DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) covid-19 nedeniyle 1 sene içerisinde sırf Afrika kıtasında 190 bin kadar kişinin ölebileceğini açıklarken, ILO’ya (Uluslararası Çalışma Örgütü) göre ise, yine bu salgın (pandemi) nedeniyle dünya üzerinde 305 milyon kişinin işinden olabileceği hesaplanıyor. Trump ABD'de covid-19 nedeniyle 200 bin ölüm olacağını söylemişti, yani Vietnam savaşında kaybedilen Amerikan askerleri sayısının neredeyse 4 katı. Şimdiden corona kayıpları 82 bini aştı ve önceden açıklanan 200 bin vefat sayısının altında kaldığı için, Trump bu durumu bir zafer olarak yansıtmaya ve sene sonuna doğru yapılacak olan başkanlık seçimleri için bir koz ve enstrüman olarak kullanmaya başladı. Oysa özgürlükler ülkesinde morglar yetersiz kaldı, ölenler soğuk hava deposu şeklinde tasarlanan tırlara yerleştiriliyor. Kolombiya'da ise işler çok daha vahim. Mezarlık ve defin masraflarından kaçınmak üzere, kolayca tabut şeklini alabilen yoğun bakım yatakları kullanılıyor. ABD'de 1929'de yaşanan Büyük Buhrandan sonra en büyük işsizlik verileri geliyor. Covid-19 sebebiyle işsizlik oranı %4’lerden %14’ün üzerine taşındı, bu da 30 milyondan fazla işsiz demek. ABD corona’ya karşı mücadele planı kapsamında toplam 6 trilyon dolar tutarında paket açıkladı. Bizdekinin aksine, bu paket şirketlerin yanında doğrudan vatandaşlara da yönelik olarak harcanıyor. Örneğin 2 çocuğu olan 4 kişilik bir aileye ayda 8 bin dolar ödenmesi öngörülüyor. Bir başka örnekse, Avustralya’da işsiz olan bireylere bile 15 günde bir 750 dolar ödeniyor. Böylece insanların sosyal adalet duygusu pekişiyor ve toplumsal patlamaların önü alınmış oluyor. Bizde ise malum Ak Partinin mutat listelerindeki ailelere faz 1 ve faz 2 ödemeleri (tek seferlik 1000’er TL şeklinde) yapıldı, faz 3 ödemelerinden ise henüz haber yok. Covid-19 vurgunundan ilk önce ABD, Çin, Japonya, Almanya gibi büyük ekonomilerin toparlanacağı öngörülürken, en büyük zararı ise yine bizim gibi gelişmekte olan ülkeler çekecek. Seyfettin Gürsel’in başında bulunduğu BETAM’da yapılan araştırmaya göre, şu an Türkiye’de gerek iş ve gerekse işgücü arayanların sayısı hâlihazırda %70-80 oranlarında düşmüş durumda. Yılbaşından bu yana BİST ve devlet tahvilleri olmak üzere 8,5 milyar dolar Türkiye'den çıkmış. Tüm gelişmekte olan ülkelerden ise toplam 100 milyar dolarlık bir çıkış gerçekleşmiş. Yabancı yatırımcıların ve sıcak paranın tekrar gelişmekte olan ülkelere yönelmesi halinde de, Türkiye bu gelişmekte olan ekonomiler arasında 11. sırada yer buluyor.

İngiltere'de bile işsizlik %10’un üzerine çıktı. İngiltere ekonomisi bu sene %7,2 oranında daralacak. İngiltere’de milli gelirin Nisan-Haziran arasında %30, 2020'nin tamamında %14 azalacağı tahmin ediliyor. İngiltere’de milli gelirin tekrar aynı düzeye gelmesi 2027 senesini bulacak. Bizde her ne kadar halen işsizlik rakamları aylık bazda azalıyor gibi gösterilse de, bir zamanların parlak Ekonomik Bakanı Ali Babacan “İşsizlik rakamlarının geleceği boyutu açıklamaya korkuyorum” diyor. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 502 bin kişi azalarak 4 milyon 228 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 1,1 puanlık azalış ile %13,6 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 1,5 puanlık azalış ile %15,4 oldu. İstihdam oranı ise %43,1 oldu. Bu arada, bu işsizlik verileri tabii ki Şubat ayına ait. İktisat profesörü Sinan Alçın, covid-19 salgınının yarattığı ekonomik krizin “güçlü bir yıkıcı etkisi” olacağını belirterek, işsizliğin yükseleceğini ve sektörlerin toparlanmasının 10 yıllar sürebileceğini ifade etti. Salgının yarattığı ekonomik krizin işsizliğe etkisinin Mart ayı işsizlik rakamları açıklandığında netleşeceğini belirten Alçın, Ocak ayındaki %13,8’lik işsizliğin Mart ayında %20’yi görebileceğini belirtti. ODTÜ İktisat Fakültesinden Prof. Dr. Erol Taymaz, krizden çıkış için ihtiyaç duyulan destek paketinin büyüklüğünü 54 milyar dolar olarak hesaplıyor. Koç Üniversitesi’nden Prof. Selva Demiralp’a göre, 2020 yılında ödenmesi gereken dış borç yaklaşık 169 milyar dolar, bunun “35 milyar dolar ila 50 milyar dolarlık kısmı çevrilemez ve bir yerden denkleştirmek zorunda”. Otomotiv sektörü de sinyal veriyor. Mart ayında 103 bin otomobil üretimi yapılmışken, Nisan ayında yalnızca 11 bin adet otomobil üretildi.

Virüsün dünya ekonomisindeki tahribatıyla mücadele için IMF 1 trilyon dolarlık fon oluşturdu; 90 kadar ülke başvurdu. Biz başvurmadık, tenezzül etmedik. Ne de olsa IMF muslukların kapatılması, tasarruflu ekonomik program, şeffaflık gibi şartlar koşar. Nedense Türk halkı Cumhur reisinin telkinlerine rağmen, 200 milyar dolar aldı. Türkiye vatandaşlarının bankalarda TL mevduatından daha çok döviz mevduatları bulunuyor. Dış güçlerin paralarını almakta ve saklamakta neden bu kadar azimli ve istekliyiz? Akla Erdoğan'ın sözleri geliyor; “Yani ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen dış kuvvetler deriz, dış güçler deriz… Ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum. Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman bünyenize zarar veremez.”

Öte yandan, oldukça kıvrak bir dış politika manevrası olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump’a tıbbi malzemeyle birlikte gönderdiği mektupta ise şu şekilde hafiften ayar veriyor: “Umuyorum ki önümüzdeki dönemde, Kongre ve ABD basını da salgın sırasında sergilediğimiz bu dayanışmanın da etkisiyle, ilişkilerimizin stratejik önemini daha iyi kavrayacak ve ortak sorunlarımızla ortak mücadelemizin gerektirdiği anlayış içinde hareket edecektir…”

Akıl dolu siyaset anlayışımız gerçekten göz yaşartıcı... Noam Chomsky “Yorumların çoğulluğu, gerçeğin tekilliğini değiştirmez. Bakış açıları vardır ama bakılan gerçek tektir” der. Başka bir ifadeyle, “güneş balçıkla sıvanmaz”...