Özbekistan ziyaretinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i hedef alarak “Ecdadımıza eğer layık olacaksak bunlara hukuk çerçevesinde gereğini yapmamız lazım" ifadesiyle yargıyla talimat verdi.

Soyer’in açıklamalarını işaret eden Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, siyasal İslamcılığın Osmanlı anlatısında gedik açıldığına vurgu yaparak, “Bütün o Osmanlı anlatısı tuz buz olduğu gibi toplumun geniş kesimlerinin saltanata da hilafete de bakış açısı netleşti” dedi.

Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı ile AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i hedef alan ve yargıya talimat veren açıklamasını konuştuk.

Evrensel’den Şerif Karataş’ın haberine göre Fatih Yaşlı, değerlendirmesine Osmanlı'nın siyasal İslamcılıktaki yerine değinerek başladı:

"Türkiye’de siyasal İslamcı anlatının kurucu unsurlarından biri Osmanlı İmparatorluğu’dur. Bu anlatı, hakikatten kopuk bir şekilde, Osmanlı’yı bir fantezi evrenine yerleştirir ve bir tür 'altın çağ' olarak sunar. Padişahların her biri yüksek deha sahibi devlet adamlarıdır, Osmanlı devleti toprakları üzerinde yaşayan herkesi adaletle yönetmektedir, ele geçirilen yerlerdeki amaç sömürü değildir, buralara Allah’ın sözünü taşımaktır, Osmanlı farklı etnik ve dini kökenden insanları yüz yıllar boyu bir arada yaşatmayı başarmıştır vesaire…”

Bu anlatının esas olarak Cumhuriyet ile hesaplaşmaya hizmet ettiğini belirten Yaşlı, “Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in doğrudan hedef tahtasına yerleştirilmesinin sınırları ve sakıncalarına karşı İslamcılık, Kadir Mısıroğlu ve Necip Fazıl Kısakürek gibi isimler aracılığıyla bu 'altın çağ' anlatısını inşa etmiş ve buradan hegemonik bir söylem yaratmaya çalışmış, Cumhuriyet’in karşısına Osmanlı’yı koymuştur” dedi.

Söz konusu anlatının Erdoğan’ın 1970’li yıllara tekabül eden gençlik yıllarını ve politizasyonu da biçimlendirdiğini, ideolojik kodların böyle belirlendiğini de ekleyen Yaşlı, “Yani Erdoğan burada 'samimi'dir, Türk sağının bir fantezi ürünü olan Osmanlı’ya o bir gerçek olarak inanmakta, dahası Osmanlı’yı tekrar diriltebileceğini düşünmekte, bir emperyal vizyon taşımaktadır. Bugünkü saray merkezli iktidar da ümmete liderlik iddiaları da yeni-Osmanlıcı dış politika da sözünü ettiğim İslamcı anlatının ve Erdoğan’ın politik/ideolojik formasyonunun ete kemiğe bürünmüş halinden başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

GÜNDOĞU’DA İKTİDARA İTİRAZ

Yaşlı, 9 Eylül günü İzmir’de toplanan kalabalığın, AKP’nin kültürel hegemonyasını kabul etmeyeceğini ve toplumun en az yarısının siyasal İslam’ın Türkiye’yi içine sokmaya çalıştığı çuvala razı olmayacağını gösterdiğini söyledi.

9 Eylül için “Siyasal İslamcılığın hakikatle yüzleştiği günlerden biri olarak kaydedildi" diyen Yaşlı, şöyle devam etti:

"Buna bir de Soyer’in Osmanlı hakikatini hatırlatması eklenince İslamcılığın fantezi evreninde çok sağlam bir gedik açıldı, bütün o Osmanlı anlatısı tuz buz olduğu gibi, toplumun geniş kesimlerinin saltanata da hilafete de bakış açısı netleşti. Günlerdir yaşanan öfke nöbetini buna bağlamak gerekiyor dolayısıyla.”

