Sakin Kent Hareketi Türkiye'de

AHMET İNSEL / RADİKAL

 

Yaşamın giderek artan hızının yanında, her şeyin tektipleşmesine tepki modernliğin erken dönemlerinden itibaren ifade edildi. Modern dünyanın içinden çıkan muhafazakârlığın önemli temalarından biri oldu bu tür tepkiler. Muhafazakârlık sınırlarında kalmayarak, örneğin 20. yüzyılın ikinci yarısında ileri sanayii toplumuna karşı gelişen yeni yaşam felsefesi akımları da modernliğin günlük yaşam üzerindeki olumsuz etkilerine tepkiden besleniyorlardı. Çevreci bilinç ve çevreci hareket de buna bağlı olarak gelişti.

 

1989’da ortaya çıkan Yavaş Yemek (Slow Food) hareketi bu karşı çıkışın somut ifadelerinden biriydi. İtalya’da başlaması anlamlıydı. Günümüz modernliğinin simgesi haline gelen hızlı yemek zincirlerine, hızlı yaşam tarzının insanları giderek esir almasına karşı çıkanların hazırladığı bir bildirinin kabul edilmesiyle başladı. Yerel yemeklerin, yerel lezzetlerin ortadan kalkmasına, asli sosyalleşme aracı olan yemeğin tıkınmaya dönmesine karşı çıkan hareket, bugün 153 ülkede 1200 yerel girişime yayılmış durumda. Bu yerel girişimlere yemek sofrası etrafında birlikteliği simgelemek için ‘convivium’ adı veriliyor. Burada anahtar fikir, birliktelik ve karşılıklılık. Yenilen yemek kadar birlikte yemenin, üretilen mal veya hizmet kadar onun birlikte üretilmesinin önemine vurgu yapıyor. Birliktelik, yüzyüze ilişkiler, kendisi kadar başkalarına değer vermek, dolayısıyla diğerkâmlık, yaşamın salt bir mücadele ve eziyet değil aynı zamanda keyif alınan anlar bütünü olduğu, olması gerektiği gibi değerler üzerine kurulu bu ‘yavaş’lık.

 

Yavaş Yemek hareketinin ortaya çıkışından on yıl sonra, ondan esinlenen ‘CittaSlow’ (Yavaş Kent) ilkeleri ilk kez İtalya’da birkaç belediye tarafından uygulandı (Chianti, Orvieto,..). Bugün 24 ülkede 147 kentin üye olduğu bir yerel yaşam ve yerel kalkınma hareketini ifade ediyor. Türkiye’de de, son yerel seçimlerde belediye başkanı seçilen Tunç Soyer’in girişimiyle, iki yıl önce Seferihisar’ın ilk üye olduğu ve başını çektiği bu hareket giderek yayılıyor. Türkiye’de Uluslararası CittaSlow hareketi tarafından üye kabul edilen 5 kent var: Seferihisar (İzmir), Gökçeada (Çanakkale), Akyaka (Muğla), Yenipazar (Aydın) ve Taraklı (Sakarya). 3 kentin üyeliği kabul aşamasına gelmiş: Yalvaç (Isparta), Vize (Kırklareli) ve Perşembe (Ordu). 3 kentin de başvuruları inceleme aşamasında. Girişimciler Yavaş Kent yerine haklı olarak Sakin Kent tabirini kullanmayı tercih ediyor. Sakin, huzurlu, keyifli, insanın ve insani ilişkilerin önde olduğu, çevreyle uyumlu kent örgütlenmesi ve yaşamı amaçlanan. Hareketin Türkiye’deki ilk bilimsel komite toplantısı 17 Aralık’ta İzmir’de Yaşar Üniversitesi’nde toplandı. Üniversitenin rektörü ve yukarıda sayılan 8 kentin belediye başkanının yanında, yirmiye yakın bilim insanının, birkaç uzman gazetecinin, Doğa Derneği’nin ve Trakya Kalkınma Ajansı uzmanlarının katıldığı bu ilk toplantıda, hareketin Türkiye’deki geleceği değerlendirildi.

 

Uluslararası CittaSlow’un belirlediği 59 kriterin ana fikrini insan odaklı örgütlenme oluşturuyor. İnsan odaklı ve insani boyutta örgütlenme. Bu nedenle, Sakin Kent ağına nüfusu 50 binden küçük olan kentler kabul ediliyor. Yeşil alanları, yaya ve bisiklet yollarını geliştirmek, doğayı ve çevreyi korumak, yerel üretimi desteklemek, tarihsel ve yerel zenginliklere sahip çıkmak gibi ilkeler ön plana çıkıyor. Kentte ‘fastfood’ zincirleri, süpermarketler, büyük reklam panoları istemiyor. Gürültü kirliliğini ve kitle turizmini engellemeyi, yenilebilir ve sürdürülebilir enerji kullanımına öncelik vermeyi amaçlıyor...

 

Sakin Kent, yaşamın mumyalandığı, müzeye dönüşmüş kent demek değil. Bu nedenle ilkeleri arasında teknolojiyi en yaygın ve en etkin seviyede kullanmak ön sırada geliyor. Belediye hizmetlerine ulaşımdan en son teknolojinin olanaklarından yararlanarak güneş enerjili sokak aydınlatmasına, elektrikli araçlardan ileri teknolojili arıtma tesislerine ve yaygın elektronik iletişim ağına kadar, modernliğin insani yaşam kalitesini arttıran olanaklarından da yararlanmayı teşvik ediyor. Bu anlamda modern öncesi nostaljisi taşımıyor. Asıl hayatın atardamarlarının attığı yerlerde modernle geleneksel, evrenselle yerel arasında, insan ve toplumsal ilişki odaklı bir yeni senteze ulaşmayı hedefliyor Sakin Kent girişimi. Emekliler ve yaşlılar kentine dönüşmeden, gençlerin de hız ve hareket arzusunu karşılayacak bir yavaşlık olması halinde, sanayii sonrası toplumun arzulanabilir yaşam örgütlenmesi modellerinden biri olmaya aday.

 

Ivan Illich, 1973’de yayımlanan Tools for Convivialty’de bu ilkeleri farklı biçimde dile getiriyordu. Türkçe çevirisi 1988’de Şenlikli Toplum başlığıyla, Ayrıntı Yayınlarının ilk kitabı olarak yayımlandı. Illich, kişiler arasında özerk, yaratıcı ilişkilerin kurulmasının önemine işaret edilirken, araçların insanlara hükmetmesini eleştiriyordu. Büyümenin kendi başına bir amaç olmadığını, insanların araçlara hükmetme kapasitesini yitirdiği sınırda büyümenin durmasını savunuyordu.

 

Sakin Kent hareketi de aynı şeyi kent yaşamı için savunuyor.