ABD Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda, Türkiye’de dini özgürlüklerin anayasal ve yasal güvence altında olmasına rağmen, kısıtlamaların sürdüğü ve Sünnilerin kayırıldığı ifade edildi

Aleviler dâhil Sünni olmayan birçok Müslüman, Hristiyan ve diğer dini azınlıkların tehdit ve toplumsal şüphecilikle karşı karşıya oldukları belirtildi.

Taraf'ta yer alan habere göre raporda dünyada ve Türkiye’de 2013 yılında dini özgürlükler alanında yaşanan gelişmeler değerlendirildi. Raporda dikkati en çok Sünniler ile Alevilerin karşılaştırıldığı bölüm çekti.

Devletin 80 binden fazla camii ve 100 binden fazla personele sahip Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sünnileri desteklerken, 15-20 milyon nüfusa sahip olduğu tahmin edilen Alevileri, İslam'ın aslı dışında yorumlayan “heteredoks Müslümanlar” olarak görerek desteklemediği ifade edildi.

Ayrıca hükümetin cemevlerini, hala yasal olarak ibadethane statüsüne almadığına dikkat çekildi.

30 Eylül’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme paketine de değinilen raporda, paketten memnun kalmayan Alevilerin, İstanbul’da binlerce kişi ile bunu protesto ettiği kaydediliyor. Pakette, Nevşehir Üniversitesi’nin isminin Hacı Bektaş Veli olarak değiştirilmesi dışında birkaç reformun olduğu belirtilerek, “Birçok Alevi ayrımcılık ve zorlamadan şikâyetçi” ifadeleri kullanılıyor.

Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda ayrıca Türkiye’de siyasi liderlerce ve hükümet yanlısı medyada anti-semitik ifadelerin arttığına da dikkat çekildi. Bu bağlamda, hükümet karşıtı Gezi Parkı protestolarında, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın olaylardan Yahudi Diasporası’nı sorumlu tuttuğu hatırlatıldı.

Başbakan Erdoğan ve üst düzey hükümet yetkililerinin ısrarla ve açık bir şekilde uluslararası Yahudi komplocuları, çıkar grupları ve faiz lobilerini protestoların sorumlusu olarak gördüğü dile getirildi. Siyasi liderler tarafından yapılan bu açıklamalara, hükümet yanlısı yayın organlarında çıkan anti-semitik haber ve yorumların da eşlik ettiği vurgulandı.

Raporda ayrıca Yahudi liderlerin, toplumun bazı kesimlerinde ve medyada Yahudi toplumuna yönelik olumsuz söylemlerin devam etmesi karşısında artan kaygılarını dile getirdikleri ifade edildi.

Hükümetin el konulan azınlıklara ait dini vakıfların mülklerinin iadesine devam ettiği belirtilen raporda, ancak 40 yıldan bu yana kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu'nun durumuna ise açıklık getirmediği kaydedildi. Heybeliada Ruhban Okulu’nun 1971 yılında kapatılmasından bu yana Yunan Ortadoksların, ülkede kendi dinlerini öğretmeleri için bir eğitim kurumuna sahip olmadıklarının belirtildiği raporda, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı John Kerry ve ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin hem Türk yetkililer ile yaptığı özel görüşmelerde, hem de halka açık bir şekilde Heybeliada Ruhban Okulu’nun tekrar açılması çağrısı yaptıkları ifade edildi.

Raporda son olarak, bazı kişilerin dine hakaret etmesi sebebiyle ceza almasına dikkat çekildi. Sevan Nişanyan, Fazıl Say ve Canan Arın gibi isimler buna örnek gösterildi.