İstanbul Milletvekili Ufuk Uras: Kenan Evren ve darbeciler 6 aydır yargılanmıyor, Mahir Çayan'ın toplu yazılarını basan yayımcıya hapis cezası veriliyor.


İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Devrimci 78’liler Federasyonu ile bazı demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri ile birlikte TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 12 Eylül referandumunun ardından Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanmaları için yapılan başvuruların 6’ncı ayına girdiğini söyledi. Uras “BDP’lilerle ilgili 6 dakikada karar veren yargı darbecilere sıra geldiğinde 6 ay bekleyebiliyor. Yargının bağımsızlığını sağlamak hepimizin görevi olmalı. Darbe hukuku ve darbe kültürünü aşmada Meclis’in çok önemli sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz. Hukuku ortadan kaldıran darbecilere karşı hukuku uygulamak neden bu kadar zor oluyor, anlamak mümkün değil” diye konuştu. Türkiye’nin, Pinochet’i yargılayan hukukçuları ortaya çıkarabileceğini ifade eden Uras, cesur savcı ve hakimlere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Uras “Biz de Diyojen gibi cesur savcı ve hakimleri arıyoruz” dedi.


URAS: “MAHİR ÇAYAN’IN TOPLU YAZILARINI BASAN YAYINCIM 1.5 YIL HAPİS CEZASI ALDI”

Cezaevlerinden, 12 Eylül mağdurlarından özür dilenmesi, cezaların ortadan kaldırılması gibi sayısız mektup aldıklarını kaydeden Uras, kendi yayıncısı da olan Su Yayınlarının sahibi Recep Tatar’ın, Mahir Çayan’ın toplu yazılarını bastığı için 1.5 yıl hapse mahkum olduğunu kaydetti. Uras “Siz nasıl suçu ve suçluyu övme diye bu ülkenin 68 kuşağının kitaplarını, yayıncılarını mahkum edersiniz. Meclis’in asli görevi kayıkçı dövüşü değil, horoz dövüşü değil bu tür konularda somut adım atmaktır” dedi.


DEVRİMCİ 78’LİLER FEDERASYONU: “DARBECİLER DERHAL YARGILANSIN”

Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı Nejat Kangal ise 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla, darbecilerin yargılanmasını önlediği varsayılan Anayasa’nın Geçici 15’nci maddesinin kaldırıldığını hatırlatarak darbecilerin derhal yargılanmasını istedi. Darbecilerin nasıl yargılanacağına ilişkin özel bir yasa çıkarılması gerektiğine işaret eden Kangal, “Kenan Evren, Cemal Gürsel ve 12 Mart Muhtırasının sorumlusu Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanı unvanları geri alınmalıdır. Darbecilere ve yandaşlarına verilen tüm akademik unvanlar geri alınmalı, darbecilerin ve yandaşların adları okullarımızdan, sokaklarımızdan, meydanlarımızdan silinmeli. Darbecilerin servetleri açıklanmalı, mal varlıklarına el konulmalı, emekli maaşları kesilmeli ve bu kalemler kurulacak 12 Eylül Tazminatları Fonu’na aktarılmalıdır. Darbeleri ve darbecileri övenler, suçu ve suçluyu övmekten yargılanmalıdır” diye konuştu. Cunta döneminde yargılanan, gözaltına alınan, kaybedilen, idam edilen, işkenceyle öldürülen, zulmedilen herkesten devlet adına özür dilenmesini de istediklerini ifade eden Kangal, cezaevlerinde geçen sürelerin sigortalılığa sayılması ve sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesi, darbe döneminde vatandaşlıktan çıkartılanların kayıtsız şartsız vatandaşlığa geri alınması gerektiğini de ifade etti.

"BÜYÜKANIT'I YARGILAMAYAN EVREN’İ YARGILAR MI?" SORUSUNA CEVABI

Uras, “Yaşar Büyükanıt’ı yargılayamayanların Kenan Evren’i yargılayacağına inanıyor musunuz?” sorusuna ise “Biz kimsenin fıtratına değil kendi bakışımıza bakıyoruz. Bizim ulusal muhalefet örgütleri olarak bu talebimiz var. Kendi ayaklarımız üzerinde siyaset yapıyoruz. Başkalarının ne yaptığı bizi ilgilendirmiyor” yanıtını verdi.

