Soner Aydın / Mersin

DİSK Genel-İş Mersin Şubesi'nin organize ettiği, 12 Şubat'ta Mersin Büyükşehir Belediyesi önünde gerçekleştirilen işçi eylemine dair, sendika yönetimi ve üyeleri ile eyleme destek veren sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcisi 23 kişi hakkında polise mukavemet suçundan dava açıldı.

NE OLMUŞTU?

30 Mart 2014 yerel seçimlerinin ardından Büyükşehir Belediyesi el değiştirmiş ve o seçimin üzerinden henüz bir kaç ay geçmeden farklı birimlerden yaklaşık 2 bin işçi işten çıkartılmıştı. Bunun üzerine DİSK Genel-İş Sendikası işçilerin işe iadesi için bir takım eylemler yapmış imza stantları açmıştı.

Son olarak bu kapsamda Özgür Çocuk Parkı içinde yaklaşık 8 gün süren bir çadır direnişi sergilenmişti. Neticesinde işçilerin bir çoğu tekrar eski işlerine dönerken, bir kısmı da ilçe belediyesinde işe alınmıştı.

4 AY SONRA DAVA AÇILDI

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan DİSK Genel-İş Şube Başkanı Kemal Göksöy, Asıl yargılanması gerekenlerin yüzlerce işçiyi aşından, ekmeğinden eden Büyükşehir Belediyesi yönetiminin olması gerektiğini dile getirdi. Yerel yönetimin değişmesinin ardından Mersin'de 2 bine yakın işçinin işten çıkartıldığını hatırlatan Göksoy, "İşten atılan ve sendikamıza üye bu işçilerin özlük haklarını korumak için eylemler yaptık,  açıklamalarda bulunduk. Demokratik tepkimizi dile getirdik. İmza stantları açtık. 12 Şubat'ta  Büyükşehir Belediyesi önünde Sivil Toplum Kuruluşlarından, siyasi partilerden ve genel merkezimizden de katılımın olduğu bir basın açıklaması organize ettik. Açıklamamıza Büyükşehirden atılan işçilerin yanı sıra örgütlü olduğumuz Akdeniz, Yenişehir ve Mezitli İlçe Belediyelerinden çalışan işçiler de destek verdi," ifadelerini kullandı.

"POLİS GAZ SIKINCA KİTLE GERİLDİ"


Eylem günü Özgür Çocuk Parkı önünde bir araya gelerek Büyükşehir Belediyesi önüne yürüdüklerini ancak Belediyeye 50 metre kala çevik kuvvet barikatı karşılaştıklarını kaydeden Göksoy, daha önceden güvenlik güçleri ile görüştüklerinden dolayı 'herhangi bir sıkıntı yaşanmadan basın açıklamasını demokratik bir şekilde yapabileceklerini' söylediklerini, aktardı. Göksoy, belediyeye uzak olmalarından dolayı güvenlik güçleri ile biraz daha geri çekilmeleri yönünde görüşme yaptıkları sırada bir çevik kuvvet polisinin gaz sıktığının dile getirerek, "İlk olarak ben gaza direk maruz kaldım ve bir müddet kendimden geçip fenalaştım. O anda hakimiyeti, kontrolü kaybettim. Tabi o arada bir gerginlik oluştu. Aslına gerginliğin olmasının en büyük nedeni orada sıkılan gazdır. Yoksa kitle taleplerini dile getirip dağılacaktı. Gaz sıkılına kitle gerildi. Tabi bunun yanında Belediyeden çekim yapmaları, el kol hareketlerinde bulunmaları da kitlenin gerilmesine neden oldu," diye yaşananları anlattı.

"ASIL YARGILANMASI GEREKEN BELEDİYE YÖNETİCİLERDİR"

Haklarında 'Polise mukavemet' suçundan soruşturma açıldığını belirten Göksoy, "Mahkemede ifademizi verirken hep şunu dile getirdik. Burada asıl yargılanması gereken Belediye Başkanıdır. Yüzlerce işçiyi kapı önüne koyan Belediye yetkilileridir. Burada yüzlerce işçiyi işinden, ekmeğinden eden yöneticilerin yargılanması gerekirken, hakkını talep eden işçi yargılanıyor.  İşçiler orada hakkını talep etti. Yoksa şov olsun diye yağmurda gidip bir belediyenin önünde eylem yapmak, gaz yemek gibi bir derdi olmaz işçinin. Üzerimize atılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyoruz. Biz aşımızı, işimizi istedik. Hukukta bunu gördü işe iade kararları verdi. Orada bir polisin kafasına taş geldiği yönünde iddialar var. Ancak ben bir şey görmedim. Polislerde mahkemede idi. Onlar işçilerden değil örgüt ve kurumlardan işçilere destek için gelenlerden şikayetçi oldu. Sadece bir arkadaştan şikayetçi oldular," şeklinde konuştu.

Asıl üzücü olanın yüzlerce işçiyi kapı dışarı eden bir anlayışın yerine işçilerin, emekçilerin, işçilere destek veren öğrencilerin, siyasi parti temsilcilerinin yargılanması olduğunu sözlerine ekleyen Göskoy, "Ortada hukuksuz bir şey yok. Biz aşımızı, işimizi istedik," dedi.