanatı ya da sokak sanatı; adına ne dersek diyelim şu kesin ki kimlerden oluştuğu ve kaç kişi oldukları bilinmeyen Küf, ses getiren eylemleriyle her geçen gün dikkatleri daha da çok üstüne çekiyor.

Küf adı altında sokağa ilk olarak 2010 yılının nisan ayında çıkan topluluk, mizah ve hicve yaslanan uygulamalarıyla sanatı sokağa taşıyor. Kendi deyimleriyle “İçinde yaşadığımız griliğe, monotonluğa, kalıplara, tekdüzeliğe bir darbe indirmeyi” amaçlıyor. Küf’ün gerçekleştirdikleri eylemlerinin, hazırlık aşamasını da işin içine katarak, çektikleri videoları ise internette büyük bir ilgiyle takip ediliyor.

Biz de sokak sanatının Türkiye’deki az sayıdaki örneklerinden biri olan Küf ile konuştuk...

 

 Küf kaç kişiden oluşuyor?

Küf bireylerden değil fikir ve yetilerden oluşur. Projenin arkasındaki isimlerden ziyade ortaya konan işin önemli olduğuna inanıyoruz. İşin içerisindeki kişi sayısını projelerin ihtiyaçları belirliyor. Dolayısıyla net bir rakam veremiyoruz ve vermeyeceğiz de.

 İlk hangi eylemle sesinizi duyurdunuz?

İlk projemiz olan “Tosun Paşa”yla sesimizi duyurduk. Hiç böyle bir beklentimiz olmamasına rağmen bir televizyon kanalı projeyi haber yaptı. Sonrasında eylem anını ve akabinde gelişen insan reaksiyonlarını kayıt altına aldığımız videoyu internet ortamına sunduk, keza o da ilgi uyandırdı. Ama bu süreç içerisinde “tabela şakacıları” olarak betimlenmemiz pek de hoşumuza gitmedi.

“MUHABBETLERİMİZİN SOKAK SANATI BİÇİMİNDE TEZAHÜRÜ”

En çok ilgiyi hangisi topladı?

Projelerimizin hepsine elimizden geldiğince kafa patlatıyoruz, emek sarf ediyoruz. Klişe ama harbiden hepsi çocuğumuz gibi. Onların anlaşıldığını görmek, onlar hakkında yapılan yorumlar bizleri mutlu ediyor. Dolayısıyla biz projelerimiz arasında bir ayrım yapmıyoruz. Ama kamuyu, çıkan haberleri ve verileri ele alırsak en fazla ses getiren projemiz içerdiği sosyo politik göndermelerden mütevellit “Büyükşehir Küçük 1 TL.” oldu.

Bu çalışmalarınız bıraktığınız gibi uzun süre kalabiliyor mu sokaklarda?

Genel anlamda projelerin sokaktaki ömrü oldukça kısa, dışarıdan illa ki bir müdahale oluyor. Son projeye kadar liderlik tahtı 12 saatle “Tosun Paşa” nın elindeydi. Ama “Cemil” zirveyi ele geçirdi.

 “Cemil” en yakın tarihli projeniz aynı zamanda. Bundan sonra neler yapacaksınız?

Son projemiz “Ben Sosyal Alkoliğim Sevim!!!”di. On küsur yıl boyunca televizyonda dönen “Bizimkiler” dizisinin Cemil karakterini, bu repliğiyle beraber Ankara ve İstanbul’un muhtelif duvarlarına yerleştirdik. Bundan sonrası için de spesifik bir projeden bahsedemeyiz. Hangi projeye ağırlık vereceğimiz zaman içerisinde şekillenecek.

 Bir projenize başlarken nasıl hazırlanıyorsunuz?

Bu çok değişkenli. Bir yıla yakın kafamızda dönen proje de oldu, üç gün içerisinde geliştirip uyguladığımız da. Ama genel olarak ortaya atılan bir fikir, beyin fırtınalarıyla törpüleniyor ve son halini alıyor. Sonrasında ise projenin nasıl, ne zaman, nerede uygulanacağı ve sunumunun nasıl olacağı kararlaştırılıyor. Çalışmalarımızın özüne inersek; muhabbetlerimizin, aklımıza gelen fikirlerin, dertlerimizin, kafamızdan geçenlerin sokak sanatı biçiminde tezahür etmesi olarak tanımlayabiliriz Küf’ü.

“AMACIMIZ İNSANLARI SARSMAK VE SOKAĞI RENKLENDİRMEK”

 Küf neyin yanında, neleri savunuyor?

Birincil olarak yanında olduklarımız, savunduklarımız; bizim zevkimizle, düşüncelerimizle uyuşsun ya da uyuşmasın sokak sanatı yapanlardır. Mental boyutta ise toplumun dikte ettiklerini bir kenara koyup dünyayı kendi algı sürecinden geçiren ve bu minvalde eyleme geçen, birey olan ya da olmaya çabalayan, diğer insanların da düşüncelerine saygılı olan, sanatı seven, ona tükürmeyen, çözüm arayışında olan barışçıl insanları severiz.

 Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz çalışmalarla neyi görünür kılmak istediniz?

Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalarda öncelikli amacımız insanların bakış açısını sarsmak ve sokağı renklendirmekti. Özellikle birinci belirttiğimiz amaçta ne kadar başarılı olduk şimdiye değin, tam olarak bilmiyoruz. Süreç içerisinde pozitif gelişmeler deneyimlemeyi umut ediyoruz.

“EMNİYET BİRİMLERİNİ İNSANİ BİR DİL KULLANARAK EKARTE ETTİK”

 Yaptıklarınız bazılarına göre vandalizm olarak değerlendirilebiliyor.

Vandalizmin birincil amacı yakmak, dökmek, yağmalamak, zarar vermektir. Biz şimdiye değin koyduğumuz eylemlerde böyle bir amaç gütmedik, bundan sonrası için de böyle bir niyetimiz yok. Genel anlamda sokak sanatının da böyle bir niyeti olmadığını düşünüyoruz. Aslında bakarsanız bunun zamanla, sokak sanatı kültürü ülkemizde oturduğunda veyahut oturursa diyelim, anlaşılacağını öngörüyoruz. Dışarıdan örnek vermek gerekirse geçtiğimiz ay Banksy’nin memleketi Bristol’ın belediyesi dünyanın dört bir yanından sokak sanatçılarını çağırarak şehri açık hava müzesi kıvamına soktu. Ülkemizde bu kültürün oluşması, toplumun görsel zekasını artırmasını ve sanata bakış açısının optimale kaymasını sağlayacaktır. Ama bu kültürü bizim tek başımıza oluşturamayacağımız da bir gerçek.

Kimliklerinizin ortaya çıkması gibi bir endişeniz var mı? Ya da tüm eylemlerinizi gerçekleştirirken yakalanmak gibi...

Yok. Gerekli insanlara kendimizi tanıtıp proje için beraber çalıştığımız da oldu, sarhoşken ağzımızı tutamadığımız da. Kim olduğumuzdan ziyade ortaya koyduğumuz işin ve onun tepkimelerinin önemine inanıyoruz. Eylemlerimizi sokak sanatı raconuna uygun olarak yakalanmadan yapma gayretindeyiz. Ama emniyet birimleriyle muhatap olduğumuz da oldu. Konuşma yetimizi kullanarak, insani bir dille meramımızı anlatarak -beyaz yalanlar içerdiği oluyor- ekarte ettik kendilerini.