Sedat Peker’in ortaya döktüğü çirkinlikler, yeni boyutlar kazanarak gözler önüne serilmekte.

Bunlardan birisi, SBK Holding patronu Sezgin Baran Korkmaz’ın yurtdışına kaçması. Olayla ilgili şu özet bilgi, her şeyi anlatacak açıklıkta:

“Ne diyordu, suç örgütü lideri? "Korkmaz, 4 Aralık'ta Ankara'da Soylu ile görüştü, 5 Aralık günü Türkiye'den kaçtı!" Özeti bu.

Özetten harekete devam ederken birkaç soruyu da araya sıkıştırmakta fayda var.

Suç örgütü liderinin iddiasına göre -ki bu iddia şimdiye kadar olayın taraflarınca yalanlanmadı- KOM'dan sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Holoğlu, Korkmaz'ı arayıp Ankara'ya çağırdı.

Ben de edindiğim bilgileri bu noktadan itibaren ilave edeyim konuya.

Yurt dışı göreve gönderilen müdür!

Korkmaz'ı Ankara'ya çağıran bizzat Holoğlu değil. Holoğlu'nun talimatıyla dairede görev yapan bir şube müdürü. Bu şube müdürünün görev alanı organize suçlarla mücadele etmek.

Görevi organize suçla mücadele etmek olan şube müdürü, genel müdür yardımcısının talimatıyla hakkında adli soruşturma yürütülen bir şüpheliyi, İçişleri Bakanı ile görüşmek amacıyla Ankara'ya çağırıyor! Korkmaz da ilgili yerlerle irtibat kurduktan sonra Ankara'ya geliyor.

Sonrasında da Korkmaz'ı İçişleri Bakanı ile görüştürmek için Ankara'ya davet eden şube müdürü yine Soylu'nun onayıyla KOM Dairesi'nin yurt dışında irtibat görevlisi olarak atanıyor!

Nasıl ama! Tesadüfler peş peşe gelişmiş.

İşin diğer ilginç yönü daha var. Korkmaz, 5 Aralık 2020 cumartesi günü bakanlıkta ve emniyette mesainin olmadığı sırada Soylu ile görüşüyor. 6 Aralık Pazar günü yurt dışına çıkıyor. (1)

Suç örgütü lideri dediği, Sedat Peker. Sedat Peker’in ileri sürdükleri bir dizi belgelerle kanıtlanmış olmakta.

Bu işleri yürütenler sıradan güvenlik görevlileri değil. Ülkenin güvenliğinden sorumlu kurumun en tepe noktasında bulunan insanlar. Bireysel değil örgütlü bir iş. İçişleri bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü içinde, bir ya da birkaç kişinin yapabileceği boyutlardan çok daha derinlerde.

Karanlık ilişkileri yürütenler cezalandırılacakları yerde, yurtdışı görevlere atanarak ödüllendirildikleri görülüyor.

Ülkenin iç güvenliğini sağlamakla görevli insanların, kara para aklama suçu işleyen bir insanın yaptıkları tüm işleri, bu işlerin tüm aşamalarını bildikleri anlaşılmakta.

Tuzun koktuğu noktada olduğumuz görülmekte. Tuz kokunca, kokmayacak bir şeyin kalmayacağı bilinen bir gerçek.

Bu halk kime, hangi kuruma güvenecek?

Ülkeyi, ülke halkını suç örgütlerinden korumakla görevli kurumlar bunları yaparlarsa, ülkedeki yasa dışı yapılanmalar, mafya örgütlenmeleri, suç örgütleri neler yapmazlar?

Bu oyun yabancısı olduğumuz bir oyun değil. Daha önce, halktan milyarlarca para toplayıp yurtdışına kaçanların İçişleri bakanıyla teke tek resimlerinin olduğu görüldü, yayınlandı.

Bunlar yapılan soygunların yasa dışı işler yapan birkaç kişinin, bir holdingin, mafyanın, çetelerin yalnız başlarına yaptıkları işler olmadığını göstermekte.

Bu gerçekliğin Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinden buyana, yoğunluğu kimi zaman azalarak, çoğu zaman artarak, ama hiç bitmeyerek sürdüğü görülmekte.

Bu topraklar bu sarmaldan kurtulabilir mi? Ya da hiç kurtulamayacak mı? Kurtuluşun kolay olmadığı anlaşılmakta.

Yapılanların yapanlarına yanına kazanç olarak kaldığı, cezasızlığın egemen olduğu, halka karşı sorumlu olması gereken kişilerin, kurumların sorumsuzluk duvarlarıyla korunma altına alınmaları sürdüğü sürece, bu sarmalın sonlanması söz konusu olamaz.

--------------------------------------------

(1) Şardan, Tolga, Sezgin Baran Korkmaz'ın Ankara ziyaretinde bilinmeyenler ve Avusturya'da tutuklanmasında yaşananlar, T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, 22.06.2021