Yerküre’de yaşayan tüm insanların hava, su gibi olmazsa yaşayamayacakları, yaşamaları için olmazsa olmaz bir gereksinimleri olan, insana özgü yeteneklerini kullanabilme özgürlüğü, “demokrasi” adı verilen yönetim biçimiyle yaşama geçebilmekte.

Demokrasi, eksiksiz bir yönetim biçimi değil. Eksikleri, kötü yanları da olan, ancak bugüne değin daha iyisi bulunamayan bir yönetim biçimi.

Barış içinde, birlikte yaşama araçlarından biri. Ama, tek araç değil. Her şey gibi değişime, dönüşüme açık bir içeriği var.

Hiç ağzımızdan düşürmediğimiz, sıkıştığımız zaman hemen gölgesine sığınmaya kalktığımız, gerçek kurallarını uygulamaya gelince hemen yana çekildiğimiz bu kavram, ilk uygulanmaya başlandığı Yunan Site Devletlerinden buyana içerik değiştirerek, gelişerek günümüze dek uzanmış, en uzun soluklu yönetim biçimi kavramı.

Demokrasi bir kurum olmasının yanında her an korunmak zorunda kalınan bir değer.

Birleşmiş Milletler kararı

Uluslararası Demokrasi Günü, Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla uygulamaya konuldu.

“Dünyadaki tüm ülkelerde demokrasi, kalkınma, insan hakları ve temel özgürlüklere saygının yerleşmesi için yoğun çaba harcanılması gerektiği düşüncesinden yola çıkan Birleşmiş Milletler (BM), 2008 yılından başlayarak, 15 Eylül tarihinin “Demokrasi Günü” olarak kutlanılması kararını aldı.

BM Genel Kurul’u kararında, “demokrasilerin ortak özellikler paylaşmakla birlikte tek tip demokrasinin bulunmadığı ve demokrasinin hiçbir ülke ya da bölgeye ait olmadığı” görüşü dile getirildi. Kararda, “demokrasinin insanların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemlerini kendi özgür iradeleriyle belirleme ve bu sistemlere tümüyle katılma temeline dayalı evrensel bir değer olduğu” da vurgulandı.”(1)

Demokrasisi oturmuş olan ülkelerle oturmamış ülkeler arasındaki fark, kurumların ve halkın demokrasiyi ele geçirmek isteyenlere karşı toplumsal uzlaşmayı sağlamış olması. Bu süreç, halkın demokrasiyi özümseyip korumaya, yaşatmaya çalışmasıyla yaşama geçecek bir durum.

Yönetimin sınırlanması

Yönetim gücü, sınırlı olması, yönetilenlere hesap vermesi, insan haklarına saygı göstermesi, önceden belirlenmiş kurallar sınırları içinde işlemesi, parçalanması ve bir denetim ve denge sistemine yerleştirilmesi gerekmekte.

İnsanlık tarihi boyunca ortaya konulmuş olan, insan hak ve özgürlükleriyle ilgili tüm belgeler, içerik olarak yönetimin, yöneticilerin sınırlandırılmasını düzenlemişlerdir. Güçlü olanın değil, güçsüz olanın koruması gerektiği konuusu, insanlığın algılayabildiği en temel kültürel değerlerden biri.

Güçler ayrımı

Demokratik bir yönetimin Güçler Ayrılığı ilkesiyle yaşama geçebileceği açık. Yasama, Yürütme, Yargı erklerinin birbirlerinden bağımsız olarak çalışması gerekmekte. Bu sistemin kurulabildiği yönetim sistemleri demokratik, kurulamadığı sistemleri demokrasi dışı, değişik baskı yönetimleri olarak ortaya çıkmakta.

Yönetime katılma

Demokrasi, halkın halk adına, halk tarafından yönetilmesi eyleminin adlarından biri. siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.

Halkın yönetin yetkisini belli sürelerle birilerine vermesi, “Temsili Demokrasi” olarak adlandırılan uygulama birçok sakıncalar üretmiş bulunmakta. Yönetme yetkisinin kötüye kullanılması önlenememekte. Temsili demokrasi halk yığınlarının sorunlarını çözememekte. Bu nedenle, en iyi yöntemin “Doğrudan Demokrasi” adı verilen, halkın yönetime katılımıyla sağlanabileceği seçeneği, çağımızın en iyi seçeneği olarak karşımıza çıkmakta.

İnsanların kendi kendilerini yönetme süreçlerine katılarak, politika üreterek, doğrudan uygulanacak bir yönetim aşamasına geçebilmeleri, insanlığı ezilmekten, sömürülmekte kurtaracak tek yol gibi durmakta.

İnsanlığın, mutlu, barış içinde, birlikte yaşaması için, kendileriyle ilgili kararlara katılarak söz söylemeleri, oy kullanmaları gerekmekte. Belki gerçek bir demokrasi böyle kurulabilir.

İnsanların, insan gruplarının birbirleriyle konuşması, tartışması, düşüncelerini paylaşmaları, ortak sorunları birlikte çözmeye çalışmaları, özlenen, yararlı, iyi bir yoldur.

İnsanlık el ele, omuz omuza vererek kendisinin yönetilmesi süreçlerine katılma hak ve özgürlüğünü ele geçirmek zorundadır.

Uluslararası Demokrasi Günü, bu sorunların tartışıldığı bir içerik kazanmalı.

-----------------------------------

(1) Hürriyet Gazetesi, 15 Eylül "Demokrasi Günü" ilan edildi, 09.11.2007