Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan gazeteci İbrahim Karakaş, 10 aydır hasta tutukluların hastaneye sevk edilmediğini belirterek, bunun “öldürme politikası” olduğunu söyledi. Karakaş, yaşanan hak ihlallerini, keyfi uygulamaları ve baskıları gönderdiği mektupla aktardı. 

BAŞVURULAR CEVAPSIZ KALIYOR

Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre, psikolojik ve fiziki saldırılara maruz kaldıklarını anlatan Karakaş, yasal olan taleplerinin, cezaevi idaresi tarafından reddedildiğini ve konuya ilişkin ilgili kurumlara yaptıkları başvuruların ise cevapsız kaldığını kaydetti. Bu durumun cezaevindeki keyfi uygulamaları arttırdığını ve bununla beraber tecrit politikasının yoğunlaşarak devreye girdiğini dile getiren Karakaş, tutuklular olarak tüm taleplerinin bizzat Cezaevi Birinci Müdürü ve cezaevi savcısı tarafından görmezden gelindiğini belirtti.

Karakaş, cezaevinde kronik ve fiziki hastalığı olan ağır hasta tutukluların sevk taleplerinin cezaevi idaresi tarafından “ağız içi arama” koşulu dayatılmasından dolayı sevklerin uzun bir süredir yapılmadığını aktardı. Dayatılan bu uygulamayla tutukluların tedavi olma hakkının ellerinden alındını ifade eden Karakaş, “Kronik ve fiziki birçok rahatsızlığımız olup bu rahatsızlıklarımızı sürekli gözetim ve tedavi zorunluluğu olmasına rağmen 10 aydır hiçbir tedavi hakkımızdan faydalanamamaktayız, hastane sevklerimize gidememekteyiz. Yaşanan kimi kazalarda incimle, kırık, çatlak gibi vücudumuzda hasara neden olan acil durumlarda bile bu onursuz uygulama dayatılıyor” diye belirtti. 

'AĞIZ İÇİ ARAMA' DAYATILIYOR

Adliyeye götürülüp getirilirken de “ağız içi arama” dayatıldığını belirten Karakaş, hukuki haklarının gasp edildiğini ve savunma haklarının engellendiğini belirterek “adil yargılanma koşulları yok” dedi. “Ağız içi arama” uygulamasından dolayı tutukluların tedavilerinin zamana yayılarak “öldürme politikası”nın devreye konulduğunu dile getiren Karakaş, hastalıkların katlanarak büyüdüğünü belirtti. Karakaş, cezaevinde yaşanacak olası bir olumsuzluktan cezaevi idaresinin sorumlu olacağını duyurdu. 

Pandemi tedbirleri gerekçe gösterilerek yaklaşık iki yıldır sohbet, kurs, spor ve benzeri birçok faaliyet haklarından yararlanamadıklarını anlatan Karakaş, bu durumun da cezaevi idaresi tarafından keyfi olarak engellendiğini yazdı. 

ODA DEĞİŞİM TALEPLERİ ENGELLENİYOR

Karakaş, tutukluların yasal olarak oda değişim taleplerinin engellendiğini de ekleyerek olası bir oda değişikliğinin ise cezaevi idaresi tarafından belirlendiğini belitti. Karakaş, şöyle devam etti: “Düzenlenen odanın görüş saatleri bile dikkate alınmayıp kilometrelerce uzaktan gelen ailelerin ve bizlerin mağduriyetine sebep olmakta. Konuyla ilgili cezaevine yazılan dilekçeyle değişim talebi idare ve gözlem kurulunca hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedilmekte.” 

Tutukluların uzun yıllar cezaevinde kalmalarından dolayı görme bozukluğu, astım, KOAH, beslenme, gün ışığından yararlanamama gibi çeşitli hastalıkların oluştuğunu aktaran Karakaş, iradeleri dışında tellerle örtülü odalara zorla konulduklarını ve bu tür odaların insan sağlığını ve psikolojisini olumuz yönde etkilediğini belirtti. 

Tutuklu ve tutuklu ailelerinin güvenliklerinin cezaevi idaresinin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Karakaş, IŞİD, ırkçı gruplar ve benzeri kişilerle aynı görüş esnasında görüşe çıkartıldıklarını aktararak “Bizim can güvenliğimiz tehlikeye atıldığı gibi görüşe gelen görüşçülerimizin de can güvenliği tehlikeye atılmaktadır. Cezaevi idaresi tarafından bilinçli olarak bu tür odalara yerleştirilmekteyiz” dedi. 

