Özgecan’ı artık bilmeyen yok. Maalesef bilmeyen yok. Kayseri’deki bazı kadın örgütleri de Özgecan dramına dikkat çekmek için bir araya gelip basın açıklaması düzenledi. Hatta, haberini yaptığımız üzere, 16 yaşındaki ‘Ben de tecavüze uğradım. Yeter!!!” diye haykıran M.N’nin dramı, basın açıklamasına katılan erkekleri ve kadınları gözyaşlarına boğdu; M.N’nin dramı basın açıklamasına damgasını vurdu. Öyle sanıyorum ki, bundan sonraki süreçte itiraflar zinciri oluşacak. Kanaat önderleri/ünlüler bu işin başını çeker ise somut bir takım sonuçlara ulaşabileceğimizi umuyorum.

Basın açıklamasına katılan erkekleri ve eşi ile birlikte gelen Girişimciler Kurulu Eski Başkanı Sema Karaoğlu’nu kutlamak gerekiyor bana. göre Böylesi açıklamalarda erkekleri ve toplumda sevilen, kanaat önderi haline gelmiş isimleri, üstelik de eşleri ile birlikte görmek önemli. Bunlar, açıklamaların doğruluğuna ışık tutuyor bir nevi toplum gözünde.



Neden bu tür basın açıklamalarını, hep bazı gruplar yapar, diğerleri kadın değil mi, gönül isterdi ki, basın açıklamasında, Kayseri’deki tüm kadın STK’ları görelim, diye düşünürken; İletişim Fakültesi’nde akademisyenlik yapan bir arkadaşım (erkek) ile karşılaştım. 15 dakika süren çay yarenliğimiz sırasında, ‘n’aber, nasılsın’ dışında kendimizle ilgili bir şey konuşamadık. Söz, Özgecan’ın yaşadıkları ve bu bağlamda, üniversitede yapılan kadın çalışmalarının sokakta yaşananlara ne gibi bir katkı sunduğuna geldi, çattı.



Gerek Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi, gerekse en son 46 olduğunu hatırladığım diğer iletişim fakültelerinde, bunun yanı sıra üniversitelerin sosyoloji bölümlerinde ve son yıllarda sayıları artan kadın çalışmaları merkezlerinde ve son 1 yıldan bu yana da henüz ‘tek adam’ olan Erkek Araştırmalar Merkezleri’nde, sayısını bilmediğim kadar çok kadın STK ile derneklerinde, ‘toplumsal cinsiyet’ ve ‘kadın’ konulu yapılan binlerce araştırmanın sokağa reel yansıması olsa idi, Özgecan bu şekilde katledilir ve yüzlerce kilometre ötedeki bir başka kentte Özgecan’ın katillerinin kınandığı bir basın açıklamasında 16 yaşındaki bir genç kız, “Tecavüze uğradım, okul hayatım sona erdi, çevrem kalmadı, o ise elini kolunu sallayarak dolaşıyor” diyebilir miydi? Bu, olayın yalnızca bir boyutu elbette. Türkiye’de kadınların katledildiği olayları durduracak olan, raflarda tozlanan kadın araştırmalarının sokağa yansıması değil tek başına. Özellikle yasal düzenlemelerin bu yönde olması gerekliliği üzerinde şüphe yok. Yasal düzenlemelerin üzerinde baskı yapacak kanaat önderi kişi/kurum/kuruluşların da.

Ancak, basın açıklaması Kayseri açısından bazı konularda milat oldu, bu sevindirici. Açıklama esnasında sayısı hızla artan erkekler, Kayseri Lisesi’nden pankart açan erkek öğrenciler, başörtüsüne ve yaşadığı olaydan dolayı toplumdan itilen/okulundan olan bir genç kızın, tüm toplum baskısına rağmen, ‘Tecavüze uğradım’ diye haykırması, aynı kızın annesinin taşıdığı ‘devlet, aklama, koruma, yargıla!’ pankartı, açıklama sonrasında dolup taşan Kadın Dayanışma Derneği’nin salonu… Yarın tüm kadınlar, tüm Türkiye’de siyaha boyanacak, lütfen tüm kız babaları, kız amcaları, kız kardeşleri olan onurlu erkekler, onlar da siyah giysin ve hemcinslerinin utançlarına karşı umutlarımızı yeşertsin…