CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, New York Times gazetesi için kaleme aldığı makalede, tutuklu gazeteci ve vekillerle yaptığı görüşmeleri anlattı.

Tutuklulara hafta 10 kitap izni verilmesine rağmen bazen ayda sadece bir kitaba erişim hakkı tanındığını yazan Pavey, “Tutukluların mektup yazmasına izin verilmiyor. Bahçeye birlikte çıkmalarına bile izin verilmiyor. Haftada 10 kitap hakları var ama ayda bir kitap alıyorlar. Bir mahkuma, ‘Kitap yok ama ilgilenirseniz yazarı burada’ dendiğini duydum” ifadesini kullandı.

Pavey’in ‘Erdoğan’ın cezaevlerinde’ başlıklı makalesi şu cümlelerle başladı:

“Son altı yıldır, CHP İstanbul milletvekiliyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisi geçen temmuzdaki başarısız askeri darbe girişiminden sonra giderek daha fazla muhalif siyasetçiyi, aktivisti, profesyoneli ve her tür vatandaşı gözaltına alıp tutukladığı için, milletvekili olmam beni Türkiye’nin cezaevi sistemi konusunda bir uzman haline getirdi.”

Cezaevi ziyaretlerine 2011’de beş siyasi mahkumla başladığını aktaran Pavey, “Şu an tutukluların çok azını, 50’den fazlasını ziyaret ediyorum” dedi. Pavey, “Türkiye cezaevlerinde o kadar çok gazeteci, yazar ve uzman kişi var ki, dolandırıcılık, tecavüz, hırsızlık, yağma ve haraç kesmekten hüküm giymiş 38 bin kişi ceza süreleri dolmadan onlara yer açmak için serbest bırakıldı” ifadelerini kullandı.

Şafak Pavey, kendisine yanında sadece bir defter ve kalem götürme izni verildiğini belirterek, “Tutukluların benim defterime yazmasına veya yazılı not paylaşmasına izin verilmiyor. Sevdiklerine ve avukatlarına söylemek istediklerini ben not alıyorum” dedi.

"GARDİYANLAR BANA SU VERMEYE KORKUYOR"

Pavey’in “Gardiyanlar bile korkuyor” cümleleri de dikkat çekti. CHP İstanbul milletvekili şu ifadeleri kullandı: “Kurallar sürekli değişiyor. Sözgelimi, ziyaret günleri çarşamba ve perşembe fakat cezaevi yetkilileri ‘ve’ sözcünü ‘veya’ diye yorumlayabiliyor. Gardiyanlar bile korkuyor. Bir bardak su rica etseniz, muhalefete iyi davranma suçlamasıyla karşı karşıya kalmamak için size su vermeyecekler. Birçoğu da darbeden sonra işten çıkarıldı.”

Pavey’in makalesi şu cümlelerle son buluyor: “Tutukluların mektup yazmasına izin verilmiyor. Bahçeye birlikte çıkmalarına bile izin verilmiyor. Haftada 10 kitap hakları var ama ayda bir kitap alıyorlar. Bir mahkuma, ‘Kitap yok ama ilgilenirseniz yazarı burada’ dendiğini duydum."