"BELEDİYE KAYNAKLARI ÜZERİNDEN YENİ ZENGİNLER YARATILDI"

Belediyelerin hem siyasal İslam’ın iktidara yürümesinde hem de iktidarı aldıktan sonra elde tutulmasında çok ciddi bir işlevi olduğuna dikkat çeken Yaşlı, “Belediye kaynakları üzerinden yeni zenginler yaratıldı, komisyonlar alındı, il ve ilçe teşkilatları beslendi, vakıflara para aktarıldı, yani buralar çok önemli rant aktarım merkezleriydi. Ayrıca belediyeler yoksul kesimlere yönelik yardımların da kalbi niteliğindeydi, iktidarın kurduğu 'sadaka devleti' belediyeler üzerinden işliyordu. Ancak son yerel seçimlerde önemli belediyelerin kaybedilmesi ile birlikte bu aktarım büyük ölçüde kesildi. Bu da iktidar partisinin taban ve yerel örgütlenmesini hayli etkiledi ve zayıflattı” ifadelerini kullandı.

CHP’Lİ BELEDİYELER İÇİN KAYYUM İHTİMAL DIŞI DEĞİL

Bugün gelinen noktada HDP’li belediyelere yönelik kayyumun bir benzerini CHP’li büyükşehir belediyeleri için zayıf bir ihtimal olarak gören Yaşlı, seçimleri işaret ederek şunları söyledi:

“Ancak Türkiye’nin 2023 seçimlerine kaotik bir süreçle götürülmesi, toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın derinleştirilmesi ve bunun üzerinden birtakım provokatif işlere girişilmesi söz konusu olursa, zayıf dediğim bu ihtimal güçlenebilir. Belediyeler bu sürecin bir yansıması olarak başka birtakım kişi ve kurumlarla birlikte hedef tahtasına yerleştirilebilirler ve buralara yönelik önce birtakım operasyonlar sonra da kayyum atanması gibi bir durum gündeme gelebilir. Ancak buna dair kesin bir şey söylemek için henüz erken görünüyor.”

SOYER’İ ÖNCE HEDEF ALDI, SONRA YARGIYA TALİMAT VERDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Eylül’de İzmir'in kurtuluşunun 100. yıl dönümü kutlamalarında yaptığı konuşma nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i hedef göstererek, “Sen Osmanlı'ya hakaret edecek haddi nerede buldun? Hadsiz. Bunun babası da aynıydı” dedi.

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi için gittiği Özbekistan'da resmi temaslarını tamamlayan Erdoğan, Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu'na katılmak üzere ABD’nin New York kentine geçerken, iktidara yakın gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Tunç Soyer ile ilgili soru üzerine, şunları söyledi:

“Bu adamın istikameti filan yok. Bu, pusulayı şaşırmış ve terbiyeden uzak. Tarihini hakaretle ifade etmeye çalışan bir insan, bir defa bu milletin bir evladı olamaz. Bu millet, bu ecdatla anılıyor. Bu ecdatla şu anda biz iftihar ediyoruz. Ama ne yazık ki siyasetin içinde olmaktan öte, parti başkanı olanlarda bile ve üstelik tarihçiyim dedikleri halde bunu yapanların olması gerçekten bir akıl tutulmasıdır. 33 sene Osmanlı’yı idare eden bir Sultan Abdülhamid’e utanmadan, sıkılmadan öyle yakıştırmalar yapılması asla kabul edilemez.”

Gazeteci Merdan Yanardağ’ı da hedef alan Erdoğan, “İfadeleri kesinlikle nefret suçuna da girer. Tabii bunların üzerine gitmemiz lazım. Yani bu meydan o kadar boş değil. Bunu bilmeleri gerekecek. Ecdadımıza eğer layık olacaksak bunlara hukuk çerçevesinde gereğini yapmamız lazım” diye konuştu.