#İşgalet, #hükümetistifa, #diren, #polisşiddetineson, #kesinbilgiyayalım, #yurttaşgazeteciliği, #hacktivizm, #flashmob, #havaifişek, #uluslararasıdayanışma. Bu anahtar kelimeler, farklı ülkelerdeki eylemlerden bahsederken kullanılıyor. Kimisi toplumsal hareket diyor, kimisi çapulculuk, moda diyen de var, ‘devrim’ şarkıları söyleyen de. Hükümetin istifasını isteyen meydan işgalleri, polis şiddetine rağmen süren gösteriler ve sosyal medyada kopan fırtınalar şimdi de Ukrayna’da.

Biri Rusya diğeri AB taraftarı iki siyasi /ekonomik odağın hatta Rusya ve Avrupa ’nın mücadelesi sırasında on binlerce kişi dondurucu soğuğa rağmen sokaklarda. Basına yansıyan görüntüler Gezi Parkı’nı hatırlatıyor. Kiev’in artık #EuroMaidan olarak anılan Bağımsızlık (Nezalejnosti) Meydanı’nda eylemler coşku ve çelişkilerle devam ediyor.

BİZ AVRUPALIYIZ!

Olaylar Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Rusya ile ilişkilere zarar vereceği gerekçesiyle AB ile ülkesini yakınlaştıracak iki önemli anlaşmayı imzalamaması üzerine 21 Kasım’da başladı. Küçük bir grup durumu protesto etti. Polisin göstericilere karşı şiddet kullanması eylemlerin büyümesine ve ülkeye yayılmasına neden oldu. Meydana çıkan yollar devasa barikatlarla kapatıldı, çadırlar kuruldu. Polisin üzerine kepçe süren de oldu, onlara piyano çalan da… Boş binalar işgal edilip kültür merkezine dönüştürüldü, hükümet binaları kuşatıldı. Çatışmalar sırasında göstericiler kadar polisler de yaralandı. Polis şiddeti ve hükümete küfrün bini bir para…

2004’teki “Turuncu Devrim” deneyimini yaşamış ‘Batı’ yanlısı partiler ve milliyetçi gruplar, harekete baskın rengini verdiler. Onların hükümet değişikliği vurgusunun yanı sıra geleneksel politikayı eleştiren, “işgal et” eylemlerini hatırlatan gönüllü grupları da dikkat çekiyor. En çok “Hükümet İstifa!” ve “Biz Avrupalıyız!” sloganları atılıyor.

‘AVRUPA’YI BİZ BİLİRİZ’

Kiev’de birbirinden farklı sesler duymak mümkün. Daha önce hiç oy kullanmamış genç eylemcilerden Anastasia, “Ben Avrupalıyım! Yolsuzluklara ve baskıya karşı buradayım!” diyor. Eylemlere katılmaları için öğrencilerine izin veren ve bu yüzden hakkında soruşturma açılan bir öğretim görevlisi, eylemcileri “Çoğu 90’lı yıllarda doğmuş. Önceki kuşaklara göre daha eğitimliler, teknolojiyle araları iyi ve dünyayı takip ediyorlar. Ancak gelecek kaygısı yaşıyorlar” diyerek tanımlıyor.

Hükümet şiddetin yanı sıra tutarsızlıklarıyla da tepki çekiyor. ‘Orantısız şiddet kullananlar cezalandırılacak’ açıklamasının ertesi günü ‘kamu düzenini bozanlara gereken müdahale yapılacaktır’ deniyor. ‘Avrupa ile bağları koparmadık, görüşmeler devam ediyor’ diyerek göstericileri çay içmeye davet ediyor. Ardından görüşmeye katılanların sosyal medya hesapları hackleniyor.

Sosyal medya uzmanı Vitaley K., “Mısır’da Twitter’ın sararması olarak adlandırılan, R4bia avatarlarının yerini Ukrayna’da € işareti ve AB bayrağı aldı, cep telefonları 9. senfoniyi çalıyor” diye anlatıyor. Ardından soruyor: “AB üyesi ülkelerdeki işsiz gençler, mesela İspanya’nın Öfkelileri aynı simgeleri kullanıyor mu?”

