Diyarbakır Suriçi'nde yaşayan T24 yazarı Veysi Polat, bugün yayımlanan yazısında yurdun Güneydoğu'sunda yaşanlara Batı'dan pek ses çıkmamasına dikkat çekerek "Ölen Kürt ise sultan bile sağır oluyormuş meğer... Oysa bu halk Soma'da da, Gazze'de de, Gezi'de de susmadı..." tespitinde bulunuyor.

Polat'ın ünlü şair Ahmed Arif'in "UY HAVAR!" adlı şiirini hatırlatıp "Oy hawar! Muhammed, İsa aşkına durun..." dediği yazısı şöyle: 

17 Aralık 2015...

Gece yarısı saat 02:03.

Bu saatlere dek uyanık kaldığımda izlerim; genelde serçeler uyanmaya başlar, gün aydınlanana dek öterdi mahallemde...

Şehitlik semti oturduğum yer. Suriçi'nin biraz ötesi...

Bu Diyar'da savaş başladığından beri o yüreği büyük serçeler ötmez oldu. Ya korkudan öldüler ya da bu şehre küsüp göçtüler... 

Şimdi kuş seslerinin yerini kurşunlar aldı...

Kurşunlar sanki tuş sesiyle yarışır gibi şu an...

Tepemizde helikopter, yakın bir yerlerde patlayan bomba sesleri...

Bu memleketi öyle bir hâle getirdiler işte.

Uyuyamıyoruz!

Takatten düşünce de bu seslerden uykumuz bölünüyor...

Annem de uyanık.

Yarın oruç tutacak, Ramazan ayından kalma borcu var.

Namazını kılıyor şu an. Duası da annesinin dilinden, Kürtçe...

Hani o Meclis tutanağına "X" diye geçen dil...

"Allah'ım sen bir su dök bu ateşe. Kimse ölmesin. Bir karınca bile" diyor duasında...

Film sahnesi gibi yaşadıklarımız...

Ama senaryo yok Kürdün filminde... 

İstanbul'da Nimet Abla önünde Milli Piyango kuyruğunu gördüm bugün bir fotoğrafta. Diğer bir fotoğrafta Silopi, Sur ve Cizre'yi...

Anladım umru değilmiş batının...

5000 yılda yüzlerce savaşa direnip ayakta kalan Sur'da tanklardan yapılan top atışlarını da kimse duymamış...

Herkes "üç maymun" olmuş bugünlerde...

Ölen Kürt ise sultan bile sağır oluyormuş meğer... 

Oysa bu halk Soma'da da, Gazze'de de, Gezi'de de susmadı...

Her çığlığa bir nefes verdi.

Dağlarda kimse ölmesin diye bedenini "canlı kalkan" yaptı.

Ne batıdaki annenin, ne de doğudaki annenin artık ağlamasını istedi. Gözyaşının rengi yok, dedi.

Kimsenin kanı diğerinden kırmızı değil, dedi.

Bugün yalnızlar...

Bomba ve kurşun altındalar.

Şehrimiz, anılarımız kurşuna diziliyor...

Utanç ve çaresizlikle izliyoruz...

Kurşunlu Cami yandı, Meryem Ana kilisesinden uyandı, Dört Ayaklı Minare ayaklarından vuruldu...

Şimdi tarih ve kültürün kadim şehri delik deşik...

Yüzlerce bomba ve roket tarihin duvarlarından parça koparıyor.

Diyarbakır, Ahmed Arif'in sesinden "Uy hawar" diyor...

Muhammed, İsa aşkına "durun" diyor...

7 peygamberi, 541 sahabeyi bağrında uyutan bu mübarek kent huzur istiyor.

Yeter artık diyoruz...

Musa Anter'in dediği gibi;

Gözlerimizin değil,
Acılarımızın uykuya ihtiyacı var...