Devlet, siyaset, hukuk ve kamusal alanda vicdandan bahsedilirse bilin ki orada ya cahilce bir samimiyet ya da art niyet vardır.

Kamusal alanın tüm organizasyonları yasalar tarafından belirlenir. Yasa eğer vicdana ihtiyaç duyuyorsa orada yasanın yanlışlığından konuşabiliriz.

Doğru yasa vicdana ihtiyaç duymaz. Doğru yasayı demokratik yasa olarak kabul edebiliriz. Bu sebeple demokratik yasalar vicdana ihtiyaç duymaz. Demokratik yasalar, eşitlik ilkesi dâhilinde herkese aynı uygulanır. Daha önemlisi insan tabiatına uygundur ve evrenseldir.

Vicdan en çok hukuk alanında talep edilir. Neden? Çünkü merhamet çağrıştırır. Merhamete çağırır. Kötü bir taleptir bu. Kanunlar, kanun koyucular ve uygulayıcılar kesinlikle demokratik adalet yasası çerçevesinde olmalıdır. Aksi halde yandaş hukuk türer ki, sana ayrı, bana ayrı hüküm verir.

Prof. Dr. Ahmet Arslan’a göre üç türlü alan vardır. Birincisi özel alan, ikincisi kamusal alan, üçüncüsü devlet alanı, der.

Evimizin kapısı dışında alan kamusal alandır. Cadde, sokak, trafik, kantin, kafe, lokanta kamusal alan, devlet alanı ise malumunuz. Yine Arslan’a göre az gelişmiş ülkelerde kamusal alan hemen hemen hiç yoktur, özel alan ve devlet alanı vardır. Bu önermesine göre kamu bilinci, az gelişmiş ülkelerde gelişmemiştir demek yanlış olmaz. Yurttaş ve kamusal alan yerine, cemaat, kabile, hısım akraba, hemşeri, yoldaş, ülküdaş gibi şeyler referans alınır. Bizim ve sizin mahalle bilinci öyle doğmuştur, mahalle baskısı da bu tür toplumlarda hayat bulmuştur.

Özel alan dışında her ilişki şeklini yasalar belirlemelidir. Yasalara ihtiyacımız var. Üstelik vicdana ihtiyaç duymayan yasalara.

Geçmişte şöyle hatalar yaptım ve yaptık. Biz bir vicdan hareketiyiz. Biz siyasetin vicdanıyız gibi kamusal alanın tüm önermelerine vicdan üzerinden cümleler kurduk.

Bu çok yanlıştı. Çünkü vicdan içinde iktidar ilişkisi, teslimiyet, hem de yasasızlık barındırır. Oysa hiçbir politikacı, hukukçu, bürokrat vicdanlı davranacağım dememelidir. Doğru cümle şudur; yasalara uygun davranacağım.

Vicdanın kamusal alanda işi yoktur.

Herkese eşit uygulanan yasalar olmalıdır.

Kamusal alan ve devlet alanı ile ilgili işlerde eğer birisi; “ben vicdanlıyım bana güvenin” diyorsa orada bir hınzırlık vardır. Ayrıca güçlü bir ego. Kamusal alanda ve devlet alanında kimse kimseye güvenmek, merhamet duymak ya da beklemek zorunda değildir. Yasalar herkesi güvenceye almalıdır.

Vicdan kişisel ilişkilerde çok değerlidir. Aile, dostluk hatta sevda işlerinde bile. “Vicdansız Sabuha” şarkısını duymuşuzdur. İşte bu alanlar vicdanın alanlarıdır.

Bu iki kavramı yerli yerinde kullanırsak o zaman değerlerine değer katmış oluruz.

Sonuçta kimsenin vicdanına ihtiyaç duymayacağımız, hepimizi bağlayacak, kamusal ve devlet alanı demokratik şekilde belirleyecek temel yasaya ihtiyacımız var. Bunun diğer adı anayasadır.

Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var.

Not: Özgür Taburoğlu’un Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan “Vicdan: Kendi Olma Biçimleri” güzel bir kitap. Ayrıca yazarın bu konuyla ilgili konuşması da şurada; https://www.youtube.com/watch?v=CiD7y7YG6KM&t=366s