Britanya’da yayımlanan Guardian gazetesi için analiz yapan Simon Tisdall, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ‘bu dünyaya döndürmenin’ zor olduğunu, askeri anlamda geri adım atmayacağını ifade ederek Batı’yı onu durdurmaları konusunda uyardı: “Dünya liderleri, Putin’in ölümcül zehrinin bulaşmasına engel olmalı.”

Analizde, Putin’in amacına ulaşmak için bombalamak ve çatışmanın yanı sıra ne gerekise yapacağını, buna kimyasal silah kullanmanın da dahil olduğunu, geçen hafta Mariupol’deki doğum hastanesine yönelik işlenen savaş suçunun daha kötüsünün geleceğinin işareti olduğunun altını çizildi.

Ukrayna’nın ‘beklenmedik direnişine’ dikkat çeken Tisdall, Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitçko’nun kentin saldırıya uğraması halinde bir iki hafta dayanacak kadar kaynakları olduğunu söylediğini anımsatarak şu ifadeleri kullandı: “Batı Putin’in üzerindeki baskıyı artırmalı. Acilen, hem ekonomik hem de askeri anlamda.

‘ZAMAN DARALIYOR'

Müttefikler Ukrayna’nın hayatta kalmasını istiyorsa zaman daralıyor. Ukrayna’nın demokratik bir devlet olarak kaderi önümüzdeki iki haftada belirlenebilir. Tabii aynı zamanda Rusya’daki Putinizmin de.”

Baskıcı Moskova rejiminin 20 yıldır dünyaya korku saldığını ancak hiçbir zaman bugünkünden daha zayıf olmadığını vurgulayan Guardian yazarı, “Bu önemli bir an. Avrupa’nın gelecek için güvenlik ve savunması yeniden şekillenebilir” ifadelerini kullandı.

Putin’in hesap hataları yaptığını belirten Tisdall Rusya liderinin bir sonraki adımlarının neler olabileceğini şöyle sıraladı: “Üç ana senaryonun bir barış anlaşmasına mecbur kalabilir, savaşın şiddetini artırabilir ya da açmaza girebilir yani Donbas’ta olduğu gibi sorun dondurulabilir.

‘TÜRKİYE'DEKİ BULUŞMA OYALAMA TAKTİĞİ'

İki haftada çok fazla görüşme oldu ama barış çıkmadı. Çin mesafesini korudu. Geçen hafta Türkiye’deki dışişleri bakanları buluşması ise Moskova’nın bir oyalama taktiğiydi. İki taraf birbirinden çok uzak.“

Ukrayna’nın kentleri kuşatma altındayken kalıcı bir anlaşmayı kabul etmeyeceğinin, Putin’in de Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği’nden uzakta durması yönündeki ısrarından vazgeçmeyeceğinin altını çizen Tisdall, Batı’nın Ukrayna’ya silah yolladığını anımsatarak şu ifadeleri kullandı: “NATO’nun Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölgeyi reddetmesi, ABD’de Polonya’nın MIG’lerini Ukrayna Hava Kuvvetleri’ne yollamasının veto edilmesi, müttefiklerin fiilen bu savaşın bir parçası olmadığı anlamına veya yasal deyişle ‘ortak savaşanı’ olmadığı anlamına gelmez. “

Putin’in kendilerini de Ukrayna gibi ‘gerçek bir ülke olmadığını’ düşündüğünü bilen Baltık devletleri Estonya, Letonya ve Litvanya’nın bu konudaki kaygılarına dikkat çekilen analizde geçen hafta Letonya’nın eski başbakanı Valdis Dombrovskis’in, bir sonraki hedefin Baltık ülkeleri olabileceği yönündeki uyarısına dikkat çekildi.

Eski başbakan, “Şimdi Ukrayna’ya destek vermezsek bu iş Ukrayna’yla sınırlı kalmaz… Maalesef saldırı başka ülkelerde devam eder” demiş Batı’yı ‘sinmemesi’ konusunda uyarmıştı: “Soru şu: Nereye kadar bu şantaja karşı sessiz kalacağız? Bu yöntem her zaman her şeye ve herkese karşı kullanılabilir. Putin agresif savaşlarına devam edecektir ve her zaman şantajı kullanacaktır.”

Avrupa demokrasisine zarar verecek veya Putin’in şiddetini ödüllendirecek hiçbir şeyin uzun vadede ‘sürdürülebilir’ olmayacağını vurgulayan Tisdall analizini şu sözlerle tamamladı: “Bu sadece önümüzde daha fazla acı olduğu anlamıan gelir. Dünya liderleri Rusya’yı Ukrayna’daki yolundan döndürmek, sivillerin toplu katliamını engellemek ve Putin’in ölümcül zehrinin bulaşmasını durdurmak için direkt askeri müdahale dahil her seçeneği masaya yatırmalı. “