CNN TÜRK'ten Serdar Korucu, Gezi Parkı'na destek eylemleri sırasında Eskişehir'de öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın ailesinin evine gitti, odasını gördü, anne ve babası ile görüştü.

Serdar Korucu'nun yazısı şöyle:

Hatay'ın Antakya ilçesinde Ekinci mahallesindeki evlerden biri. İki katlı, bahçesini ağaçların ve asmaların süslediği bir bina. İlk bakışta diğerlerinden bir farkı yok aslında. Ta ki dikkatli bakıncaya, içine girinceye kadar…

Mahalleden geçen herkesin yolu çıkıyor bu eve. Herkes biliyor adreslerini.

Nedeni duvarlardaki yazılarda, pankartlarda saklı: "Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür"

Evlerinin kapısı gelenlere sonuna kadar açık Korkmaz ailesinin. Oğullarının fotoğraflarının çerçeveleri doldurduğu duvarların arasında herkesi büyük bir sevgi ile karşılıyorlar. Sanki çocuklarının arkadaşı gelmişçesine. Yüzlerinde misafirperverliğin verdiği bir tebessüm. Gözlerinin içindeyse 19 yaşında bir evladı kaybetmenin dinmez acısı.

Önce ağabeyi Gürkan Korkmaz geliyor. Ardından babası Şahap Korkmaz. Uzun zamandır tanışıyor gibi hissediyor misafirler. Hüznü birlikte sırtlamanın verdiği ortaklık duygusuyla.

Bir koltuğa oturduktan sonra annesi Emel Korkmaz geliyor yanıma. Önce "Aliş'imin en sevdiği koltuk buydu" diyor. Ardından sarılıyor sıkıca. Kulağıma fısıldıyor, "Oğlumun kokusu" diye.



"Keşke" diyor, "keşke bu vesileyle tanışmasaydık ama kader işte"…

Anne metanetini korumayı başarsa da karşısındakiler kendini tutamıyor. Her konuşma, her anektod sonrasında gözler yaşarıyor. Fakat kimse birbirine, hele ki aileye göstermek istemiyor bu anı. Maharetle bir mendil çıkartılıp fark ettirilmeden siliniyor gözler. Boğazlardaki yumruyu ise yok etmek imkansız…

Ardından ağabeyi ile odasını ziyaret ediyoruz. Her tarafta dönem dönem Ali İsmail'in fotoğrafları. Büyük bir Atatürk albümü, Atatürk imzalı bir kupası ve duvarda asılı bir saati var. Kupa ve albüm 19 yıllık ömründe üç kez gittiği Anıtkabir'den. Duvardaki saati ise arkadaşları hediye etmiş doğum gününde. "9'u 5 geçe"de duruyor saat. Ali İsmail öyle kalmasını istediği için…

Odadan çıkıp babası ile oturuyoruz. Önce Ali İsmail'in Eskişehir günlerini anlatıyor. Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 1. Sınıfa başladıktan sonra kuzenleri ile yaşadığı o evi, o heyecanı. "Biz sevinmiştik, birbirlerine yardımcı olurlar, teselli ederler diye düşünmüştük." diyor.

Sözü oğlunu olayın ardından gördüğü ilk güne getiriyor.

"Her tarafı morluklar içindeydi, yüzü gözü şiş. Sanki bir boya sürülmüş gibi, kolları, ayakları mosmordu. 37 günün sonunda, hayatını kaybettiğinde ayağı hala mordu. Çelme takılan ayağının morluğu geçmemişti. Onu yapanın çocuğu yok mu? Hiç düşünmedi mi o çocuğun ailesi yanacak diye?"

Ardındansa oğlunun başında geçirdiği günleri anlatıyor:

"Bak annen baban geldi tut elimizi dedik. Yanağımı ağzına yanaştırdım hafifçe öptü beni ilk günlerde. Beni tanımadın mı diye sorduğumuzda hafifçe oynatıyordu başını. Her gün yeni bir umutla gittik yanına, bugün elimizi tutacak, bize gülecek diye ümitliydik. Gözlerini kıpırdatıyordu biz konuştukça. Hemşireler, siz onunla konuşunca heyecanlanıyor, sizi dinliyor diyordu"

Ancak evlatları iyileşecek hayalleri 35. günden sonra azalmış.

"Son Pazar günü ziyaret ettim Ali İsmail'i. Kötü gördüm onu. Nefes nefeseydi. Doktorunu çağırdım, sağa sola gittim, kimse yoktu. Hemşirelere sorduğumda, "Doktor gerektiğinde biz çağırıyoruz" dediler ama ben rahatsız oldum. O gün ilgilenilmediğini hissettim. Ertesi gün cihaza bağladılar nefes alması için. Neden diye sorduğumda rahat nefes alsın diye dediler."

Ve son gün… Çarşamba günü oğlunun vefat haberini almadan önce gördüğü rüyanın bugün bile etkisinde Şahap Korkmaz.

"Çarşamba sabahı ben saat 3:30'da oruç tutacağım diye kalktım. Suyumu içtim, namazımı kıldım. Rüyamda annemi gördüm. Benden bir şey istedi, anlamadım. Ali hep onu rüyasında görürdü, ninem beni yanına çağırıyor derdi. Demek ki Ali'yi istemiş benden. Sabah hastaneye gittim. Doktorlarla görüştük, durumu iyi değil dediler. 1 saat sonra kötü haberi verdiler."

Baba Korkmaz oğlu için "İnşallah mekanı cennettir." diyor ve ekliyor gözünü uzaklara dikerek: Ali İsmail öldü ama biz her gün ölüyoruz

Bu sözlerin en yakın şahidi ise Ekinci Mahallesi. Ailenin misafirlerin karşısında gösterdiği metaneti her Cuma günü yaptıkları mezar ziyareti kırıyor. Haksızlığa karşı durmaktan korkmayan Ali'lerini, şiddete kurban edilen İsmail'lerini gördükten sonra sabah sessizliğini bölüyor sesleri…

"Bizi bıraktın ya Ali, gittin bu dünyadan ya İsmail"