Ufuk Uras'ın giriş konusmasindan sonra aşağıdaki metin ile Nejat KANGAL açıklamaya devam etti;

BASINA VE KAMUOYUNA

12 Eylül 2010’da yapılan referandumla darbecilerin yargılanmasını önlediği varsayılan, Anayasanın Geçici 15. Maddesi kaldırılmıştır.   Ancak yargılamanın önünü açacak adımlar henüz atılmadığı için referandum sonucu hiç bir şeyi etkilememiştir.

Referandum öncesi bir bir raflardan indirilen dosyalar şimdilerde yeniden sessiz sedasız eski tozlu raflara geri konuluyor. İş zamana yayılarak oluşan güçlü toplumsal irade törpüleniyor.

Başlangıçta geçici 15. maddeyi referandum paketine koymakta isteksiz davranan Ak Parti hükümeti şimdi de darbecilerin yargılanması için gereken siyasi iradeyi göstermede isteksiz davranmaktadır.

Darbe suçu meclisin varlığına karşı da işlendiğinden, bu suçu işleyenlerle hesaplaşmak da meclisin ertelemez sorumluluklarından biridir. Meclis ve hükümet gelinen noktada ya darbecilerin yargılanması için siyasi sorumluluk alacak ya da, darbecilerin yaptıklarının siyasi, tarihi ve hukuki sorumluluğunu taşıyacaktır.

      Federasyonumuz bir an önce yapılması gereken düzenlemeleri aşağıda özetlemiştir.                            

1)      Darbeciler derhal yargılanmalıdır.

—Darbecilerin yargılanması konusunda ne iktidar ne de muhalefet topu yargıya atarak sorumluluktan kurtulamaz. Darbecilerin yargılanabilmeleri için siyasi irade gösterilmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 

—Darbecilere darbe öncesi ve darbe sonrası işledikleri suçlardan davalar açılmalıdır.

—Darbecilerin yargılanmasının önünde ulusal veya uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir engel bulunmamaktadır. Tam tersine, hükümet ulusal ve uluslararası hukukun gereği olarak darbecileri yargılama yükümlülüğündedir. AİHM içtihatları* bu konuda yol gösterici olacaktır.

—Meclisin ve hükümetin, darbecilerin yargılanması konusunda gerekli düzenlemeleri yapmak için harekete geçmemesi, onlara yasayla verilmiş görevleri ihmal ve kötüye kullanma durumunu yaratır.

—Bu nedenle darbecilerin nasıl yargılanacağına ilişkin özel bir yasa çıkartılması, ayrıca bu yasanın geçmişle hesaplaşmanın aşağıda açıklayacağımız unsurlarını da kapsaması gerekir.

—Bu unsurlar şunlardır:

—Darbe marifetiyle, süngü gücüyle seçilen Kenan Evren, Cemal Gürsel ve 12 Mart Muhtırasının sorumlusu Cevdet Sunay’ın cumhurbaşkanı unvanları geri alınmalıdır.

—Darbecilerin ve birlikte oluşturdukları suç örgütlerinde görev alan bütün rütbelilerin rütbeleri geri alınmalı, resmi sivil tüm suçlular yargılanmalıdır.

—Darbecilere ve yandaşlarına verilen tüm akademik unvanlar geri alınmalı, darbecilerin ve yandaşlarının adları okullarımızdan, sokaklarımızdan, meydanlarımızdan silinmeli, yerine demokrasi mücadelesinde kaybettiklerimizin adı verilmelidir.

—Darbecilerin servetleri açıklanmalı, mal varlıklarına el konulmalı, emekli maaşları kesilmeli ve bu kalemler kurulacak 12 Eylül Tazminatları Fonu’na aktarılmalıdır.

—Darbeleri ve darbecileri övenler, suçu ve suçluyu övmekten yargılanmalıdır.

