Sallanan söylevlere bakılırsa Türkiye uçuyor. Uluslararası verilere bakılırsa yerlerde sürünmekte. Dünyada eşi benzeri olmayan yöneticilerin olduğu(!) bir ülke, neden bu denli gerilik, yokluk, yoksulluk içinde anlamak güç. Aşağıdaki veriler, bize anlatılanların gerçekle ilgisi olmadığını göstermekte.

“Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanan ‘Sürdürülebilir kentler ve toplumlar’ raporuna göre, Türkiye birçok alanda Avrupa’da en kötü yaşam kalitesine sahip ülke konumunda.

Türkiye’de nüfusun yüzde 41.3’ü yoksulluk ya da sosyal dışlanmışlık riskiyle yaşıyor.”

Türkiye’de yaklaşık 2 kişiden birinin yoksulluk, toplumsal dışlanmışlık olasılığı altında, bu etkinin kıskacında yaşamakta oluşu, insanlık ailesi içinde içler acısı bir konumda olduğumuzu göstermekte.. Bunun sorumlusu bu ülkenin insanları değil.

“Türkiye’de nüfusun yüzde 36.6’sı yoksulluk nedeniyle çatısı akan, duvarları, zemini ya da temeli rutubetli veya pencere çerçeveleri çürük evlerde yaşıyor. AB’de bu oran ortalama yüzde 13.3 seviyesinde. Türkiye bu alanda da Avrupa’da zirvede. Avrupa’da bu alanda en iyi durumdaki ülke, yüzde 4.6’lık oranla Finlandiya.”

Türkiye’de yaşayan insanların yaklaşık üçte biri sağlık koşullarına uygun olmayan konutlarda yaşamakta. Bu yönden Finlandiya’nın yaklaşık 3 katı daha kötü koşullarda yaşıyor yurttaşlarımız.

“Türkiye, kadın ve erkeklerin istihdama katılım oranlarında 40.8’lik yüzde puan farkla en kötü konumdaki ülke. AB’de ortalama fark 11.6 yüzde puan seviyesinde. Litvanya, 2.3 yüzde puanlık farkla bu alanda en iyi durumdaki ülke.

20-64 yaş arasındaki kadınlarda yüzde 35.2’lik istihdam oranıyla Türkiye bu alanda en kötü durumdaki ülke. AB’de ortalama oran yüzde 67.4.

Türkiye’de istihdamdakilerin sadece yüzde 27.7’si orta ya da yüksek teknoloji imalatında ve bilgi yoğun hizmetlerde çalışıyor. AB’de ortalama yüzde 46.1. Türkiye bu alanda da son sırada.”

Türkiye kadın ve erkeklerin çalışma yaşamına katılma oranı yüzde %40.8. Bu oran AB ortalaması olan yüzde 11.6’nın yaklaşık 4 katına yakın. Üretim, turizm, sanayi, alım-atım olanaklarının olmayışı, bu sonucun nedenleri. 20-64 yaş arası çalışma yaşında olan yurttaşların çalışma yaşamına katılma yönünden Türkiye’nin en kötü durumda olan ülke olması sevinilecek bir durum değil.

“Türkiye’den nüfusun en yoksul yüzde 40’lık bölümü gelirden sadece yüzde 15.8 pay alıyor. AB’de ortalama oran yüzde 21.1.”

Ülkemizde insanımızın en yoksul yüzde 40’lık bölümünün, gelirden %15.8 pay alması, gelir dağılımının ne denli bozuk olduğunun göstergesi.

Bu gerilikler yalnızca ekonomik alanda, çalışma yaşamıyla ilgili veriler değil. Hukukun üstünlüğü, demokratik yaşamın geriliği, bilimsel bilgiye ulaşma gibi, yaşamın her alanında gelişmiş ülkelerin, uygar dünyanın çok gerilerindeyiz.

Türkiye’deki bu geriliğin nedeni uygulanan sistemin kötülüğü. Ülkenin başına çöreklenip bu ülke insanını demokratik süreçler, özgürlüklerle tanıştırmadan sömürenler bu geriliğin sorumluları.

Mutlu azınlıkların, mutsuz çoğunlukların olduğu bir ülkenin insanlık içinde saygın bir yer edinme olanağı yoktur.

Ülkelerin gelişmişlikleri birbirini etkileyen çeşitli etkenlerin birleşimiyle biçimlenmekte. Demokrasi olmadan, ekonomik yönden kalkınma gerçekleşememekte. Küresel hukuk ilkeleri yaşama geçmeden gelir dağılımının, insanca yaşamın yolları döşenememekte.

Tüm gerilikler, kültürel algı düzeyinin geriliğiyle yakından ilişkili olgular. Bilimin verileriyle tanışmadan, aklını kullanma eylemini önüne katmadan gelişmenin, insanca yaşamanın yolları tıkalı olmakta. Bu yolları açmak için, kültürel bir silkiniş, gelişmişlik düzeyi yakalamak zorunlu.

-----------------------------------------------

T24.com.tr Bağımsı İnternet Gazetesi, "Türkiye birçok alanda Avrupa’da en kötü yaşam kalitesine sahip ülke", 13.08.2019 (Alıntıların tümü aynı kaynaktan)