Evde ve kamusal alanlarda fark etmeden maruz kaldığımız, renksiz, kokusuz radon gazı hayatımızı tehdit ediyor.

Radon, akciğer kanserinin sigaradan sonra ikinci büyük nedeni olarak gösteriliyor.

Radon gazının seviyesi, uzmanlara göre Türkiye'de zararlı limitin 15 katına kadar çıkabiliyor. Ancak Türkiye’de bu gazın düzenli ölçülmesini zorunlu kılan yasal bir düzenleme yok.

Ecem Hepçiçekli'nin habervesaire.com'da yer alan haberine göre, Türkiye’de kimi yerlerdeki radon gazı miktarı, Avrupa Birliği’nin belirlediği güvenli üst limitin 15 katına kadar çıkıyor.

Radon gazı miktarı, “bequerel” (bq) adı verilen birimle ölçülüyor. Bekerel (bq) radyoaktif maddenin miktarına bağlı olarak saniyede ölçülen nükleer aktiviteyi gösteriyor. Uluslararası kuruluşlar, bir metreküp hava içerisinde insan sağlığı açısından müsaade edilebilir radon gazı miktarı için çeşitli sayılar ortaya koyuyor.

Örneğin İngiltere Radyolojik Korunma Kurulu’na (NRPB) göre dış ortamda 1 metreküp havada ortalama 4 bequerel ve evlerde 1 metreküp havada ortalama 20 bequerel radon gazı bulunuyor. NRPB’ye göre metreküp havadaki radon gazı miktarının 200 bequerel’in üzerine çıkması durumunda müdahale gerekiyor. Aynı şekilde ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) da metreküp havadaki radon gazı miktarının 148 bequerel’i aşmasının, hayati tehlikeye işaret ettiğini belirtiyor.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı ise, metreküp havada 200 ile 400 bequerel radon gazı bulunmasını normal kabul ediyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde radon gazına maruz kalma üst limitinin, 1 metreküp havada 100 bequerel olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, Türkiye’de bu limitin 400 bequerel’e çekildiğini söylüyor. Ancak Uslu’ya göre mevcut miktar bunun defalarca üstüne çıkabiliyor.

Ankara’daki metro istasyonlarında kendi imkanlarıyla radon ölçümü yapan İbrahim Uslu, istasyonlardaki radon miktarının 1500, hatta 3000 bequerel gibi değerlere ulaştığını söylüyor.

Uslu, “Ankara Metrosu’ndaki en yüksek radon gazı seviyesi, en derinde bulunan Kızılay istasyonunda. En düşük değer ise metronun yüzeye çıktığı Batıkent civarında gözlemleniyor” diyor.

Uslu’ya göre radon gazının derin istasyonlarda birikmesinin en büyük nedeni, enerji tasarrufu gerekçesiyle jet havalandırma sistemlerinin çalıştırılmaması.

İstanbul’daki metro ağında gönüllü olarak ölçüm yapan araştırmacı ise henüz bir lise öğrencisi. İstanbul’da iki metro istasyonunda ölçüm yapan lise öğrencisi İlayda Şamilgil, elde ettiği sonuçlarda hata payı olduğunu da hatırlatarak Avrupa ve Amerika’da belirlenen üst limitlerin üzerinde bir sonuca ulaşmadığını belirtti. 

RADON NEDİR?

Radon, uranyumun bozuLarak radyuma dönüşmesiyle oluşan kokusuz, renksiz, ağır ve radyoaktif bir gaz. Doğada hemen her yerde değişik oranda bulunuyor. Atmosfere yayılan radon gazının, birikmediği sürece sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmuyor. Ancak doğal yollarla topraktan havaya sızıp evlere, kapalı ortamlara girip yerleşebiliyor.

Renksiz ve kokusuz karakteri nedeniyle varlığı sadece ölçüm aletleriyle saptanabiliyor. Bu gaza en yüksek düzeyde maruz kalınan yerler maden ocakları, havalandırılmayan, yerin derinliklerinde olan metro sistemleri ve toprak yapısının gazın içeriye sızmasına müsait olduğu yerlerdeki binalar.

Fay hatlarındaki hareketlenme nedeniyle yeraltından yoğun miktarda çıkabilen radon, “depremin habercisi” olarak da nitelendiriliyor. Uzmanlar bu nedenle Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ülkelerdeki evlerde, okullarda ve işyerlerindeki radon miktarlarının düzenli olarak ölçülmesini öneriyor.