—Bugünkü darbe düzeninin ana halkalarından olan Nato’ya bağlı cinayet, terör ve kışkırtma örgütü gladio (kontrgerilla), ülkemizdeki uzantıları derhal lağvedilmeli, suçlular yargılanmalı, işledikleri insanlık suçlarının bütün belge ve kayıtları açıklanmalıdır

—Cunta tarafından kullanılan başta JİTEM ve adı “Özel” ile başlayan örgütlenmeler olmak üzere bütün kirli savaş araçları ve yöntemleri lağvedilmeli, suçluları hesap vermelidir.

—Başta YÖK, MGK, RTÜK olmak üzere Darbe düzeninin tüm kurumları ortadan kaldırılmalıdır.

2)      Telafi edici düzenlemeler

—Cunta döneminde bu ülkede yaşayan,  yargılanan, gözaltına alınan, kaybedilen,   idam edilen, işkenceyle öldürülen, zulmedilen herkesten devlet adına özür dilenmeli, resmi ve gayri resmi kanallar aracılığıyla tüm topluma duyurulmalıdır.

—Özrün anlamlı olması mağdurların ve toplumun hakikati bilmesi ile mümkündür. Hakikatin ortaya çıkarılıp, anlatılması için gerekli çabalar gösterilmeli ve önlemler alınmalıdır.

—Cunta döneminde, sıkıyönetim mahkemelerinde, olağanüstü hal mahkemelerinde verilen kararlar yok sayılmalıdır. Bu dönemde verilmiş kararlara bağlı kısıtlılıkların tamamı kaldırılmalı, bu mahkemeler tarafından cezalandırılan kişilerin itibarı iade edilmelidir.
—Cezaevlerinde geçen süre sigortalılığa sayılmalı sigorta primleri devlet tarafından ödenmelidir.

—10 yıl ve üzeri sürelerde cezaevinde kalanlara, süreye bakılmaksızın emeklilik hakkı tanınmalıdır. 

—Darbe döneminde vatandaşlıktan çıkartılanlar kayıtsız şartsız vatandaşlığa geri alınmalıdır.     

—İdam edilenlerin, işkencelerle katledilenlerin ailelerine ve cuntanın bedel ödettiği herkese menfi ve müspet zararlarını karşılayacak şekilde tazminat ödenmelidir.

     Darbe sonrası işten el çektirilenlerin bu nedenle uğradıkları maddi ve manevi zararları tazmin edilmelidir. 

     Mağduriyetleri nedeniyle düzenli gelirden yoksun kalanlara, hayatlarını onurlu bir şekilde devam ettirmelerini sağlayacak düzeyde  aylık bağlanmalıdır.
—Başta Diyarbakır Zindanı, Mamak Askeri Cezaevi ve Metris Askeri Cezaevi olmak üzere ülke genelinde zulüm merkezine dönüştürülen her yer; toplum belleğini diri tutmak adına, direnenlerin ve zulmedilenlerin tarihini dile getiren müzelere dönüştürülmelidir.

—Bunun yanında kolektif hafızayı canlı tutacak eğitim ve kültür faaliyetleri düzenlenmelidir.

3)      Demokratikleşme

—12 Eylül anayasası  derhal kaldırılmalı yerine demokratik, katılımcı bir anayasa yapılmalıdır.

—12 Eylül darbesiyle derinleşen Kürt sorununda, barışçıl demokratik çözüm gerçekleştirilmelidir. Bu alanda başta mevcut ifade ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin yasaklar olmak üzere bütün yasaklar kaldırılmalıdır.

—Siyasi partiler kanunu demokratikleştirilmeli, %10 seçim barajı kaldırılmalıdır.
  Çünkü %10 seçim barajı 12 Eylül’ün ruhudur.

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

DEVRİMCİ 78’LİLER FEDERASYONU

*AIHM'in konuyla doğrudan ilgili lehe kararları.

Streletz, Kessler and Krenz v. Germany ([GC], nos. 34044/96, 35532/97 and 44801/98 Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya geçmeye çalışırken sınırda vurulan kişilerin öldürülmesinden Doğu Alman yetkililerin iki Almanya'nın birleşmesinden sonra sorumlu olması.
Kononov v. Latvia, no. 36376/04. 1944'de işlenen savaş suçlarının 50 yıl sonra soruşturulması.
Ould Dah/Fransa, 13113/03 (kabul edilebilirlik kararı). Ağır insan hakları ihlallerinde affın geçersiz sayılması.