'PROVOKASYONA ZEMİN ÇIKARILMAK İSTENMEKTE'

Bazı gardiyanların sözlü ve fiziki saldırılarla provokasyon yaratılmak istendiğini de sözlerine ekleyen Karakaş, “’Tek sıra halinde yürüme’, ‘Selamlaşmama’ ve benzeri konulan dayatılmakta olup kabul etmediğimiz zaman bizlerin sağduyulu yaklaşımlarının olması fiziki saldırılara erişecek düzeye ulaşmaktadır. Yine ‘Oda araması’ adı altında çoğu zaman bir grup personel tarafından eşyalara zarar verecek düzeyde tahrik edici yol, yöntem ve üslup kullanılarak provokasyona zemin çıkarılmak istenmektedir.  Şunu belirtelim ki bizlerin sağduyulu yaklaşımı olmasa can kaybına bile yol açacak zemin hazırlanmak istenmektedir” ifadelerini kullandı. 

VERİLMEYEN EKMEK SATILIYOR

Karakaş, yaşanan ekonomik krizden kaynaklı yapılan zamlardan ötürü kantinden hiçbir şey alamadıklarını ve özellikle bu durumdan hasta tutukluların ciddi anlamda mağduriyet yaşadığını kaleme aldı. Yemeklerin krizden kaynaklı azaldığını da ifade eden Karakaş, üç öğün için gelen ve gramajı çok az olan ekmeğin bir adet geldiğini ve tutuklulara verilmeyen diğer ekmeğin ise kantinde tutuklulara satıldığı bilgisini verdi. 

Elektrik bedellerinin çıkarılan son yasayla beraber aydınlatma hariç tutuklulara faturalandırıldığını yine oda yerleşkesinde TV, su ısıtıcısı ve dolaptan başka bir eşyanın bulundurulmasına izin verilmediği halde elektrik faturalarına yapılan zamlarla birlikte 2 katına varacak düzeye ulaştığını belirtti. Karakaş bu duruma ilişkin yaptıkları başvuruya ilişkin, “Bizlere zorla faturalandırılan bedellerde mesken değil ticarethane statüsünde faturalandırılmaktaymış! Cezaevinin elektrik faturalandırılması ilgili kurumlar tarafından, ‘ticarethane’ olarak yapılmaktadır. Bu da bizlere ciddi anlamda ekonomik zarar vermektedir” dedi. 

'ÇIPLAK ARAMA DAYATILIYOR’

Adalet Bakanlığı’nın “Cezaevlerinde çıplak arama yok” dediği uygulamanın kendi bulunduğu cezaevinde zorla dayatıldığını ve kabul etmedikleri taktir de haklarında disiplin soruşturulması başlatıldığını aktaran Karakaş, “mevzuata uygun” denilerek yapılan bu uygulamamın son zamanlarda kendilerini görmeye gelen özellikle kadın ziyaretçilere de dayatıldığını belirtti. Karakaş, aynı zaman da “güvenlik soruşturması” kapsamında “sakıncalı” denilerek, 3 kişilik ziyaretçi listelerinde bulunan kişilerin iradeleri dışında listeden çıkarıldığını ve durumda kısıtlı olan görüş haklarından faydalanamadıklarını aktardı.

Karakaş, yaşanan sorun ve hak ihlallerine ilişkin cezaevi savcısı ve müdürüyle görüşme talebinde bulunduklarını fakat talebin kabul edilmediğini ve sorunların daha da derinleştiğini ifade etti. Karakaş, aynı zamanda Ceza ve Tevkif Evleri ve Adalet Bakanlığı’na yazdıkları dilekçelerin de cevapsız bırakıldığını sözlerine ekledi. 

‘KOĞUŞU ATEŞE VERDİLER’

Adalet Bakanlığı’nın konuya ilişkin cezaevlerinde böylesi sorunların olmadığı, bu tür sorunları siyasi tutsakların bilerek, abartarak yazdığını yönünde açıklama yaptığını da aktaran Karakaş, “Geçtiğimiz günlerde biz siyasi tutsaklara uygulanan baskı ve tecrit politikalarının uygulanmasına bulunduğumuz cezaevindeki adli tutsaklar bile isyan etti. Adli tutuklular bu tür uygulamaları protesto etmek amaçlı koğuşları ateşe verip, isyan çıkardılar” dedi.