Mutfakta gönüllü aşçı olarak çalışan Mikhailo, “Her köşe başında karşımıza çıkan araştırmacı veya gazeteciler 2 seçenekli sorular soruyor. Rusya’mı AB mi? Karşı mısın taraf mı? Her şey bu kadar basit değil. 140 harfle anlatılamayacak sorunlarımız var” diyor. “AB’ye karşı olmak hukuksuzluktan, hırsızlıktan yana olmak mı? Rusya ile iyi ilişkileri savunmak polis şiddetini de savunmak mı demek?”

MUHALEFETİN GÖRÜŞÜ

Eylemlerde çalışma koşullarıyla ilgili sıkıntılarını anlatan işçiler, AB’nin dertlerine derman olacağını düşünüyor. Ama evde oturan yüzde 50’nin içinde de işçiler var. Ilya onlardan biri, polisin tutumunu sağduyulu buluyor ve ülkenin geleceğinin tıpkı geçmişi gibi Rusya ile birlikten geçtiğini düşünüyor. Hiç kimsenin okuyamayacağı kadar uzun bir anlaşmanın imzalanmasıyla ilgilenmediğini söylüyor. “Irkçı sloganlar, kırıp dökmek, Noel kutlamalarına engel olmak veya Lenin gibi milyonların saygı gösterdiği birinin heykelini kırmak… Bunların hangisi Avrupa değerleri?” diye soruyor.

‘Bağzı’ medya “göstericilerin şirketlerden ve yabancı vakıflardan yevmiye alarak geldiklerini” söylüyor. Yaygın bir yoruma göre Devlet Başkanı Yanukoviç, AB ile pazarlık yaparken Rusya’yı, Rusya’yla pazarlık yaparken #EuroMaidan’ı gösteriyor.

Avrupa’nın çeşitli kentlerinde dayanışma gösterileri düzenleniyor. Rusya ve Ermenistan’da destekçiler gözaltına alınırken, komşu ülkelerden göstericiler de Kiev’e geliyor. Kırım Tatarları ise İstanbul ’da ve Akmescit’te gösteriler düzenledi.

Yaşananları “Protesto değil provokasyon. Sovyetler’in son izlerini silmeyi amaçlayan, ABD ve Almanya imzalı bir girişim” diye tanımlayan Komünist Parti üyesi Petrenco, partisinin hem hükümete hem de Euromaidan’a karşı olduğunu ve Ukrayna, Belarus, Kazakistan, Rusya arasında gümrük birliği önerdiğini söylüyor.

YERLER BUZ, ZEMİN KAYGAN

İşgal altındaki binalardan biri Ukrayna Sendikalar Federasyonu FPU’nun merkezi ama FPU polis şiddetine ve soğuğa karşı eylemcileri misafir ettiğini söylüyor. Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu KVPU ise harekete grevlerle destek veriyor. IMF’nin kemer sıkma politikalarını değil, Avrupa değerlerini savunduğunu vurguluyor.

Kiev sokaklarında kimin Rus milliyetçiliğine karşı Ukrayna milliyetçiliğini savunduğu, kimin Rusya’nın ekonomik-siyasal etkisine karşı AB’nin etkisini tercih ettiği, kimin sadece polis şiddetini protesto etmek için meydanda olduğu, kimin konseri dinlemeye geldiği pek belli değil. Uluslararası vakıflardan maddi destek alanlarla işgal evlerinde bağımsız sanat yapanlar, ücretsiz ders verenler bir arada.

Siyasi partiler ve milliyetçi grupların yanı sıra dayanışma ve katılımcılık vurgusu yapan gençlik gruplarının etkinliğini gözardı etmemek gerek. Ülkedeki Rus nüfusu ve sanayileşmiş, zengin yeraltı kaynakları bulunan doğu bölgelerinin hükümeti desteklediğini de hatırlamalı.

Kiev’de kış bastırdı... Biber gazına karşı kayak gözlükleri ve Çin malı baretler hazır. Bir yandan seçim tartışmaları başladı, bir yandan da yakacak ve içecek depolanıyor. #EuroMaidan buz tutmuş, zemin kaygan. Meydanı boş bırakmamak gerekiyor.

* DİSK, Uluslararası İlişkiler Direktörü

(Bu yazı Radikal 2’de yayınlanmıştır)